Özel sektörün servetine güvenerek lüzumundan sert bir program uygulayan ekonomi yönetimi, ülkenin üretici hücrelerini öldürdüğünün farkında değil.
Merkez Bankası'nın bu sefer faizleri düşürmeyeceğini aşağı yukarı biliyorduk. Ancak açıklama metninde maliye politikası ile eşgüdüm içinde olduklarını söylemeleri ilginç oldu. Çünkü maliye politikasında fiyat artışlarını durduracak bir yaklaşım yok.
Belki de "mali disiplin" onlar için kamu harcarken söz konusu harcamalara kaynak yaratmak olarak tarifleniyor. Halbuki kamu harcamalarını finanse etmek için kullanılan metotlar, doğrudan doğruya fiyatların yükselmesine sebep oluyor. Aynı şekilde ithalat rejimini de buna ekleyebilirim. Açıkçası Merkez Bankası ve ekonomi yönetiminin egosantrik yaklaşımlarının giderek kurumsallaşmaya başladığını görüyorum ve sebebini giderek daha fazla anlıyorum.
Türkiye'de toplumda söz sahibi olan sanayicilerin önemli kısmı, zaten ailelerinden ciddi bir servet sahibi oldukları için bir spor kulübünün başkanı olduklarında nasıl davranıyorlar ise fabrikalarını da o şekilde yönetiyorlar. Adeta bir hobi gibi değerlendirdikleri bu işlerin hacmi, toplumdaki özgül ağırlıklarının gerisinde desem yanlış olmaz. Ancak sanayi ve ticaret odalarında güç sahibi oluyorlar ve sosyal statülerinin sıkıntıya girmemesi için hangi iktidar gelirse gelsin onlarla iyi geçiniyorlar, eleştiride bulunmuyorlar. Aksine menfaatlerine olan ne varsa istemeyi biliyorlar. Bu insanların firmalarında tasarım, dijital altyapı, insan kaynağının geliştirilmesi gibi fonksiyonların gelişmediği, pazarlamanın bizzat patron tarafından yapıldığı görülüyor. Kazandığının tümünü işine yatıranların aksine, bu insanlar firmaları kendi lüksleri için kullanıyorlar.
Hal böyleyken, Merkez Bankası ve Maliye'deki arkadaşlar tüccar sınıfının genel görünümünden haberdar olup, küçümseyici ve hoyrat bir muamele uygularken gerçekten işine kendini adamış insanları yok ettiklerini görmüyorlar. Maalesef, işlerini hobi gibi sürdüren ama güçlü olan insanların ellerindeki aktifler verimsiz firmalarına kredi bulmalarına yardımcı olurken, tüm parasını işine koyan yetenekli iş insanları kredi bulmakta ve kaynağa ulaşmakta zorluk çekiyor. Özetle, "biz sizi gayet iyi biliriz" diyen ve özel sektörün servetine güvenerek lüzumundan sert bir program uygulayan ekonomi yönetimi, ülkenin üretici hücrelerini öldürdüğünün farkında değil.
Yüksek faiz-düşük kur, rantiye sanayici sınıfını besliyor
Yüksek faiz-düşük kur politikası Ankara bürokrasisinin sevmediği bu rantiye-sanayici sınıfını beslerken, varlığına duacı olduğu gerçek sanayici ve iş insanını yok ediyor. Ekonomi Yönetimi bunun farkındaysa büyük bir gaflet içinde diyebilirim. Eğer farkındaysa, Türkiye'yi büyük bir değişime sokacak planın parçası olarak hareket ediyor demektir.
Not: Geçen hafta açıklanan dünya servet raporuna göre Türkiye’de bir yıl içinde dolar milyoneri sayısı dünya ortalamasının yedi kat üzerinde artmış. Bu bile tek başına gösteriyor ki oturduğu yerden para kazananların sayısını arttıran bir ekonomi politikası var. Özetle, ekonomi yönetimi şikayet ettiği, parmak salladığı insanları zengin ettiğini fark etmeden, ülkeye faydalı olan insanları yok etmeye devam ediyor.