Türkiye’yi de bölgeyi de etkileyecek gelişmeler aslına bakarsanız Trump-Erdoğan görüşmesi/anlaşması sonrasında bir çerçeveye oturacak gibi…
Başlık tamamen Nuri Bilge Ceylan’ın “Mayıs Sıkıntısı” filminden apartılma…
Konumuz ise tamamen farklı…
Ve fakat sıkıntı, taşra kasabası ile taşra ülkesinde neredeyse tıpatıp aynı.
Adeta kilitlenen iktidar-muhalefet ilişkileri, bir türlü rayına oturamayan OVP, her geçen gün yoksullaşmasının hıncını mevcut sorumlular dışında herkesten çıkarmaya çalışan ahali, yargı-yürütme-yasama ilişkilerinin içinden çıkılamaz hali, üçüncü sayfa haberlerinin artık haber olmaktan çıkışı… falan derken galiba he rşey ekim ayı ile birlikte açıklığa kavuşacak gibi görünüyor. Ancak açıklığa kavuşması, sorunların çözüleceği anlamını da taşımıyor. Türkiye’yi de bölgeyi de etkileyecek gelişmeler aslına bakarsanız Trump-Erdoğan görüşmesi/anlaşması sonrasında bir çerçeveye oturacak gibi…
1 Ekim günü TBMM’nin açılışı ile önümüzdeki döneme öyle ya da böyle damga vuracak bir maraton başlayacak…
Gelin başlıkların üzerinden birlikte geçelim.
- “Terörsüz Türkiye” Komisyonu çalışmaları Öcalan’ın İmralı’da ziyaret edilmesi ile başka bir boyuta taşınacağı gibi İmralı’nın “ara dönem yasal düzenleme” talepleri gündemin temel tartışma konularından biri olacak. Bu komisyon aracılığı ile siyasi gelecek hesapları yapanların bu hesapları tutar mı bilmem. Ama karşılarında geniş bir tepki cephesi bulacakları kesin! Komisyonda yer alıp almayacağı giderek tartışmalı hale gelen CHP’nin ise bu süreçte tavrını Trump-Erdoğan görüşmelerinde oluşacak mutabakata göre berraklaştırması “sıkıntı”nın daha da büyümesine yol açacak…
- Söz CHP’den açılmışken devam edelim. Ekim ayı da “mutlak butlan”a konu olmazsa hatırı kalacağı için kurultay davası “Ekim Sıkıntısı”nın bir başka başlığı olacak. Daha önce yazdım ama tekrar edeyim; İktidar içindeki “sonra ne olacak” tartışması/cepheleşmesi CHP davasında belirleyici olacak. İktidarın farklı kanatları arasındaki tarışma bitmiş değil, bitecek gibi de görünmüyor. Taraflar bir noktada uzlaşıncaya kadar kurultay tartışması bitmeyecek.
- Öte yandan Suriye'de Halk Meclisi Yüksek Seçim Komisyonu, Halk Meclisi üyeliği seçimlerinin 5 Ekim Pazar günü yapılacağını açıkladı. Suriye'de, iç savaşın yol açtığı yıkım, kimlik belgelerinin eksikliği, adreslerin ortadan kalkması ve halkın yarısından fazlasının ülke içinde ve dışında yerinden edilmesi nedeniyle Halk Meclisi seçimleri, doğrudan halk oylamasıyla değil temsil esasına dayalı seçici kurullar aracılığıyla yapılıyor. Ancak bu seçimin en büyük tartışma konusu doğal olarak Kürt bölgesinin tercihleri, Şam’a eklenip eklenmeyeceği gibi başlıklar içerecek. Tabii ki bu tartışma (çatışma mı demek lazım) Türkiye’yi de çok yakından ilgilendiriyor.
- Son olarak şunu da ekleyeyim. Malum, Bahçeli’nin “davalar bir an önce sonuca bağlansın” çağrısı ile gözler İstanbul Başsavcılığı’na dönmüştü. Ekim aynı zamanda belediyeler/yolsuzluklar/itirafçılar üçgeninde neler yaşandığını resmi olarak iddianamede göreceğimiz ay olacak. Tabii kim, kiminle, nerede, nasıl tartışmaları da ayyuka çıkacak.