1932 yılında Danimarka'nın Billund kentinde doğan Lego 130 ülkede satılan bir dünya markası. Lego, Danca LEg GOdt kelimelerinden türetilmiş bir sözcük. "İyi Oyna" anlamına geliyor. Merkezi Billund’da bulunan bir aile şirketi olan the Lego Group ilk günden itibaren oyunun gücüyle çocuklara ilham vermeyi ve onları geliştirmeyi hedefliyor. Lego, başta çocuklar olmak üzere tüm kullanıcılara parçaları birleştirerek hayal edebildikleri her şeyi dilediğine tekrar tekrar inşa etme imkanı sunuyor.
Kuruluşun yakın zamanda yaptırdığı bir araştırma, “İnşa etmek” kavramının kız çocuklarında yeterince karşılık bulmadığını ortaya koyuyor. Dünyadaki genç kadınların %70’i kendilerini bir şey inşa etme konusunda yetersiz gördüğünü, ebeveynlerin %72’si de kız çocuklarının dünyayı inşa eden kadın rol modellerinden yoksun olduğunu düşünüyor. Bir başka deyişle her 10 genç kadından 7'si inşa etme fikrinden uzak duruyor. Araştırma, Türkiye’deki ebeveynlerin yüzde 84’ünün Türkiye’de kadınların yaratıcı sektörlerde yeterince temsil edilmediği görüşüne sahip olduğunu ortaya koyuyor.
“Bu kızların eseri” toplumsal kalıpları sorgulamaya davet ediyor
The Lego Group, kadınlar ve erkekler arasındaki bu yaratıcılık algısında değişiklik yapabilmek ve bu boşluğu doldurmayı hedefleyerek “She Built That” (Bu Kızların Eseri) başlıklı küresel bir proje geliştirdi.
90 yılı aşkın süredir daha fazla çocuğun oyunun dönüştürücü gücüne erişmesini sağlamak için çalışan the Lego Group, çalışmanın odağına kız çocuklarını yerleştirdi. Proje, “İnşa etmeyi” yalnızca fiziksel bir süreç olarak değil, yaratıcılığın, kendini ifade etmenin, cesaretin ve dönüşümün alanı olarak yeniden tanımladı. Sanatçılar bu vizyondan yola çıkarak kız çocuklarını, kendilerini değişimin öncüsü, lider ve yenilikçi bireyler olarak görmeye davet eden eserler yarattılar.
Kız çocuklarının yaratıcı gücünü ön plana çıkarmayı hedefleyen proje
Lego Türkiye de bu yaklaşım çerçevesinde özel bir projeye imza attı. Dört yetenekli kadın sanatçı Ece Ağırtmış, Eda Taşlı, Gökçe İrten ve Selin Tahtakılıç; sanat danışmanı Görkem İmrek’in küratörlüğünde kadınların inşa etme, kendilerini özgürce ifade etme ve gelecek nesillere ilham verme becerilerini ortaya koymayı hedefleyerek çalıştılar. Kız çocuklarının yaratıcı gücünü ön plana çıkarmayı hedefleyen eserler tasarladılar.
Kız çocuklarını “yapım ustası” olmanın anlamını yeniden sahiplenmeye ve tanımlamaya teşvik eden ve toplumsal cinsiyet kalıplarını sorgulatmayı amaçlayan bu dört eser, 24–28 Eylül tarihlerinde Tersane İstanbul’da düzenlenen Contemporary Istanbul’un 20. edisyonunda sergilendi. Eserlerin satışından elde edilen gelir SosyalBen Vakfı’na bağışlandı. Bağışlar, vakfın Hatay’daki “Beceri ve Yetenek Merkezi’nde yer alan Lego® Oyun Atölyesi’ne destek sağlayacak.
Kolektif Yaratıcılık İçin Etkileşim Alanı
Contemporary Istanbul’daki sergide ziyaretçilerin Lego yapım parçalarıyla inşa sürecine katılmaya davet edileceği interaktif bir alan da yaratıldı. Ziyaretçiler, seçtikleri Lego yapım parçalarını ekleyerek mevcut deneyim alanının büyümesine ve gelişmesine katkıda bulundular.
“İnşa etmek” sanatçılar için ne ifade ediyor?
Ece Ağırtmış: "Benim için ‘inşa etmek’, yalnızca fiziksel bir yapı üretmek değil, aynı zamanda bireyin kendi deneyimlerinden, anılarından ve hayallerinden beslenen kişisel bir evren kurması. Bu bağlamda, çocukluğumda LEGO yapım parçalarıyla hissettiğim ‘kale’ duygusunu, doğup büyüdüğüm evin sokağını bir referans noktası olarak kullanarak yeniden yorumladım. Balkonlar, sokaktaki kediler ve aklıma kazınan küçük ayrıntılar, bu kaleyi oluşturan katmanlar haline geldi. Çocukluğumda beslediğim ilk kediler, Maviş ve Madam, bu kalenin koruyucuları olarak işin merkezine yerleşti. Bu eserle, kızlara kendi yollarını inşa etme cesareti vermek istiyorum. Çünkü inşa etmek, kendi dünyanı yaratmak ve etrafındaki dünyayı kendi ellerinle dönüştürme gücünü keşfetmek benim için."
Eda Taşlı: “Kendi heykellerimde olduğu gibi bu sergi için de ‘inşa etme’ fikri sadece bir şey ortaya koymak değil, aynı zamanda hayal gücüyle yeni bir dünya kurmak anlamına geliyor. Bu eserimde yürüyen bir figür, kocaman bir hayvanı kulağından tutarak birlikte ilerliyor. O hayvan benim yaratıcılık tarafım; eğlenceli, hayali arkadaşlarım gibi. Çiçeklerle birlikte yürüyen bu ikili, aslında yaratma sürecini, yeni bir dünyayı birlikte inşa etmeyi simgeliyor. Kızlara da küçük parçaların birleşerek güçlü bir bütüne dönüşebileceğini göstermek istedim. Sanatımda da hayat gibi; denge, cesaret ve oyun duygusu bir araya geldiğinde ortaya kimsenin tahmin edemediği güzellikler çıkıyor.”
Gökçe İrten: “Ürettiğim eser, kız çocuklarına hayal kurmanın ve o hayali birlikte inşa etmenin gücünü hatırlatmayı amaçlıyor. Benim için ‘inşa etmek’, yalnızca fiziksel bir eylem değil; duyguları, deneyimleri ve ilişkileri katman katman üst üste koyabilmek demek. Bu eserde de formlar birbirine uzanıyor; tıpkı kadınların omuz omuza vererek hayatı yeniden kurması gibi. Eserimdeki kırmızı daireler, paylaşımı ve kolektif belleği simgeliyor. Çünkü inşa etmek, tek başına bir süreç değil; ortak bir duyguya, ortak bir hayale dönüşebilme cesareti. Kız çocuklarına ilham vermek istediğim nokta tam da bu: Hayallerinizle inşa edin, duygularınızla büyütün, birlikte dönüştürün. Çünkü her yapı, bir fikirle başlar; ve o fikir, paylaştıkça çoğalır.”
Selin Tahtakılıç: “Benim için inşa etme kavramı; yaşadığımız deneyimler, öğrendiklerimiz, belleğimizde taşıdığımız anılar ve dış dünyadan süzdüğümüz izlenimlerle kendi dünyamızı kurma süreci. Bu, geçmişin izlerini ve geleceğe dair hayalleri bir araya getiren kişisel bir inşa hali. Hayatın iniş çıkışları kaçınılmaz; asıl mesele, onlarla nasıl başa çıktığımız. Kız çocuklarına vermek istediğim mesaj ise; her zaman yeniden başlama, her şeyi baştan inşa etme ve başka bir yerde yeniden kök salabilme gücümüzün olması. Bu eser de aslında bu düşünceyle şekillendi. Ortasına konumlandırdığım ev bizleri temsil ediyor. Arka plandaki çizgisel düzen, dış dünyayla aramızdaki mesafeyi ve süzgeçten geçirme halini simgeliyor. Bacadan yükselen renkli şekiller ise içimizde taşıdığımız ve dünya ile paylaşmak istediğimiz renklerimizi ifade ediyor.”