Yeni taleplere uyum sağlamak için, turizm sektörümüzün iş yapma biçimini, sunulan seçenekleri, mevcut ve potansiyel müşterilerin beklentilerini yeniden gözden geçirmesi gerekiyor.
Türkiye turizmi uzun yıllar boyunca her şey dahil sistemine yatırım yaptı. Büyük tesislerle, milyonlarca turisti çekmeyi başardı. Gelirlerimiz arttı. Dünyanın önemli oyuncularından biri haline geldik. Ancak, son dönemde ülkemizdeki yüksek enflasyona bağlı olarak artan fiyatlar turistlerin başka bölgeleri tercih etmelerine neden oluyor. Türkiye’deki işletmeler, İtalya, Yunanistan, İspanya benzeri güçlü rakipler karşısında zorlanıyor. Oluşmakta olan darboğazı aşmak için yeni bakış açılarına ve farklı yaklaşımlara ihtiyaç var.
Katma değer sağlamanın yolu değer zincirinin tün halkalarını bütüncül bir biçimde yönetmekten geçiyor. Her şey dahil sisteminde konaklayan ziyaretçiler, genellikle bulundukları tesisin içerisinde kalıp bölgeyle ilgilenmeden memleketlerine dönüyorlar. Oysa, başta Z Nesli olmak üzere, yeni turizm tüketicisi deneyim arıyor. Anılar biriktirmek ve öykülerini sosyal mecrada paylaşmak istiyorlar.
Yeni taleplere uyum sağlamak için, turizm sektörümüzün iş yapma biçimini, sunulan seçenekleri, mevcut ve potansiyel müşterilerin beklentilerini yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. Bu bağlamda, Dorak Holding’in Kapadokya’da yarattığı sistem mükemmel bir rol model sunuyor.
60 şirket, 4 bin çalışan, 23 yurtdışı ofis
1970 yılında bir aile şirketi olarak kurulan Dorak Holding, Türkiye’nin ilk Turizm Bakanlığı lisanslı seyahat acentası. Şirket, 2000 yılında Ahmet Serdar Körükçü, Ahmet Kaplan Tan ve Mustafa Pilav ortaklığıyla yeni bir yapı kazandı. Otel, restoran, sıcak hava balonculuğu, outdoor sporları, kuyum, halı, tekstil, seramik ve madencilik alanlarında yatırımlar yapıldı.
Bugün, grup bünyesindeki 60 şirketi olan Dorak Holding, 500’ü yurt dışında olmak üzere 4 bin kişiyi istihdam ediyor.Uzakdoğu, ABD, Rusya, Latin Amerika, Birleşik Arap Emirlikleri ve Balkanlar’da toplam 23 ofisi var. Holding son günlerde en büyük şirketi olan Ata Turizm İşletmecilik Taşımacılık Madencilik Kuyumculuk San. ve Dış Ticaret A.Ş.’nin halka arz süreci için SPK ‘ya başvurusunu tamamladı.
Kapadokya alternatifleri bol olan bir bölge
Japonya, Çin, Hindistan, Kore, Fransa, İngiltere, İtalya, Latin Amerika, Brezilya, Arjantin, Kolombiya ve Ortadoğu’dan turist çeken Kapadokya’nın Dorak Holding için çok özel bir yeri var. Şirket, dünyanın en büyüleyici coğrafyalarından birine sahip olan bölgenin tüm potansiyelini ortaya çıkarmak için yatırımlar yapıyor. Kültür turizmine verdiği önemle farklılaşıyor.
Kuruluşun en büyük gücü, farklı turist segmentlerinin taleplerine cevap verecek geniş bir yelpazede hizmet sunan otel yatırımlarından geliyor. Sacred Mansion, Sacred House, Doubletree by Hilton Avanos-Cappadocia, Ramada by Wyndham Cappadocia, Exedra Kapadokya, Cappadocia Marriott, Nino Cave Suite, Uçhisar Kaya Oteli gibi tesisler bölgeye değer katıyor. Durak’ın projeleri yabancı yatırımcıların da dikkatini çekiyor.
Örneğin, 2024 Kasım ayında hizmete giren Marriott Capadoccia’ya Japon HIS Hotel Holdings grubu ortak oldu. Bu aynı zamanda da bir Japon şirketin Türkiye’de turizm sektörüne ilk doğrudan yatırım yaptığı işbirliği oldu.
Durak Holding, yeme – içme sektöründeki yatırımlarındaki çeşitlilikle de ayrışıyor. Otellerdeki özgün restoranların yanı sıra, kuruluşun kendi markaları olan Han Restoran, Evranos Restoran, Sur Balık Avanos ve Take Sushi bölgeye geniş bir seçenek sunuyor. Şirket bünyesinde ayrıca, Mado, Cappa Masa, EspressoLab ve Midyeci Ahmet gibi ulusal markalar da yer alıyor.
Japonya-Türkiye dostluğuna büyük katkı
Dorak Holding, 1990’lı yılların başında Japon turist kafilelerini Türkiye’ye getiren ilk turizm grubu. Şirket yönetimi Japonya’da uzun süre yaşamış, Japonca öğrenmiş ve Japon misafirlerin kültürel hassasiyetlerini bilen yatırımcılar. Konaklamalar, transferler, yemekler ve tur programları hep Japon misafirlerin beklentileri doğrultusunda tasarlanıyor.
Uzak Doğu’ya Kapadokya’yı tanıtan ve Japonya ile köklü bağlar kuran kuruluş, iki ülke arasından yüzyılı aşkın dostluğu kutlama amacıyla 6 Eylül 2025 tarihinde Kapadokya’da çok özel bir etkinliğe imza attı.
6 Eylül 2025 tarihinde, UNESCO Dünya Doğal ve Kültürel Miras Listesi’nde yer alan ve Kapadokya bölgesinin önemli destinasyonları arasında yer alan Avanos ilçesine bağlı Paşabağları ören yerinde gerçekleşen konserde, Fazıl Say ve kabuki sanatçısı Nakamura Hayato ilk kez aynı sahneyi paylaştı.
Eylül dolunayının aydınlattığı sahnede iki ülke arasında bir kültür kardeşliği köprüsü kuruldu. Japonya’dan gelen izleyiciler ve Türk izleyiciler birlikte çok değerli bir senteze tanık oldular.
Dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say ile Japon Kabuki tiyatrosunun genç temsilcilerinden Nakamura Hayato ilk kez aynı sahnede buluştu. Japonya’nın önde gelen seyahat acentası Nippon Travel Agency (NTA) ile Coin Park’ın da desteklediği bu buluşma, iki ülke arasındaki iş birliğinin anlamlı bir simgesi oldu.
Dorak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Serdar Körükçü, konser hakkında şu yorumu yaptı:
“Memleketimiz olmasından dolayı Kapadokya bizim sadece yatırım yaptığımız değil, anlam yüklediğimiz bir coğrafya. Japonya ise, doğa ve kültüre duyduğu saygıyla Kapadokya’yla yıllardır özel bir bağ kurdu. İki ülke arasındaki yüz yılı aşkın bu bağı müzik ve sahne sanatıyla görünür kılmak bizim için büyük bir gurur.”
Dünyada bir ilk Fazıl Say ve Nakamura Hayato aynı sahnede
Fazıl Say, seslendirdiği parçaların hepsini kendisi sundu. Japonya’da 250 konser verdiğini, bestelerinin Japon müzikseverler tarafından sevildiğini anlattı. Nakamuro Hayato ise önce bir pandomim sahneledi. Sonra ikinci bölümdeki gösterisi için sahnede kendi makyajını yaptı. Makyaj ve kostümle bir aslana dönüşen sanatçıya, Fazıl Say piyanosuyla eşlik etti.
Nakamura Hayato: Kabuki’nin Genç Yıldızı
Japonya’nın genç ve gelecek vadeden oyuncularından biri olarak kabul edilen 1993 doğumlu Nakamura Hayato, oyuncu bir aileden geliyor. Hayato, özellikle Japon halk tiyatrosunun özel bir türü olan Kabuki dalındaki yeteneği ve başarılarıyla son yıllarda ülkesinde büyük bir saygınlığa ulaştı.
Temelleri 17’nci yüzyıla dayanan ve pandomim, dans ile skeçleri bir araya getiren bu geleneksel tiyatro sanatındaki başarısı, Hayato’nun popüler sinema ve tiyatro dünyasında da önünü açtı. Bugün yalnızca kendi ülkesinde değil, Avrupa ve ABD’de de geniş bir hayran kitlesine sahip.