Çelik tel, bakır tel ve hadde profil sektörlerdeki Türk şirketleri bu yılın ilk yarısında, stok devir hızları gün bazında 80’den 56’ya indirirken, Kuzey Amerika ve Çin’deki şirketlerin stok devir hızları 74 gün civarında sabit kalmış.
“Türk girişimcisi, yöneticisi, hızlı ve çevik karar verir. Bu, onları yurtdışındaki rakiplerinden farklı kılar” sözlerini birçok kez duymuşuzdur. Övünürüz bu durumla. Bazen içten içe de “keşke bu kadar dalgalanma görmesek de…” deriz. Ama bakmayın böyle dediğimize, aşağı yukarı gitmeyen, dönmeyen dünya mı var? Yok elbette. Hızlı ve çevik olmak bir haslet. Bu bize gurur vermeli.
Bu yeteneğin, uzun dönem için planlama yapamamamız gibi ağır bedelleri de var. Ama o başka yazının konusu.
Peki övündüğümüz, bu hız ve çevikliğimiz gerçek mi? Bu ölçülebilir mi?
Şirket yönetiminde, değişen şartlara karşı uyumumuzu gösterebilen parametre hangisi?
Cemal Süreyya, 8.10 Vapuru’nda, sigara içmek için üst kata çıkanları, rüzgarda dağılan yalnızlığını ikide bir elini başına götürüp düzeltenleri anlatır.
Ve sonra müthiş bir dize yazar;
“Küçücük şeyler belki
Ama günün bu saatinde
Bir anıt gibi dururlar”
Şimdi ben bir ekonomi gazetesinde, şairin bu dizelerini, kullanacağım. Beni sopayla kovalamazsa, yırttık. Kovalamaz sanırım. Zira, “Şiir sokakta. Şiir, insanların yürüdüğü yerlerde olmalı” da demiş.
Çevikliği ölçmek için, “küçücük olup da, günün bu saatinde anıt gibi duran” parametre, stok devir hızınız olabilir.
Verimliliğin tanımı, az kaynak ile çok şey yaratmak ise bakacağınız temel gösterge işletme sermayesi kullanımı. İşletme sermayesi de içinde üç parametre barındırıyor. Alacaklar vadesi, ödemeler vadesi ve stok devir hızı. Peki bunlardan hangisi özellikle çevikliği ölçebilir?
Çeviklik, “dış güçlerin”, yani piyasaların işinize doğrudan etkilerinin ötesinde, sizin bu etkilere dönük kendi iradenizle neler yaptığınız olarak tanımlanabilir. O zaman, sizin iç çevikliğinizi ölçen, ne kadar stok tuttuğunuz. Ne hızla döndürdüğünüz. İyi yaparsanız, değişen şartlara içeride gösterdiğiniz uyumunuz ile övünebilirsiniz.
Gelin şimdi, bu ölçümü, bir alanda, amatör bir analizle örneklendirelim.
Bu analiz Türkiye’nin üretiminde omurga olan bir sektörü ele alıyor. Ana metal sanayi. Bu sektörün de devlerine bakmıyor. Çünkü en büyüklere bakarsanız, ürün portföylerinin genişlikleri açısından ortalamaların ortalaması hatasına düşmek mümkün. Ne kadar ortalama, o kadar detay kaybı. Bu nedenle analiz, verinin nispeten net bulunabildiği çelik tel, bakır tel ve hadde profil gruplarında. Türkiye ve yurtdışında halka açık şirketlerin, 2024 yılı sonu ve 2025 yılında bulunabilen son verilerini kıyaslıyor. Tabii içinde, yerel sektör dinamiklerini, şirket büyüklüklerini iyice dikkate almamak gibi birçok kıyas riskini de barındırıyor. Bu açılardan mükemmel bir analiz denilemez. Ama yine de, aynı sektörde, nispeten benzer işleri yapan imalat şirketlerinin gün bazında stok devir hızlarını karşılaştırıyor. Ve bakın ne gösteriyor:
Bu alt sektörlerdeki Türk şirketleri bu yılın ilk yarısında, stok devir hızları gün bazında 80’den 56’ya indirirken, Kuzey Amerika ve Çin’de benzer işler yapan şirketlerin stok devir hızları 74 gün civarında sabit kalmış.
Evet, yurtdışındaki şirketlerle böyle bir karşılaştırmada, yerel talep farklılıkları, büyüklük ve portföy farklılıkları kaçınılmaz olarak var. Ama, metal sanayiinde, üç alt sektörün üçünde de mümkün olduğunca aynı işi yapan, doğudan ve batıdan şirketlerle Türk şirketlerini karşılaştırınca… çevikliğimizin ve hızımızın hakkını kendimize vermeliyiz.
Başarı için yeter mi? Bilmiyorum. Şirketlerin içinde bulunduğu piyasa koşullarında, yetmeyebilir. Ama bu alanda çeviğiz görünüyor.