Sanayicimiz Çin rekabetinin büyük bir tehdit olduğunun farkında. Kimisi Türkiye'nin gümrük kapılarının 'yol geçen hanına döndüğü' görüşüyle acil tedbir istiyor. Kimisi de bileğini bükemediği Çin firmalarıyla işbirliğini deniyor. Ama yetmez.
Dün Ekonomi Masası'nda Prof. Dr. Güven Sak ile gündemi değerlendirdik. Ana konu Çin'di. Güven hoca, TEPAV'ın konuyla ilgili bazı verilerini paylaştı. Şaşırdım, doğrusu. Birleşik Arap Emirlikleri, bölgenin toplam imalat sanayi ihracatındaki payını yüzde 15'lere çıkarmış. Neredeyse Türkiye'yi yakalamak üzere. Ve işin aslına bakarsanız, Türkiye'yi yakalayan BAE değil, 500'e yaklaşan Çin firmasının BAE'deki işletmeleri. Lamı cimi yok; BAE artık yanı başımızdaki Çin olmuş!
Barış Esen, programda Güven Sak'a "Çin gerçeğini" sorarken, aklıma Madeni Eşya Sanayicileri Sendikası'nın kısa süre önce katıldığım toplantısı geldi. MESS üyeleri, Çin ürünleriyle olan rekabetlerinin son dönemde nasıl şiddetlendiğini anlatıyor, tedbir gereğinin altını kırmızı kalemle çiziyorlardı. Keza, MÜSİAD'ın Makine Zirvesi'nde MAİB Başkanı Kutlu Karavelioğlu ile MAKFED Genel Sekreteri Zühtü Bakır, Çin'e ve 'ucuz ithalata' alınacak tedbirleri, makine sektörünün taleplerinin başına koyuyordu.
Birkaç hafta önce Denizli Sanayi Odası Meclis Başkanı, Askon Metal'in üst yöneticisi Okan Konyalıoğlu'nun gazetemizde yer alan yazısı "Hala 'eski Çin malı' algısında kalanlar için yeni dönem zor olacak" başlığını taşıyordu. Arkadaşımız Barış Sedef'in haberi, Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği TÜKOSAD'ın Başkanı Kadir Efe'nin ağzından, son iki yılda otomotiv grubu metal döküm parça ithalatının yüzde 300 arttığı çarpıcı gerçeğini vurguluyordu.
Örnekleri artırırım ama dert belli. Olay sadece iç pazar değil. Asıl konu ihracatımızın geleceği. Aşmak için stratejik bir akla ihtiyaç var!