İstanbul Divan Oteli’nde gerçekleşen toplantıya, Sacit Zorlu, Salih Zeki Çakır, Rona Yırcalı, Mehmet Doğan, Mustafa Aydın, Faruk Kayar, Turan Sarıgülle, Murat Kalsın, Cem Kozlu, Kasım Aktaş, Hasan Ulusoy, Zeynep Bodur Okyay gibi iş insanları, gazeteciler ve akademisyenler katıldı.
Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü’nün düzenlediği “iş ve akademi dünyası buluşmalarında” Savunma ve Havacılık Sanayi İmalatçılar Derneği (SASAD) Yönetim Kurulu Başkanı Osman Okyay, şeref konuğu ve konuşmacıydı. İstanbul’daki son toplantıda Osman Okyay, Türkiye’nin savunma sanayiinde hangi aşamaya geldiğini anlattı ve soruları yanıtladı. Sektör büyüklüğünün 15 milyar doları aştığını ve bunun yarısına yakınının da ihracattan geldiğini belirten Osman Okyay, “Şimdi küreselleşme tersine döndü, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünya hızla silahlanıyor. Ülkeler kendi kendine yeterli olmak için harekete geçti. Türkiye’nin yaptığını yapacaklar. Avrupa Birliği, en son 800 milyar Euro’luk fon oluşturdu. Berlin duvarı çöktüğünden beri savunma sanayilerini ihmal ettiler. Rusya-Ukrayna Savaşı, Avrupa’nın Rusya korkusunu ciddi ölçüde artırdı. Bir an önce silahlanmak istiyorlar, hem alacaklar hem yapacaklar” dedi. “Bundan bize pay düşer mi” şeklindeki soruyu da şöyle yanıtladı: “Brüksel, bu bütçeyi Avrupa’da tutmak, harcamak istiyor. Bize, ABD’ye hatta İngiltere’ye bile soğuk bakıyor. Kendi savunma sanayilerini ayağa kaldırmak istiyorlar. Ancak acil alım da yapmak zorundalar, onun da farkındalar. Bir de her ülkenin kendi savunma ihtiyaçları ve bütçeleri var. Fransa ile Almanya hariç, bizim zaten eskiden beri diğer AB ve Avrupa ülkeleriyle ortak üretim projelerimiz var. Güney, doğu ve kuzey Avrupa ülkeleriyle iş yapıyoruz, satıyoruz. Örneğin, İtalya, İspanya, İngiltere gibi ülkelerle süreç canlı ve hızlanıyor. Dünyanın geri kalanı da çok iyi Pazar. Türkiye’de savunma sanayiine çalışan 3 bin 500 civarında üretici şirket var ki bu, çok güçlü bir ekosistemdir.”
İbrahim Bey "Kuvayi Milliye"dir…
Aynı zamanda Kale Grubu Başkan Vekili olan Osman Okyay, , grubun kurucusu merhum İbrahim Bodur’un, sanayici vizyonunun savunma sanayiine de çok büyük katkı sağladığını hatırlatarak, şöyle konuştu: “İbrahim Bey, 1957’de Çan’a ‘sanayi kuracağım’ diye yola çıkıyor. Düşünün memleketine yatırımı kafasına koymuş ama ne elektrik, ne su, ne yol, ne de kanalizasyon varmış. Hatta Çan o yıllarda ‘hayvan pazarı’ olarak öne çıkıyormuş. Bana deseniz ki İbrahim Bey’i en iyi nasıl ifade edersiniz, ‘kuvayi milliye’ derim. Zeynep Hanım ile bana da ‘siz zora talip olun, yapılmayanı yapın’ derdi. Seramik üretimiyle başlamış, onlar dev sanayi tesislerine dönüşmüş. Başladıktan bir süre sonra kendi fabrikaları için makine ihtiyacı öne çıkınca da 1969’da ‘makine ve kalıp üretimine’ başlamış. Kale Kalıp böyle doğmuş. Ben de grupta ilk orada çalışmaya başladım. Zaman geçtikçe ‘kalıpta çok iddialı’ oldu ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizden bazı ihtiyaçlar için talepler gelmeye başladı. İlk başta mesela ‘miğfer kalıpları ya da G-3’lerin bazı parça kalıpları’ yapıldı. Sonra ilk gerçek anlamda önemli savunma sanayi projemiz ‘Stinger’ oldu. Roketsan da azlında ‘stinger (füze) yakıtı üretmek için’ kuruldu. ASELSAN da önce ABD lisansı ile telsiz üretimine başladı, sonra füze güdümü yapmaya başladı ve gelişti. 1980’lerin sonunda TAİ ve TEİ kuruldu, ortak üretimler, F-16’lar ve diğer projeler için alt yapımcılık ile gelişti. 1990’larda ilk roketleri ve güdümlü füzeleri yaptık.
Savunma Sanayimizde devrim 2004’te gerçekleşti
Savunma sanayimiz 2004 yılına kadar parça üretimi ve alt yapımcı olarak geldi. Bu işler böyle başlar, gelişir çünkü kimse kimseye kolaylıkla know-how vermez. Ancak alt yapımcı olursanız size bilgilerini açarlar. Mesela malzeme bilgisini verir ki malzeme işleme bilgisi birçok projede işin yüzde 50’sidir. Diğer savunma sanayi şirketlerimiz de biz de öyle yol aldık. Ancak Sayın Cumhurbaşkanımız o dönemde Başbakan olarak çok radikal bir kararı aldı. 2004 yılında ‘yerli ve milli sistemlerimizi kendimiz yapacağız, alt yapımcılar bu projelere çalışacak’ kararını aldı ve milli projelerimiz hayata geçirmek için bu yöntemi uygulamaya başladı. Bu büyük dönüşümden sonra 15-20 yılda Türkiye, dünya çapında önemli üretici ülkelerden biri haline geldi. Her yıl yüzde 20-30 büyümelerle dünyanın en büyük 11’inci savunma sanayi ihracatçısı ülke olduk. Bu sıralamada önümüzdeki dönemde de hızla yukarı gideriz. Dışa bağımlılıktan büyük oranda kurtulduk ve önemli ihracatçı olduk. Savunma sanayi ürünlerinde ihracatçı olmak çok farklı etkilere yol açar. İhracat yaptığımız ülkelerin dış politikalarını lehinize dönecek şekilde etkilersiniz.”
F-35’te 750 parçamız var
Aynı zamanda eski Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlarından olan Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü’nün, Kale’nin, İHA-SİHA projelerinde Baykar ile 2005’te başlayan ortaklığını hatırlatması üzerine de Osman Okyay, “Başlangıçta, bürokraside tahmin edilemez zorluklar yaşandı ama hep birlikte gayret edilerek aşıldı. Kale Baykar olarak ilk milli insansız keşif ve istihbarat hava aracını geliştirmiş olduk. Baykar ile ortaklığımız 2015’te bitti. Bu alanda ülkemizin küresel oyuncu olmasından gurur duyuyoruz” dedi. Osman Okyay, Kale Kalıp’ın, F-35 Yıldız Tedarikçi konumuyla ilgili de şöyle konuştu: “2004 yılında F-35’in alt yapımcısı olduk ve 5’inci Nesil Savaş Uçağı projesinde ABD dışındaki ilk ‘yıldız tedarikçi’ unvanını kazandık. Caatsa Yaptırımları ile Türkiye programdan çıkarıldığında bir F-35’te ortalama 750 parçamız vardı. Şu anda uçanların üzerinde de 300 parçamız var. Ön gövdenin tamamını üretmek için el sıkışırken iş bozuldu. Mesela bütün kapı, kilit sistemlerini biz yaptık bu, uçağın radar görünmezliği için en kritik iştir. Bu arada İzmir’de Pratt&Whitney ile F-35 motorları için fabrika da kurduk. Şu anda bu fabrikamız sivil havacılık için üretim yapıyor. 20212’de ülkemizin ilk mini jet motoru ihalesini almıştık, o projede de 3 motor geliştirdik. Milli füzelerimiz için yaptık. En son Brezilya Deniz Kuvvetlerinin füzeleri için ‘motor tedarik anlaşması” imzaladık. Başka motorlar geliştirme de devam ediyoruz.”