Yıl sonuna gelirken dış ticaret rakamlarımız da şekilleniyor. Ticaret Bakanlığı’nın aylık yayımlandığı dış ticaret istatistiklerinin kasım bültenine baktığımızda, ihracatımızın bir önceki yılın aynı ayına göre %3 artış ile 247 milyar ABD Dolarına; ithalatta ise bir önceki yılın aynı ayına göre %6 artış ile 329 milyar ABD Dolarına ulaştığı görülüyor. Bu sonuçlara göre, dış ticaret hacmimiz bu yıl 600 milyar ABD Dolarını aşmış gibi duruyor. Dış ticaret hacmimizin yarısını ise Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle yapılan ticaret oluşturuyor. Bu nedenle, AB pazarındaki her mevzuat değişikliği hem ithalatçıları hem de ihracatçıları yakından ilgilendiriyor. İhracatçımızın aynı zamanda ithalatçı da olduğu dikkate alındığında ise bu durum daha da önemli hale geliyor.
AB ile Türkiye arasında YYS’ye ilişkin karşılıklı tanıma anlaşması yapılıyor
Dış ticaretimizi yakından ilgilendiren gelişme AB tarafında yaşanıyor. AB'nin Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO) programı ile Türkiye'nin Yetkilendirilmiş Yükümlü (YYS) programının karşılıklı tanınmasına ilişkin 2025/2516 sayılı Konsey Kararı AB Resmi Gazetesi'nde yayımlandı. Konsey Kararı ile AB ve Türkiye arasında Gümrük İşbirliği Komitesi’nde, programların karşılıklı tanınmasına ilişkin bir karar alınması konusunda Avrupa Birliği adına izlenecek tutum belirlendi. Kararın bu haliyle hayata geçmesi halinde; AB ve Türkiye gümrük idareleri arasında, karşılıklı tanıma kapsamında YYS sahibi firmalara sağlanacak kolaylaştırmalar, risk analizinde YYS statüsünün olumlu kriter olarak dikkate alınması, güvenlik odaklı kontrollerin azaltılması, muayene gerektiğinde öncelik tanınması ve olağanüstü durumlarda iş sürekliliğini destekleyecek mekanizmaların kurulması gibi alanlarda iş birliği yapılması planlanıyor.
Ayrıca, taraflar arasında bilgi paylaşımı için YYS sahiplerine ilişkin temel bilgilerin elektronik ortamda ve kişisel verilerin korunmasına yönelik sıkı güvenceler altında düzenli olarak değiş tokuş edilmesi, sistemin şeffaf ve güvenli şekilde işleyişini destekleyen önemli bir unsur olarak öne çıkıyor.
Dış ticaretimizin yarısını gerçekleştirdiğimiz AB ile bu yönde bir iş birliği, ihracatçımız açısından ciddi bir avantaj sağlayacak. Özellikle, ihracat ürünlerimizin içinde AB girdisi de yer aldığını düşünürsek ihracatçı açısından iki yönlü bir avantaj yaratacak. Kısaca, bu gelişmelerin ihracatçılar için iyi bir haber olduğunu belirtebiliriz.
Revize PEM kuralları yetişecek mi?
AB, küresel salgın sonrası yeni menşe kurallarıyla yakın coğrafya ile ticareti artırmayı hedefliyor. AB’nin ve Türkiye’nin taraf olduğu, bölgesel iki ayrı Çapraz Menşe Kümülasyonu Sistemi mevcut: Pan Avrupa Akdeniz Menşei Kümülasyonu Sistemi (PAAMK) ve Batı Balkan Menşei Kümülasyonu Sistemi (BBMK). Bu iki sistemi içine alan, ayrı ayrı düzenlenmiş ekler ve çok sayıdaki menşe protokolleri “Bölgesel Konvansiyon” kapsamında, çok taraflı bir sözleşme ile tek elden düzenlendi. Bu düzenlemeyle, PAAMK ve BBMK’yı birleştirerek konvansiyona taraf ülkeler arasındaki menşei kurallarını yeknesak hale getirmek ve bölge içinde ticaret hacmini artırmak hedefleniyor.
Güncellemede, menşe kazanım kurallarının daha kolay ve esnek bir hale getirilmesi en önemli konu olarak öne çıkıyor. Bu çerçevede, belirlenen menşe kuralları esnetilerek ve konvansiyon içinde olan ülkeler arasında daha az katkı yapılarak menşe kazanımının önü açılıyor. Böylece, kendi içinde daha avantajlı bir ticaret yaratılıyor. Örneğin, 8703’teki binek otomobiller için menşeli olamayan girdi oranı fabrika çıkış fiyatına nazaran %40’tan %45’e çıkıyor. Böylelikle, menşe kazanmak için o ülkede %60 yerine %55 katma değer yaratmak yetiyor. Yine 8528 tarife pozisyonunda yer alan LCD televizyonlar için fabrika çıkış fiyatının %40’ını geçmeyen imalat kuralı %50’ye esnetiliyor ya da ürünün yer aldığı pozisyona ve 8529 dışında diğer pozisyonlardaki girdilerden imalat şeklinde bir kolaylık getiriliyor.
Ne yapılmalı?
Yeni PEM yeni kuralları, herhangi bir erteleme meydana gelmezse 1 Ocak 2026 tarihi itibarıyla yürürlüğe girecek. Böylece, üye ülkeler kendi içinde daha düşük katma değerle menşe kazanımı sağlayacak ve üretilmiş ürün gümrük vergisi olmaksızın ticaret konu ediliyor olacak. Buna ek olarak, üçüncü ülke girdisi kullanılarak üretilen ürünler için artık Telafi Edici Vergi (TEV) tatbik edilmeyerek Çin gibi ülkelerden daha çok girdi kullanmanın da önü açılacak. Bu noktada, anlaşmanın revize hali dış ticaretimiz açısından oldukça önemli. Bu nedenle yasa çıkmış olsa da alt düzenlemelerin hızla gerçekleştirilip 1 Ocak’a yetiştirilmesi gerekiyor.
Diğer bir konu ise, Gümrük Birliği dolayısıyla TEV’in AB’ye yönelik ihracatlarda hâlâ devam ediyor olması. Gümrük Birliği ile PEM farklı düzenlemeler olduğu için bir düzenlemenin kaldırdığı TEV’i diğeri devam ettirebiliyor. Bu durumda, AB ihracatları açısından üçüncü ülke girdisi kullanma açısından FAS, Mısır, Tunus gibi ülkelere kıyasla Türkiye dezavantajlı durumda oluyor. Bu husus, bizim açımızdan Gümrük Birliğinin güncellenmesini kaçınılmaz kılıyor.