Türkiye dünyada marka başvurularında 6’ncı, tasarım başvurularında 2’nci, patent başvurularında 12’nci sırada. 2024’te yapılan 10 bini aşan patent başvurularının bu yıl 12 bini bulması bekleniyor.
Aslolan ürettiğini daha düşük maliyetle, daha kaliteli üretmek. Hatta üretemediğini üretmek. Bu yolla rekabet avantajı sağlamak, bu yolla büyümek. Teşviklerle desteklenen 1350 civarında Ar-Ge merkezi, 350 civarında tasarım merkezi, 110 teknoloji geliştirme bölgesi bu nedenle var.
Türkiye dünyada marka başvurularında 6’ncı, tasarım başvurularında 2’nci, patent başvurularında 12’nci sırada. 2024’te yapılan 10 bini aşan patent başvurularının bu yıl 12 bini bulması bekleniyor. 7 aylık dönemde 115 bin sınai mülkiyet başvurusu yapıldı. Yerli patent yüzde 16 artışla 4 bin 352, faydalı yerli model yüzde 29 artışla 1994. Yerli marka tescili 88 bin 860, yerli tasarım tescili 20 bin 452. Katma değer için coğrafi işaret de önemli. Türkiye, 1737 tescilli coğrafi işaretli ürüne sahip. Çin’den sonra ikinci sırada olduğumuz söyleniyor. AB’de tescilli 38 coğrafi işaretli ürünümüz var. Bütün bunlar ülkenin fikri mülkiyet kapasitesinin geliştiğini gösteriyor. Bu ürünler ticarileşecek, üretime katılacak, ihraç edilecek.
Kuşkusuz bu süreçte üniversiteler de olmalı. Bu nedenle üniversite sanayi iş birliğinin artması da teşvik ediliyor. Böylelikle araştırmalar akademik çevrelerde kalmayacak, sanayinin beklentilerini karşılayacak ve hatta sanayinin beklentilerini sürükleyecek. Bu da üniversiteler açısından bir rekabet alanı yaratıyor. Beklentileri karşılayan, beklentileri yönlendiren bilimsel araştırmaların kıymeti daha da artıyor. Aynı değerlendirme bilim insanları için de geçerli. Bilimsel araştırmalara, yayınlara yönelik atıflar da bu rekabet alanının bir göstergesi.
Stanford Üniversitesi ile Hollanda Merkezli Elsevier’in “Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları” araştırmasına göre “dünyanın atıf birincisi” Çin Bilimler Akademisi öğretim görevlisi Dr. Wang Zhong Lin. Birkaç sayfalık özgeçmişinde özet olarak bilime yaptığı en önemli katkılar: Nanojeneratörler ve kendi kendine güç sağlayan sensörler alanında yaptığı öncülük ve üçüncü nesil yarı iletkenler için piezotronik ve piezo-fototronik kavramlarını ortaya atması gösteriliyor. (ABD vatandaşı olan ve yaşamını bu ülkede geçiren Wang’ın, 2024’te Çin’e dönmesinin sebebinin, “ABD’de dışlanıyordu” diye açıklanması ayrı bir konu)
Atıf sıralamasında ikinci sırada yer alan Michael Grätzel, Alman kökenli İsviçreli bir kimyager. Lozan’daki École Polytechnique Fédérale’de profesörmüş. Scientific American tarafından dünyanın önde gelen 50 bilim insanından biri olarak seçilmiş. Grätzel, hücretisi adı verilen yeni bir güneş hücresi türünün geliştirilmesinde kilit bir rol oynamış.
Atıf sıralamasında üçüncü olan Walter C. Willett, ABD’li beslenme uzmanı bir hekim. Harvard Tıp Fakültesi profesörü. Harvard Halk Sağlığı Okulu Beslenme Bölümü Başkanı. Beslenme ile kanser arasındaki ilişkiler üzerine kitaplar yayınlamış.
Bu araştırmanın bir kategorisinde 230 bin 334 bilim insanının aldıkları atıflar sıralanmış. Sıralamada 1308 Türk bilim insanı var. En fazla atıf alan Türk bilim insanı 117’nci sırada yer alan Ayhan Hilal Demirbaş. Ancak şaşırtıcı bir şekilde gri alanda yer alan bu kişinin kim olduğu ve hangi konuda, nasıl bir araştırma yaptığına ilişkin herhangi bir kayıt yok. (Aynı isimli bir bilim insanı 2018’de vefat etmiş)
İkincisi 1872’nci sırada yer alan Sabancı Üniversitesi’nden İsmail Çakmak. Bitkilerin mineral beslenmesi ve stres fizyolojisi konularında çalışıyor. Dünyada 2 milyardan fazla insanı etkileyen mikro besin elementleri noksanlığı, gizli açlık sorununu azaltmada tarımsal stratejilerin rolüne odaklanmış.
Üçüncüsü 2280’inci sırada yer alan Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nden Prof. Dr. İlhami Gülçin. Enzim saflaştırma, enzim inhibisyonu ve antioksidan konularında öncü ve etkili araştırmalar gerçekleştirmiş, bazı yaygın metabolik hastalıklar ile ilintili enzimler üzerinde inhibitör seçimi, sentezi ve dizaynı konularında araştırmalar yapmış.
Araştırma, geliştirme yapılması, bu alanların üniversitelere de açılması kuşkusuz teşvik edilmesi gereken faaliyetler. Bu teşvikler genellikle maliyetlerin düşürülmesi ya da parasal ödemeler yapılması şeklinde olabiliyor. Örneğin makalelere TÜBİTAK parasal ödeme yapıyor. Bu nedenle ne yazık ki bazı “atıflarda” trafik sapmaları olabiliyor. Umalım ki desteklenen tüm alan ve faaliyetler içinde istisna olarak kalsın.