UFUK GEDİKOĞLU
Küresel piyasalarda son dönemde altın ve gümüş başta olmak üzere kıymetli metallerin hızlı yükselişi dikkat çekiyor. Bu yükselişin arkasında birkaç temel dinamik bulunuyor:
1- Jeopolitik belirsizlik ve güvenli liman arayışı (en önemli faktör): Orta Doğu’da artan gerilimler, ABD–Çin ticaret gerilimleri ve küresel ekonomik yavaşlama endişeleri, yatırımcıları Amerika kaynaklı varlıklardan uzaklaştırıyor. Bu durum, dolar ve Amerikan tahvillerinden çıkış ile birlikte, altın ve gümüş gibi güvenli liman varlıklara yönelişi hızlandırıyor.
Amerika, kendi para birimi olan doları, silah olarak kullandıkça ve Rusya’nın dolar bazındaki mal varlıklarına el koydukça, diğer ülkeler, dolardan daha güvenilir, Altın ve Gümüşe yöneliyorlar. Amerika’ya olan güvensizlik, aynı zamanda doların gücünü yitirmesine neden oluyor.
2- Fed politikaları ve faiz indirimleri: ABD Merkez Bankası (Fed), Eylül ayında faiz indirimlerine başlamış ve Aralık ayında da benzer bir adım bekleniyor. Faizlerin düşmesi, faiz getirisi olmayan varlıkların (özellikle altın ve gümüşün) cazibesini artırıyor.
Tarihsel olarak da FED’in gevşeme dönemlerinde kıymetli metaller güçlü performans sergilemiştir.
3- Dolar endeksinin (DXY) zayıflığı: Altın ve Gümüş ile ters orantılı olan dolar endeksi bu yıl %10 düşüş gösterdi. Yatırımcıların gelecek beklentileri karamsar oldukça, dolar yerine altın ve gümüşe yönelim artıyor.
Sonuç olarak, hem jeopolitik riskler hem de para politikalarındaki gevşeme, kıymetli metalleri yeniden ön plana çıkarıyor. Altın bu yıl %60 değer kazandı ve 1979’dan bu yana en iyi performansını gösteriyor. Ancak bu yükseliş, aynı zamanda gümüş için çok daha güçlü bir potansiyelin habercisi.
Neden gümüş, altından daha parlak bir geleceğe sahip?
Altının yükselişi yatırımcıların dikkatini çekse de üç nedenden dolayı esas fırsatın gümüşte olduğu giderek daha net hale geliyor:
1- Üretim Açığı (Arz daralması-en önemli faktör)
Gümüş, son 5 yıldır üretimden daha fazla tüketiliyor. Özellikle elektronik ve yarı iletken endüstrisinin gümüşe olan ihtiyacı hızla artıyor. Bu trend devam ettikçe, arz-talep dengesizliği fiyatları yukarı yönlü zorlayacak.
2- Sanayi kullanımı ve artan talep
Gümüş yalnızca bir yatırım aracı değil, aynı zamanda endüstriyel bir metal. Elektronikten güneş panellerine kadar geniş bir kullanım alanına sahip. Bu nedenle fiyat artışları, altına kıyasla daha kalıcı ve ekonomik temele dayalı bir yükseliş yaratıyor.
3- Altın-gümüş oranı
Şu anda Gümüş/Altın oranı 78 civarında, yani gümüş hâlâ altına kıyasla ucuz. Tarihsel olarak bu oran Fed’in gevşeme dönemlerinde 59–67 seviyelerine kadar gerilemişti.
Altın-gümüş oranı, Ekim 2025 itibarıyla yaklaşık 78,53 seviyesinde. Bu, bir ons altın almak için 78,53 ons gümüş gerektiği anlamına gelir.
Bu oran, son 20 yılın ortalaması olan 70,22’nin üzerinde seyrediyor. Ancak son aylarda oran düşüş eğiliminde, bu da gümüşün altına kıyasla daha iyi performans gösterdiğine işaret ediyor. Bu farkın kapanması, gümüşün altından daha hızlı değer kazanması anlamına geliyor. Çoğu analist, Gümüşün altından daha hızlı yükselip, bu oranın 60 seviyelerine düşebileceğini düşünüyorlar.
Bu yıl gümüş vadeli işlemleri son düşüşe rağmen %78,47 değer kazandı ve 2020’deki %47,7’lik tarihi artışı bile geçti. Wall Street yatırımcıları artık sadece müşterileri için değil, kendi portföyleri için de gümüş pozisyonlarını artırıyor.
Sonuç olarak, gümüş hem yatırım hem sanayi açısından güçlü temellere sahip. Altın “güvenli liman” olarak parlamaya devam ederken, gümüş bu dönemin gerçek kazananı olmaya aday.
Gümüş yükseldikçe, madencilerin kârları hızla artıyor
Bu günlerle, en kârlı (zararlı) yatırım gümüş madencileri olabilir. Gümüş fiyatı ile gümüş madencileri arasında 3x eşit yönlü korelasyon vardır. Yani her 1 dolarlık fiyat oynayışında, madenciler 3 dolar hareket eder. Bu farkta kaldıraçlı yatırım riskini göze alan yatırımcılar için ideal bir yatırım aracıdır.
Gümüş madeni üretimi tüketim kadar hızlı artmıyor
“2024 yılında küresel gümüş madeni üretimi %0,9 artarak 819,7 milyon ons’a yükseldi. Bu artış, Avustralya’daki kurşun/çinko madenlerinden gelen üretim artışı ve Newmont’un Peñasquito madeninin tam kapasiteyle faaliyete geçmesiyle Meksika’daki arzın toparlanması sayesinde gerçekleşti. Buna ek olarak, Bolivya ve ABD’den gelen ek üretim büyümesi katkı sağladı. Şili’deki üretimin yıllık bazda 8,8 milyon ons azalması ise bu büyümeyi kısmen dengeledi.
Kurşun/çinko madenlerinden elde edilen gümüş üretimi, gümüşün en baskın kaynağı olmaya devam etti, ancak yıllık bazda üretim sabit kaldı. Buna karşılık, altın madenlerinden elde edilen gümüş üretimi %12 artarak 13,9 milyon ons ’a ulaştı ve son üç yılın en yüksek seviyesine çıktı.
Geçtiğimiz yıl Meksika, dünyanın en büyük gümüş madeni üreticisi ülke olmayı sürdürdü. Onu sırasıyla Çin, Peru, Bolivya ve Şili takip etti.” -Gümüş Enstitüsü
Gümüş fiyatı bu kadar hızlı artarken, madencilerin hızla yeni maden alanları açmaları beklenir ama bu olmuyor.
Yeni gümüş madenlerinin açılmamasının başlıca nedenleri: düşük tenörlü rezervler, yüksek sermaye maliyeti, çevresel regülasyonlar ve keşif sürecinin uzunluğu. Fiyatlar artsa bile arzı artırmak kısa vadede mümkün değil. Bu çelişkinin açıklaması kolay:
1- Düşük tenörlü rezervler: Mevcut gümüş rezervlerinin çoğu düşük tenörlü (yani bir ton kaya başına daha az gümüş içeriyor). Bu, çıkarma maliyetini artırıyor ve yeni madenlerin ekonomik fizibilitesini düşürüyor.
2- Yüksek sermaye ve operasyon maliyeti: Yeni bir maden açmak için yüz milyonlarca dolarlık yatırım gerekiyor. Enerji, işçilik ve ekipman maliyetleri son yıllarda ciddi şekilde arttı.
3- Keşif süreci uzun ve riskli: Yeni rezerv bulmak 5 ila 10 yıl sürebiliyor. Keşif yapılan alanların çoğu ya jeopolitik olarak riskli ya da altyapıdan uzak. Bu nedenle şirketler mevcut madenleri genişletmeye veya geri dönüşüme yöneliyor.
4- Çevre sorunları: Gümüş madenciliği çevreyi kirletir; çünkü ağır metaller, siyanür gibi zehirli kimyasallar ve büyük miktarda atık kayaç doğaya salınır. Bu süreç, suyu, toprağı ve havayı kirleterek ekosistemleri bozar. "Temiz madencilik" bu yapıda mümkün değildir. Bu nedenle madencilik faaliyetleri genellikle nüfusu az, su kaynakları bol olan ülkelerde yürütülür. Özellikle gelişmiş ülkelerdeki projeler, çevresel etki değerlendirmeleri ve yerel halkla yapılan müzakereler nedeniyle gecikmektedir.
5- Yeni bir madenin açılması ortalama 7 ila 10 yıl sürer: Sadece keşif ve arama 2 ile 5 arasında sürer ve ellerinde henüz, olası büyük bir maden yok.
Gümüş madenciliğinde başabaş maliyet (2025)
2025 yılında gümüş madencileri için başa baş maliyet, bölgeye ve madencilik yöntemine göre değişmekle birlikte ortalama ons başına 20–25 dolar arasında seyrediyor.
Bu durumda, bir yıl önce zararına üretim yapan firmalar, bugünlerde 50 $ olan gümüş piyasasında, en az 100% karlı durumdalar. Firmalar sadece ürettikleri metalden kar etmiyorlar aynı zamanda yer altındaki, çıkarılmamış metali, varlık olarak gösterip finansal raporlarına aktarıyorlar.
Maliyet detayları:
- Tüm giderleri içeren sürdürülebilir maliyet (AISC): Madencilik, rafinasyon, işçilik, enerji ve sermaye giderlerini kapsar.
- 2025 ortalaması: 20–25 $/ons
- Düşük maliyetli üreticiler: Latin Amerika’da bazı madenler 17 $/ons seviyesinde.
- Yüksek maliyetli üreticiler: Derin yer altı veya uzak bölgelerdeki madenler 30 $/ons’u aşabiliyor.
- Nakit maliyet: Sermaye ve keşif harcamaları hariç tutulur, genellikle 12–18 $/ons aralığında, ancak kârlılığı tam yansıtmaz.
Piyasa ile karşılaştırma:
- Ekim 2025 gümüş fiyatı: Yaklaşık 50 $/ons ile son yarım asırın zirvesinde.
- Bu, özellikle AISC’si 20 doların altında olan madenciler için güçlü bir kâr marjı anlamına geliyor.
Bölgesel farklılıklar:
- Meksika, Peru, Bolivya: Altyapı ve işçilik avantajları sayesinde düşük maliyetli üretim.
- Avustralya, ABD, Kanada: Enerji ve regülasyon maliyetleri nedeniyle AISC daha yüksek.
Hedge fonlar için stratejik not:
- AISC’si düşük olan madenciler, nakit akışı ve kâr genişlemesi açısından avantajlı konumda.
- Yüksek tenörlü rezervlere, düşük jeopolitik riske ve ölçeklenebilir operasyonlara sahip şirketler, uzun vadeli yatırım veya satın alma için öne çıkıyor.