Ekonomi gazetesi KİTAP/Kültür-Yaşam dergisinin kültür, edebiyat, gastronomi, iş dünyası ve polisiyenin zengin üretimlerini bir araya getiren “2024’ün En İyileri Ödülleri”, bu yıl da geniş bir katılımla hepsiburada sponsorluğunda CVK Park Bosphorus Hotel İstanbul’da düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Bir yandan Türkiye’nin düşünsel ve sanatsal birikimini selamlayan, diğer yandan yıl boyunca okurla ve sektörlerle buluşan nitelikli eserlerin altını çizen tören, hafızalarda yer eden bir atmosferle gerçekleşti.
Ödül gecesi, Kitap Dergisi Yayın Yönetmeni Faruk Şüyün’ün açılış konuşması ile başladı. Şüyün, şunları söyledi:
“Saygıdeğer konuklar, değerli dostlar… Hepiniz hoş geldiniz.
1991’de yayın hayatına başlayan Kitap/Kültür-Yaşam dergisinin kurucu genel yayın yönetmeni olarak seneye yarım asrı bulacak gazetecilik ve kültür yolculuğumda kaleme aldığım 29 kitabın tanıklığıyla bugün burada sizlerle buluşmaktan büyük mutluluk duyuyorum.
Yıllar boyunca hem gazete sayfalarında hem dergilerde, zaman zaman ekranlarda ve radyolarda hem de kitaplarımda kültür dünyamızın yüzlerce hikâyesini anlatmaya çalıştım. Bu nedenle, her yıl bir araya geldiğimiz bu tören, benim için yalnızca bir ödül gecesi değil; emekle, adanmışlıkla ve sevgiyle büyüyen bir dünyanın yeniden görünür olduğu özel bir buluşma.
Kitaplarla geçen bir ömrün içinde sayfaların kokusunu, harflerin ağırlığını, bir cümlenin insanın içindeki sessiz yere nasıl dokunduğunu iyi bilirim. Kitapların hayatımızdaki teselliyi, umudu, bilgiyi, merakı nasıl taşıdığını da…
İşte bu yüzden, burada ödül alan her eser bana bir kitabın yazıldığı o sessiz anları; emek verilmiş o uzun geceyi; bir cümleyi defalarca yeniden yazan o titizliği hatırlatır. Çünkü biliyorum: Her iyi kitabın ardında koskoca bir dünya vardır.
Bu gece, o dünyanın farklı kapılarını birlikte aralayacağız. Çünkü ödüllerimize baktığımızda Türkiye’nin kültür atlasının tümüyle karşılaşıyoruz:
Bir yanımızda telif edebiyat – insanın karanlıklarına, iyiliklerine, zaaflarına bakan hikâyeler… Bir yanımızda çeviri edebiyat – bize uzak ülkelerin sesini, nefesini, ritmini getiren emek… Bir yanımızda yayınevleri – cesaretleri, özenleri ve yayıncılığın görünmeyen omurgasını taşıyan inatları… Ve elbette, ömrünü edebiyata adamış, kelimeleri bir ömür boyu taşıyan ustalar…
Ama yol burada bitmiyor. İş dünyasının kültürel mirasa sahip çıkan çalışmaları, gençlere umut ve ilham veren öyküler, tarihin içinden bugüne ışık düşüren araştırmalar, sofra kültürümüzün hafızasını diri tutan gastronomi kitapları ve merak, gerilim, adalet duygusu etrafında şekillenen polisiye edebiyat…
Bugün burada bütün bu renklerin, bütün bu seslerin, bütün bu hafızaların bir araya gelişine tanıklık ediyoruz. Bir ülkenin kültürel birikiminin ne kadar geniş ne kadar derin ne kadar katmanlı olabileceğini görüyoruz.
Ancak bu birikimin arkasında yayıncılık sektörünün karşılaştığı gerçek zorlukları da unutmamalıyız:
Ekonomik baskılar altında ayakta kalmaya çalışan yayınevleri… Dijital dönüşümün getirdiği rekabet ve erişilebilirlik sorunları… Sansürün gölgesinde özgürce ifade alanı arayan yazarlar… Ve okurların giderek azalan dikkat süresi…
Tüm bunlar kültür dünyamızı zenginleştirirken aynı zamanda kırılgan da kılıyor. Ve bize, bu mirası korumak, geleceğe taşımak için daha fazla çaba harcamamız gerektiğini hatırlatıyor.
Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim:
Bu ödüller yalnızca kitaplara değil; masa başında geçirilen yıllara, iş dünyasına verilen büyük emeklere, arşivlerde harcanan günlere, mutfaklara bir ömrü adayan ustalara, ekonomik tarihten gastronomiye, polisiye dünyasından çeviri laboratuvarlarına kadar uzanan değerli yaşamlara veriliyor.
Ben bugün burada hem bir gazeteci hem bir editör hem bir yazar hem de kitapların gücüne inanan bir okur olarak kültür dünyamızın bu çok sesliliğine bir kez daha hayranlık duyuyorum.
Bu gece, hep birlikte “iyi kitap” kavramını kutlarken Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Hakan Güldağ’ın şahsında dergimize bugüne kadar emek veren tüm çalışma arkadaşlarımıza gönülden teşekkür ediyorum.
Ve ne güzel bir haber ki yarın gazetemizin üçüncü kuruluş yıldönümü, yani 21 Kasım… Yarın bayilerde 50 sayfanın üzerinde bir EKONOMİ Gazetesi olacak. ‘Gazetecilerin gazetesi’, gazetemiz EKONOMİ'nin doğumgününü bugün buradan kutlamanın gururu ve mutluluğunu yaşıyorum.
Bir teşekkürüm de CVK Park Bosphorus Hotel İstanbul’un harika İstanbul manzaralı bu salonunu ödül törenimize açtıkları için otel Genel Müdürü Kurtuluş Gültekin’e…
Ve biliyorum ki, bir ülkenin gerçek zenginliği ne yalnızca binalarında ne yollarında ne de rakamlarındadır. Gerçek zenginlik, yarattığı kültürde, gelecek kuşaklara bıraktığı düşüncede, hafızasında, kitabında, hikâyesindedir.
Biz bugün burada yalnızca bugünün ödüllerini değil; geleceğe kalacak cümleleri,
yeni okurlarda filizlenecek hayalleri, henüz yolun başındaki genç yazarlara cesaret verecek o görünmez bağı kutluyoruz.
Dilerim ki bu gece hepimize aynı duyguyu hatırlatsın:
İyi kitaplar, iyi insanlar gibi dünyayı sessizce değiştirmeye devam eder.
Bu sessiz değişimin bir parçası olduğunuz için, bu büyük kültür yolculuğuna omuz verdiğiniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Hep birlikte daha nice güzel cümlelerde, nice yeni kitaplarda nice yeni buluşmalarda görüşmek dileğiyle… Sağ olun, hoş geldiniz, iyi ki geldiniz.”
iş dünyasında ilham veren öyküler
Gecenin ilk bölümü, iş dünyasının deneyim, vizyon ve hikâyelerinden doğan kitaplara ayrılmıştı. Faruk Şüyün’ün konuşmasının ardından sahneye gelen Berfin Çıpa, İş Dünyasında İlham Veren Öyküler kategorisindeki ilk ödülü anons etti:
Ödülün sahibi “Biraz Daha Düşününce / İş İnsanları İçin Denemeler” kitabıyla Bülent Eczacıbaşı'ydı. Yazarlığını kanıtlayan iş insanlarından Eczacıbaşı’nın kaleminden çıkan kitap, kendisinin 50’nci iş yılında altın öğütlerini topladığı, örneklerle kriz yönetimlerinden kesitleri ortaya koyduğu bir çalışma. Bülent Eczacıbaşı yurtdışı seyahati nedeniyle törende bulunamadığından ödülü oğlu Emre Eczacıbaşı’na Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve EKONOMİ Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar takdim etti.
Emre Eczacıbaşı şunları söyledi:
“Ben daha önce de yine babamın bir kitabı için KİTAP dergisinin verdiği ödülü almıştım. Babamın kitapları için çok olumlu değerlendirmeler duyuyorum. Galiba benim de bu kitapları okumaya başlamam gerekecek! Şaka bir yana, ilk taslaktan itibaren benim ve ailem için önemli olan bu kitapları okuyorum. Genç jenerasyon için de bu şekilde değerlendirilmesi bize büyük bir onur ve mutluluk verdi. Babam yurt dışında, size selamlarını ve teşekkürlerini iletiyor.”
TGC Başkanı ve EKONOMİ Gazetesi Genel Koordinatörü
Vahap Munyar (solda) sundu.
iş dünyasında ilham veren öyküler
Ardından aynı kategorideki ikinci ödül için Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, 1970’lerden bugüne uzanan iş hayatını içten bir dille anlattığı “Altın Bulmadan Zengin Olunmaz” ile sahnedeydi. Doğan’ın kitabı, biyografi türüne getirdiği gerçeklik duygusu ile aynı türdeki kitaplar içinde ayrıcalıklı bir yer aldı. Ödülü kendisine Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu sundu.
Davut Doğan özetle şunları söyledi:
“Jüri üyelerine çok teşekkür ediyorum. ‘Altın Bulmadan Zengin Olunmaz’, benim dördüncü kitabım. Beşincisi yakında çıkacak. Orada işin felsefesini yazdım. İstanbul Üniversitesi’nde felsefe okuyorum. Bir başka kitabın da hazırlıklarına başladım. Okumayı da yazmayı da seviyorum. Kitabımın gelirlerini gençlere öğrenim bursu sağlayan Ayşe Doğan ve Ali Doğan Kültür ve Eğitim Vakfı’na (ADVAK) bağışladım.”
İş dünyası kategorisinin bu daldaki üçüncü ödülü ise Mehmet Gün’ün “Bozkır’dan Dünyaya Avukat Olmak” adlı kitabına verildi. Eser, köklü bir mesleğin erdemlerini ortaya koyması açısından, hem bir yaşam ve kariyer öyküsü olarak, yanı sıra gençlerden meslek erbaplarına uzanan geniş kesimi kucaklama kabiliyetiyle öne çıkıyordu. Gün’ün mesleğini hem bir etik duruş hem de yaşam öğretisi olarak ele alan çalışma, geniş bir okur kitlesine dokunmayı başardı. Gün’e ödülünü EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ takdim etti.
Mehmet Gün, özetle şöyle konuştu:
“Özellikle bu ödülü bana verenlere kendi adıma ve benim gibi Anadolu çocukları adına çok teşekkür ederim. Bu kitabın gelirini geldiğim ilçenin başarılı fakir kız çocuklarına adadım. Ben, şahsımda bugünlere gelebilen Anadolu çocuklarının hikâyesini anlatıyorum. Ben yazabiliyorum, diğerleri yazamadıkları için onlar adında konuşmuş oluyorum. Lütfen Anadolu'daki o çocukları ya da üniversite tahsili yaptırıp da sınava soktuğunuz çocukları oradan buradan hiç kimsenin bilmediği bilgilerle sınamayın. Eğer çocukları seçecekseniz zekâlarına, yetkinliklerine göre seçin. Bilgileri zaten aktaramıyorsunuz, bundan dolayı kenarda köşede dağlarda kalmış çocukları eğitim sisteminin dışında lütfen bırakmayın.”
iş dünyası kültürel mirasa saygı
Yunus Emre’nin 600 beyitlik mirasını anlaşılır ve özenli bir dille günümüze taşıyan Yusuf Yıldırım, “Sözüm Kendözüme Risâletü’n-Nushiyye’nin Yorumu” ile İş Dünyası Kültürel Mirasa Saygı Ödülü’nün sahibi oldu. Yıldırım’a ödülünü törenin yapıldığı CVK Park Bosphorus İstanbul Hotel Genel Müdürü Kurtuluş Gültekin sundu.
Yusuf Yıldırım kitabın hazırlanış öyküsünü anlattığı konuşmasını şöyle bitirdi:
“Kitabın hazırlıkları sırasında Duru Bulgur A.Ş. Onursal Başkan İhsan Duru Bey'e eseri sahiplendiği için teşekkür ediyorum. Duru Gıda'ya ve Duru Gıda'da eserin literature, kültüre kazandırılması için emeği geçenlere teşekkür ediyorum.”
Kategorinin bir diğer ödülü, Anadolu oya geleneğini hem tarihsel hem estetik bir çerçevede inceleyen çalışmalarından dolayı Prof. Dr. Nurhan Atasoy ve Gönül Paksoy’un kitaplarına verilmişti. Sağlık ve şehir dışında bulunma nedenleriyle törene katılamayan değerli iki ismin ödüllerini, kitabın yayıncısı Adnan Memiş Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Memiş, İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe’den teslim aldı.
Oya kitaplarının 10 yılı bulan hazırlanış sürecini anlatan Adnan Memiş, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Biz Oya'yı layık olduğu gibi UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne aldırmak üzere resmi başvurumuzu yapmış bulunmaktayız. Ve bunun çalışmasını hem Dışişleri hem Kültür bakanlıklarıyla birlikte yapıyoruz. Bunun da pek çok adımı var. Lütfen bizim, Adnan Memiş Eğitim Kültür ve Sanat Vakfı’nın Oya Projesi'ni izlemenizi ve desteklemenizi özellikle rica ediyorum. Bize bu ödülü veren tüm jüri üyelerine ve bu konuların farkında olan herkese çok teşekkür ediyorum.”
Prof. Dr. Nurhan Atasoy ve Gönül Paksoy’un ödüllerini, Adnan Memiş Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Memiş, İSO Yönetim Kurulu Üyesi Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe’den teslim aldı.
iş dünyası araştırma kitabı
Osmanlı’nın son dönemine ait tarımsal modernleşme çabalarını bugünün tarım sorunlarıyla ilişkilendiren Şefik Memiş, “Sevda-yı Vatan Tarladan Başlar” adlı araştırmasıyla İş Dünyası Araştırma Kitabı Ödülü’ne değer görüldü. Çalışma, tarım meselesinin tarihsel derinliğini görünür kılan önemli bir kaynak olarak değerlendirildi. Memiş’e ödülünü EKONOMİ Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz takdim etti.
Şefik Memiş şunları söyledi:
“Benim iki teşekkürüm var. Biri jüri üyelerimize. İkincisi Osmanlı'nın idealist ve tarım tutkunu, ziraat tutkunu valisi Hüseyin Kâzım Kadri Bey'e. Çünkü hazırladığım kitabın ismini ondan, ziraat üzerine bir yazısından; kitabı hazırlama fikrini de yine kendisinden ödünç aldım. Bu kitabı okuyanlar fark edecekler. Toprak işlendiği vakit vatan olur. Sevda-yı vatan da o yüzden tarladan başlar.”
gastronomi kitabı ve gastronomi kültürü emek ödülü
Gecenin gastronomi bölümünde ışıklar, Burak Onaran ve Priscilla Mary Işın’ın birlikte hazırladığı “Kırk Kat Baklava Tarihi” üzerine çevrildi. Baklavanın 1200 yıllık yolculuğunu ilk kez belgeleriyle ortaya koyan çalışma, gastronomi tarihine yeni bir soluk getirdi. Yılın Gastronomi Kitabı'nın yazarlarına ödüllerini seçici kurul üyesi Ahmet Örs sundu.
Gökmen Sözen ise 30 yıllık emeği, yayıncılıktan Gastromasa’ya uzanan vizyonu ve Türkiye gastronomisini dünyayla buluşturan çabaları nedeniyle Gastronomi Kültürü Emek Ödülü’nün sahibi oldu. Sözen’e ödülünü Öztiryakiler Yönetim Kurulu Üyesi Tahsin Öztiryaki takdim etti.
Gökmen Sözen şunları söyledi:
“Hayatımın yarısını yollarda geçirdim. Uluslararası markaları Türkiye'ye getirdim. Kendi markalarımız dünyada önemli markalar oldu. Bu konuda bazıları bugün aramızda olan emeği geçen çok kişi var. 20-25 yıl önce destek verdiler, vermeye devam ediyorlar. Şu anda uluslararası tanınırlığa sahibiz. Emeği geçen herkese teşekkürler. Bir de kızıma… Ben, onun çok vaktini çaldım.”
polisiyenin parlayan yıldızları
Polisiye edebiyatın görünmez kalmış isimlerini araştırmalarıyla yeniden görünür kılan Seval Şahin, Polisiye Edebiyata Katkı Ödülü’nü aldı. Şahin’e ödülünü Anadolu Grubu Kurumsal İlişkiler Başkanı Atilla D. Yerlikaya sundu.
Yılın Polisiye İlk Romanı ödülü, bir ressam cinayeti etrafında örülen güçlü anlatısıyla Can Sertaç Saatçıoğlu’nun “Buğu” eserine verildi. Saatçıoğlu’na ödülünü Plasfed Başkanı Ömer Karadeniz takdim etti.
Saatçıoğlu şöyle konuştu:
“Seçici kurula çok teşekkür ediyorum bana bu büyük mutluluğu yaşattıkların için. Diğer taraftan da çok şanslı bir insanım. Hayatımda çok şahane kadınlar var. Annemi bunların başında görüyorum. Ve kız kardeşim. Oğlak Yayınları’nın kaptanı Senay Haznedaroğlu’na çok teşekkür ediyorum. Yayınevinden Çiğdem Bakırcıoğlu, editörüm. Ve değerli eşim… Kendisi benim aşkım, yoldaşım, her şeyim. Gördüğünüz gibi çok şanslıyım kadınlar konusunda. Hepsine çok teşekkür ediyorum.”
Medya dünyasının dönüşümünü siyasi bir polisiye çerçevesinde ele alan Sibel Köklü, “Kar Fırtınası” ile Yılın Polisiye Telif Kitabı’nın sahibi oldu. Ödülünü kendisine seçici kurul üyesi Erol Üyepazarcı takdim etti.
Köklü, şunları söyledi:
“Kar Fırtınası dördüncü kitabım. Şöyle ilginç bir özellik var ondan bahsedeyim kısaca. Bu kitap aslında kayıptı. Onu yazdığım bilgisayar Cihangir'deki evimize giren hırsızlar tarafından çalındı. Ve kitabı kopyaladığım harddisk dahi çalındı. Tabii bu kitap tamamlanamadı. Yıllar sonra bir arkadaşımın mailinde tesadüfen silinmiş maillerden bulundu; okuması ve değerlendirmesi için ona göndermişim. Ve tamamlamak kısmet oldu öyle diyeyim. Ama çok zorlu geçen bir üç yıl sonunda tamamladım. Bu çabalarımı gören değerli jüri üyelerine çok teşekkür ediyorum.”
Sibel Köklü’ye ödülünü seçici kurul üyesi Erol Üyepazarcı sundu.
yayınevlerine üç ödül
Türkiye’de yayınevi kültürünün omurgasını oluşturan isimlerden iki kurum ve bir özel yayınevi de ödüllendirildi.
Yapı Kredi Yayınları, 50 yılı aşkın süredir sürdürdüğü dergi yayıncılığı ve kültür hayatına uzun soluklu katkıları nedeniyle Seçici Kurul Özel Ödülü’ne layık görüldü. Ödülü kurum adına Yapı Kredi Yayınları Yayın Koordinatörü Aslıhan Dinç’e TMG Dış Ticaret Yönetim Kurulu Başkanı Zuhal Mansfield takdim etti.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi için hazırlanan sanat kitaplarıyla Yılın Kurumsal Yayınevi seçildi. Ödülü kurum adına Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Genel Müdür Yardımcısı Nihal Güney Çakır’a Kitap Dergisi Yayın Yönetmeni Faruk Şüyün sundu.
Yılın Yayınevi ödülü ise dünya yayıncılığını titizlikle takip eden, farklı türlerdeki seçkileriyle okuma kültürünü zenginleştiren Domingo Yayınevi’ne verildi. Ödülü yayınevi adına Murat Arayıcı’ya seçici kurul üyesi Metin Celâl verdi.
Arayıcı şunları söyledi:
“Domingo Yayınevi kurulalı 18 yıl oldu. Birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızla birlikte çalışma hayatımızın büyük kısmı Domingo'da geçti. Nasibimize Domingo düşmüş gibi bir hissiyat oluşturdu geçen yıllar yavaş yavaş. Ama şanslıyız ki o da bizi iyi hissettirdi, iyi geldi. İyi ki var dedik günün sonunda. Hâlâ öyle bir yer olduğunu düşünüyoruz. Bunu sağlayan herkese çok teşekkürler.”
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Genel Müdür Yardımcısı Nihal Güney Çakır’a ödülü, Kitap Dergisi Yayın Yönetmeni Faruk Şüyün takdim etti.
çeviri kitap
İspanyolca edebiyatın Türkiye’de tanınmasında önemli rol oynayan çevirmen Süleyman Doğru, Mario Vargas Llosa’nın “Zor Zamanlar” romanındaki uyumlu ve güçlü çevirisiyle Yılın Çeviri Kitabı Ödülü’ne değer görüldü. Doğru’ya ödülünü Giz Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Can Elgiz takdim etti.
Süleyman Doğru şöyle konuştu:
“Öncelikle jüri üyelerine, Ekonomi gazetesine çok teşekkür ederim. İlk çeviri kitabım 2003 yılında Fransızcadan Cartier-Cremon'un İsa'nın Külleri kitabıydı. Üstadımız Ahmet Ümit, o kitaptan Radikal Kitap ilavesinde övgüyle bahsedince bana büyük bir motivasyon olmuştu. Ve bugün 70’i aşkın kitap çevirdim. Ama o övgüsü her zaman bana yol gösterici bir kılavuz oldu. Kendisine de tekrar teşekkür ederim. Ayrıca editörüm Didem Bayındır’a da çok teşekkür etmek istiyorum.”
Giz Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Can Elgiz
(solda) takdim etti.
ömür boyu emek ödülü
Türkçeye gösterdiği özen, onlarca kitaba yayılan üretkenliği ve okurla kurduğu güçlü bağ nedeniyle Feyza Hepçilingirler, bu yılın Ömür Boyu Emek Ödülü’nün sahibi oldu. Hepçilingirler’e ödülünü Koleksiyon Mobilya Kurucu Başkanı Faruk Malhan takdim etti.
Feyza Hepçilingir şöyle konuştu:
“Öncelikle çok teşekkür ederim. Yaşam Boyu Emek Ödülü bana iki şey söylüyor: Birincisi, boşa harcanmamış bir yaşam. Demek ki bir şeyler yapmışım. Aslında hesabı 1963'ten tutmam iyi olur ama o kadar gerilere gitme niyetinde değilim. Çünkü 1963'te ilk şiirim yayınlandığında 15 yaşındaydım. Sonra yazar olmak için Edebiyat Fakültesi'ne gitmek gafletinde bulundum. Edebiyat Fakültesi'ne gidince 15 yıl hiçbir şey yazamadım. Ancak ondan sonra yeniden bir cesaret buldum ve öyküyle devam ettim. O yüzden tarihi 1979’dan başlatıyorum. Böyle baktığımda da 46 yıl oluyor. 67 kitap yazdım şimdiye kadar 34'ü çocuk kitabı olmak üzere… Çalışmaya devam.”
Feyza Hepçilingirler’e ödülünü Koleksiyon Mobilya Kurucu Başkanı Faruk Malhan sundu.
telif kitap
Gecenin son ödülü ise Yılın Telif Kitabı olarak seçilen Ahmet Ümit’in “Yırtıcı Kuşlar Zamanı”na verildi. Roman, günümüz Türkiye’sini gerçekçi bir çerçevede ele alırken insan ruhunun karanlık ve aydınlık yanlarını büyük bir ustalıkla işliyor. Ümit’e ödülünü Hepsiburada Başkan Yardımcısı Cem Tanır takdim etti.
Ümit konuşmasında şunları söyledi:
“1992 yılında KİTAP dergisinden ilk ödülümü almıştım, o ödülü aldığımda Faruk Şüyün oradaydı. 33 yılın sonunda ödüllerde bir kere daha Faruk Şüyün ile buluştuk. Burada yine bu süreç içerisinde bana çok büyük yardım ve destekler veren insanlar var. Onlardan biri Erol Abi, Erol Üyepazarcı saygıyla selamlıyorum. Sevgili Atilla Dorsay’dan en başından beri beni destekleyen isimlerden biri onu da sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Sevgili Seval Şahin, onu da sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Herkese çok teşekkür ediyorum.”
bir yılın fotoğrafı
Tören, tüm ödül sahipleri ve ödül verenlerin sahnede toplu fotoğraf çektirmesiyle sona erdi. Ardından konuklar, fuayedeki kokteylde sohbet ederek geceyi sürdürdüler.
Bu yılın ödülleri, yalnızca kitapları ve yazarları değil; kültür hayatının tüm bileşenlerini onurlandıran bir buluşma olarak hafızalara yerleşti.