Dış ticaretin aktif ve etkili bir şekilde yürütülmesinde gümrük müşavirlerinin rolü oldukça büyük. Bugün Türkiye’deki dış ticaret işlemlerinin yüzde 92’si gümrük müşavirleri eliyle yürütülüyor. Nasıl Bir Ekonomi TV YouTube kanalında yayınlanan Dış Ticaret Masası’nın yeni bölümünde gümrük müşavirlerinin rolü, vergiler, bekleme süresi, ithalat-ihracat işlemleri, antrepolar gibi önemli konu başlıklarını ele aldık.
ÜNSPED Gümrük Müşavirliği Genel Müdürü ve İcra Kurulu Başkanı Rıza Mehmet Korkmaz da dış ticaretin giderek daha karmaşık hale geldiğine dikkat çekerek, özellikle gümrük müşavirlerinin rolünün arttığını vurguladı.
BEKLEME SÜRELERİ İHRACATÇILARI ZORLUYOR
Dış ticaretin daha etkin yürütülebilmesi için devletten üç konuda iyileştirme beklediklerini kaydeden Korkmaz, bu konuları şöyle özetledi:
- İtibar Avantajı: Vize kolaylıklarının sağlanması, ihracatçıların ve lojistik sektörü çalışanlarının ülkeler arası seyahat ederken sorun yaşamaması.
- Maliyet Avantajı: Gümrük vergileri ve liman ücretleri gibi ek maliyetlerin azaltılması.
- Zaman Avantajı: Bekleme sürelerinin azaltılması ve ihracatçının malını zamanında teslim edebilmesi için lojistik engellerin ortadan kaldırılması.
4 GÜNLÜK BEKLEMENİN YÜZDE YARIM GÜMRÜK VERGİSİNE EŞİT
Özellikle limanlarda yaşanan uzun bekleme sürelerinin ihracatçılara büyük maliyetler yükleyebildiğinin altını çizen Korkmaz şu görüşleri paylaştı:
“4 günlük beklemenin yüzde yarım gümrük vergisine eşit olduğu bir dünyadayız. Eğer ürününüzü bir hafta geç gönderirseniz o pazarı kaybedersiniz. Size yüzde 15 ilave bir maliyet yaratır. Hem maliyetleriniz artar hem de pazarı kaybedersiniz. Dolayısıyla hızlı olmamız gerekiyor. Özellikle ihracatta malı vaktinde teslim etmemiz lazım. Bunun için de malı taşıyan araçlarla ve şoförlerin vizeleriyle ilgili sorununuz olmamalı. Türkiye’de yıllık elleşilen konteyner miktarı 13 milyon civarında. Ticaret Bakanlığı’nın çalışmasına göre bu maliyetler 350 dolar ile 650 dolar arasında değişiyor. Yapılan hesaplamalara göre, Türkiye’de sadece limanlarda bekleme süreleri nedeniyle 4-5 milyar dolar ek maliyet oluşuyor. Bu sadece ihracatta, bunun bir de ithalat kısmı var.”
ABD’NİN VERGİ POLİTİKASI TÜRKİYE’Yİ NASIL ETKİLEYECEK?
ABD’nin ek gümrük vergilerinden en çok Çin’in etkileneceğini aktaran Korkmaz, Türkiye için de olası risklere dikkat çekti:
“ABD, dünyanın en büyük ithalatçısı konumunda ve küresel GSYH’nin yaklaşık yüzde 25’ini oluşturuyor. Bu nedenle ABD ile ticaret yapan ülkeler, bu yeni düzenlemelerden önemli ölçüde etkilenecek. Avrupa Birliği de benzer vergiler uygulamaya başlarsa dış ticarette daha zorlu bir dönem bizleri bekliyor. Türkiye de bu süreçten ciddi şekilde etkilenebilir. Özellikle tekstil, otomotiv, kimya ve plastik ürünleri gibi ana ihracat kalemlerinde yüzde 10 oranında ek vergi getirilmesi bekleniyor.”
Türkiye’nin ithalatı kısma konusunda en aktif ülkelerden biri olduğunu belirten Korkmaz, özetle şunları söyledi:
“Şu anda 4 binin üzerinde üründe ilave gümrük vergisi uygulanıyor. Bunun dışında, 3 binin üzerinde üründe de gözetim uygulamaları bulunuyor. Bu politikalar dış ticaret açığını azaltsa da, uzun vadede ihracatçıların rekabet gücünü de zedeleyebilir. Eğer Türkiye, ithalata bu kadar sıkı önlemler koymaya devam ederse, diğer ülkeler de benzer tedbirleri Türk mallarına uygulayabilir. Bu da ihracatçılarımız için yeni pazarları kaybetme riski anlamına geliyor. Şu an için bir denge söz konusu. Önemli olan bu dengeyi iyi koruyabilmek.”
■ TÜRKİYE, RE-EXPORT İLE KÜRESEL TİCARETİN MERKEZİ OLABİLİR
Türkiye’nin coğrafi konumu itibariyle dış ticarette re-export merkezi olabilecek avantajlara sahip olduğuna dikkat çeken Rıza Mehmet Korkmaz, şunları söyledi: “Ancak bunun için yeni lojistik merkezlerin kurulması ve antrepo kapasitesinin arttırılması gerekiyor. Şu an itibariyle Türkiye’de mevcut antrepolar doluluk sınırlarına yaklaşmış durumda ve yeni yatırımlar olmadan büyüyen ticaret hacmine cevap vermeleri zor görünüyor. Polonya, antrepolara ciddi yatırım yaptı, 10 milyon metrekarenin üstünde bir kapasite oluşturdu ve bölgenin hub’larından biri hâline geldi. Hollanda, Birleşik Arap Emirlikleri, Singapur, Hong Kong gibi ülkeler neredeyse ihracatlarının yarısını reexport ile kazanıyor. Ticaretin yeniden palazlanacağı bir dönemde mevcut antrepolar yetersiz kalacaktır. Daha fazla geliştirmek gerekiyor. Türkiye’de lojistik merkezlerin özel yapılarla oluşturulması halinde Türkiye’nin bir reexport hub’ı olabileceğini düşünüyoruz. Londra Metal Borsası’na (LME) kote ürünler için eğer biz Türkiye’de belirli özelliklere sahip LME depoları kurabilirsek ithalatta ciddi bir maliyet avantajı sunarken, ihracatçımız için ise çok iyi fırsatlar sağlayabiliriz.”