İMAM GÜNEŞ – KOCAELİ
Yaklaşık 200 yıllık bir tarihi olan Hereke halılarını üreten dükkanlar kapanırken, dokuyucu sayısı da önemli ölçüde azaldı. Sektör, özellikle ihracatta yüksek katma değeri olan Hereke halılarının hak ettiği değer üzerinden dünyaya yayılmasını sağlamayı amaçlıyor.
Bu kapsamda İstanbul Halı İhracatçıları Birliği (İHİB), Hereke’ye bir tanıtım gezisi düzenledi. Bir müze-fabrika olarak üretimini sürdüren Hereke Halı ve İpekli Dokuma Fabrikası’na da bir ziyaret gerçekleştirildi. Bu fabrikada Millî Saraylar araştırmacıları ile yürütülen ortak çalışmalar sonucunda özgün Hereke kumaş desenleri çıkartılarak, kaybolmuş desenlerin yeniden üretimleri sağlanıyor ve bu yolla saraylardaki halılar özgün desenli kumaşlarla orijinaline uygun hale getiriliyor.
Hereke halılarının sadece içeride değil küresel pazarda da oldukça yüksek bir değere sahip olduğunu belirten İHİB Başkanı Ahmet Hayri Diler, “Hereke’de özel tekniklerle dokunan bu halıların hak ettiği değer üzerinden dünyaya yayılmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Türk halıcılığını küresel pazarda en güzel şekilde temsil eden Hereke’deki halıcılığın gelişmesini çok önemsiyoruz ve bu konuda elimizden geleni yapmaya hazırız” dedi.
Dünyada halı denilince ilk akla gelen ülkelerden birinin Türkiye olduğunu söyleyen Diler, “123 ülkeye el halısı ihracatı yapıyoruz. En büyük payları yüzde 35 ile ABD ve yüzde 28 ile Japonya alıyor. Potansiyelimizin yüksekliğine karşın üretimin yetersiz kalması en önemli sorunumuz, çözüm için de projeler geliştiriyoruz. Kilim ve dokuma sanatının ana yurdunun Anadolu olduğundan hareketle, bu toprakların en büyük kültür hazinelerinden olan el halılarına özel bir önem gösteriyoruz. Ayrıca, ülkemizde eski el halılarının tamir gibi işlemlerden geçirilip yeniden ihraç edilmesi de önemli bir ekonomik katkı yaratıyor. Hem ihracat hem de turistlere yapılan satışlarla ekonomimize ciddi bir döviz girdisi sağlıyoruz” ifadelerini kullandı.
İhracatta zirveyi geri almak istiyor
Türkiye’nin dokuma makine halısında dünya lideri olmasına karşın el dokuma halısı ihracatında uzun yıllar boyunca devam eden birinciliğini kaptırdığını ve dördüncü sıraya gerilediğini dile getiren Diler, şu bilgiler verdi: “Şu anda Hindistan, Nepal ve Çin ilk üç sırada yer alıyor. Türk el halısının marka değeri oldukça yüksek ve doğru projeleri hayata geçirerek yeniden zirveye çıkabileceğimizi düşünüyoruz. Hedef pazarlarımız arasında ABD, Japonya, Fransa, İtalya ve Almanya yer alıyor. Bu ülkelerde Turquality Tanıtım Projesi kapsamında önemli tanıtım faaliyetleri gerçekleştirerek ihracatımızı artırmayı hedefliyoruz. Özellikle ABD ve Japonya’da elde ettiğimiz başarılar, bu pazarlardaki potansiyelimizin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor.”
Bölgede ayakta kalan tek şirket, Buckhingham Sarayı’nın halılarını da tasarladı
Tarihi, Osmanlı saraylarını süsleyen halılara dayan Han Halı, dört kuşaktır Hereke’de üretim yapıyor. Buckhingham Sarayı gibi birçok ünlü ve görkemli yapıya özel üretimlerle halı tasarlayan şirket, bugün 25 bini aşkın çeşidi ve tasarımıyla dünyanın en zengin halı koleksiyonuna sahip durumda. Hereke ve bölgenin eski ihtişamında olmadığını kaydeden Han Halı CEO’su Erhan Ör, şu bilgileri verdi: “Hereke civarında 1990’larda 450 dükkân vardı, bunlarda 420 dükkânı bizzat saydım. Bugün sadece biz kaldık. Bölgedeki 60 bin dokuyucunun sayısı 500’lere düştü. En önemli sebep, bazı Türk kökenli firmaların Çin’e gidip üretim yapması oldu. El halısı diye satılan ama makinenin de kullanıldığı ucuz maliyetli halılar piyasaya girdi. Bu da turizm firmalarının işine geldi. Yerli el halısının korunması lazım. Devlet gücünün olması, satışının doğru yapılmasının garanti edilmesi gerekiyor. Aksi halde, bu kadar emek yoğun, maliyetlerin yüksek olduğu ortamda bu işin devam etmesi çok zor.”