MURAT KÜÇÜK
Sanayileşmenin giderek arttığı 20’nci yüzyılın ikinci yarısından itibaren Türkiye’nin çözmesi gereken en önemli problemlerinden biri de artan enerji talebini karşılamak oldu. Ağır sanayi yatırımları, artan şehirleşme başta olmak üzere pek çok etkenin baskısıyla Türkiye, kendi elektriğini üretmek için harekete geçti. O dönemlerde başvurulan üretim kaynakları sınırlıydı. Kömüre dayalı termik santrallerin varlığı dışında sözünü ettiğimiz zamanlarda hidroelektrik santraller, Türkiye’nin elektrik üretimine önemli katkı sağladı (Yeşil enerjinin de ilk adımlarını oluşturduğu ifade edilebilir).
Zamanla gelişmiş dünyanın çoktan keşfettiği yenilenebilir enerji kaynakları, Türkiye için de önemli alternatif oldu. 90’lı yıllarla birlikte yenilenebilir enerji kaynakları hızlı bir gelişim gösterdi ülkemizde. Çünkü her ne kadar fosil kaynaklar açısından fakir bir ülke olsa da Türkiye, rüzgar, güneş, jeotermal kaynaklar açısından dünyanın zengin imkana sahip coğrafyaları arasında gösteriliyor. Bunlar arasında bulunan rüzgara dayalı enerji de Türkiye’de önemli potansiyel barındırıyor. Gazetemizin Genel Koordinatörü ve Yazarımız Vahap Munyar, bugünkü köşesinde yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin ortaya koyduğu yatırım maliyeti ve verimlilik karşılaştırmasına göre rüzgar enerji santrali (RES) ile 1 MW elektrik elde üretebilmek için 1 milyon dolar yatırım gerekiyor. Yatırımcısına verimlilik de yüzde 30 olarak yansıyor.
İlk türbin İzmir-Çeşme’de kuruldu
Bu yeni seçenek, Türkiye’nin enerji ihtiyacına, yanı sıra cari açık sorununa bir çözüm olarak görüldü. Dünyadaki geçmişi 1950’lerin başına kadar dayanan rüzgar türbinlerine dair Türkiye’deki ilk adımlar 1998 yılında atıldı. Yenilenebilir enerji üretim kaynaklarını artırmada etkili olan rüzgar türbinlerinin ilki 1998 yılında İzmir-Çeşme’de kuruldu. (Bu santraldeki ekipmanların yüzde 100’ü yurt dışından getirildi) İlk RES İzmir’de aktif olduğunda Türkiye’nin rüzgardan enerji üretme kapasite o yıl 9 megavat olarak kayıtlara geçti. Rüzgar enerjisinde 2000'de 19 megavat olan kurulu güç 2006 senesinde 66 megavata, 2007'de ise 239 megavata yükseldi.
Hali hazırda 2.2 milyar dolar olan Türkiye rüzgar enerjisi endüstrisinin, 2035'te 8 milyar dolar büyüklüğe ulaşmayı planlıyor. Türkiye'nin rüzgar ve güneş enerjisinde 2035'e kadar 120 bin megavat kurulu güç hedefi doğrultusunda sektörün her yıl 5 bin megavatlık rüzgar yatırımı yapması gerekiyor. Bunun için de izin süreçlerinin kısalması ve finansa erişim kolaylığı ilk şartlar olarak ortaya konuyor. Yanı sıra izin süreçlerinin Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı'nın önderliğinde yürütülmesi bekleniyor.
RES’ler yenilenebilir enerjinin yüzde 18.7’sini oluşturuyor
Sürdürülebilir geleceğin inşasında önemli bir aşama olan RES yatırımları son 15 yılda ivmeli bir artış gösterdi. 2012'de 2 bin 355 megavat olan rüzgar enerjisi kapasitesi 2015'te 4 bin 733 megavata ulaştı. 2016 yılında 1.248 megavat rakamıyla yıllık bazda en yüksek kapasite devreye alındı ve toplam kurulu güç 6 bin 135 megavat oldu. 2021’de ise ek 1.241 megavat rüzgar enerjisi kapasitesi oluşturularak toplam kurulu güç 9 bin megavat seviyesine yükseltildi. Bugün Türkiye’nin rüzgar enerjisindeki kurulu gücü 13 bin 46 megavata, santral sayısı ise 378'e ulaştı. En önemlisi de rüzgar enerjisi; toplam elektrik kurulu gücünün yaklaşık yüzde 11'ini oluşturur hale geldi. RES’lerin yenilenebilir enerji içindeki payı ise yüzde 18,7 olarak kayıtlara geçti. Rüzgar enerjisi kapasitesinde lisanslı santrallerin sayısı 287 olurken, lisanssız santrallerin sayısı 89'a ulaştı. Mevcut RES kurulu gücü ile Türkiye, dünyada 12’nci, Avrupa’da ise ilk 10’da konumlanıyor.
2035 Yol Haritası’nda RES’ler önemli bir kavşak noktası
İklim krizi ile mücadele, enerji arz güvenliği, uygun maliyetli enerji tedariki ve küresel rekabette öne çıkmanın yanı sıra temiz enerji kaynaklarına geçiş ve yeşil dönüşüm gibi nedenlerden ötürü de RES’ler birçok ülkenin enerji gündeminde en üst sırada yer alıyor. Türkiye’de yenilenebilir enerji arzının giderek arttığını görüyoruz. Bu tabi ki sevindirici bir gelişme olarak nitelendirilebilir. Politika yapıcıların arz güvenliği, enerji bağımsızlığı, iklim nötr politika eksenlerinde yenilenebilir enerji doğrultusunda aldıkları kararlar, sektördeki bu büyümeyi desteklerken enerji piyasalarını da hareketlendirdi. Türkiye’nin 2035 yılı için belirlenen yol haritasına göre rüzgar ve güneş enerjisindeki kurulu gücün 4 katına çıkarılarak 120 GW’a ulaştırılması ve bu alanda 80 milyar dolar yatırım yapılması planlanıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın açıkladığı “Yenilenebilir Enerji 2035 Yol Haritası” hedefl erine ulaşılabilmesi için her yıl 2 GW’lık RES ve GES ihalesi açılmasını öngörülüyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2024-2028 Strateji Planı da enerji dönüşümü hedefleriyle bu konudaki kararlılığı pekiştiriyor.
2035’te elektriğin yüzde 30’u RES’ten elde edilecek
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar'ın yaptığı açıklamalarda da belirttiği gibi yenilenebilir enerjide hedefl erin üzerinde yeni kapasite kurulumu meydana geldi. Geçen yıl 5 bin MW olarak hesaplanan yenilenebilir enerjide yeni yatırım hacmi, 6 bin MW'a ulaştı. Bu durum da 1 milyar dolarlık ithalatın önüne geçildiği anlamına geliyor. 2035'e kadar Türkiye'de devreye alınacak tüm rüzgar yatırımlarının toplam 50 bin megavata ve rüzgardan üretilen elektriğin yılda 138 teravatsaate ulaşmasını sağlayacak. Bugün üretilen elektriğin 430- 440 teravatsaat civarında olduğu, 2035'te de 510- 520 teravatsaat civarında olacağı hesabından hareket ile yüzde 25-30 arasında rüzgar kaynaklı elektrik üretimini hedefl eniyor.