
Küresel ekonomi, teknoloji üretiminin kalbinde yer alan nadir toprak elementleri krizine doğru hızla sürükleniyor. Goldman Sachs’ın son analizine göre, Çin’in ihracat kısıtlamalarını genişletmesi halinde, tedarik zincirlerinde yaşanacak aksamanın dünya ekonomisine 150 milyar dolarlık üretim kaybı olarak yansıması bekleniyor. Tam bu noktada, Türkiye’nin Eskişehir Beylikova’daki 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervi uluslararası dikkat çekiyor.
Savunma sanayiinden yenilenebilir enerjiye, elektrikli araçlardan yapay zekâ çiplerine kadar uzanan geniş bir alanda kullanılan bu 17 element, küresel güç mücadelesinin yeni cephesini oluşturuyor. Ve bu cephede Çin, madencilikteki yüzde 70’lik payı ve rafinasyondaki yüzde 90’lık hakimiyetiyle başrolde.
Trump, Asya’da nadir element anlaşmaları yapacak Ancak bu kez dengeler değişebilir. ABD Başkanı Donald Trump, kasım ayındaki Xi Jinping görüşmesi öncesinde Asya turuna çıkmaya hazırlanıyor. Ziyaret kapsamında Malezya, Japonya ve Güney Kore ile “kritik mineraller anlaşmaları” imzalandı. Amaç, Pekin’in madencilik tekeline karşı yeni bir tedarik ekseni kurmak.
Bu noktada, Türkiye’nin Eskişehir Beylikova’daki 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervi uluslararası dikkat çekiyor. Beylikova sahasında yapılan analizlerde seryum, praseodim, neodim ve itriyum gibi elementlerin varlığı doğrulandı. Bu elementler, özellikle rüzgâr türbinleri ve elektrikli araç motorlarında kullanılıyor. ABD’li yetkililerin, bu rezervin geliştirilmesi için Türk makamlarıyla ön temaslara başladığı belirtiliyor. Beylikova sahasında, özellikle neodim, seryum ve praseodim gibi stratejik elementlerin bulunması, Türkiye’yi Çin dışındaki en güçlü alternatiflerden biri haline getiriyor.
Türkiye gibi kaynak zenginlerine yatırım akışı başlayabilir
Uzmanlara göre, nadir toprak elementlerinin arzındaki yüzde 10’luk bir kesinti bile 150 milyar dolarlık küresel ekonomik kayba yol açabilir. Bu tablo, Türkiye gibi yeni kaynak zenginlerine yatırım akışını hızlandırabilir. Enerji ve maden ekonomistleri, Türkiye’nin doğru teknoloji ve çevresel işleme altyapısı kurması halinde, hem Batı’nın tedarik zincirinde güvenli ortak, hem de Asya-Pasifik krizinin ekonomik kazananı olabileceğini vurguluyor.
Trump yönetimi, Çin üzerindeki baskıyı artırırken, Türkiye gibi jeopolitik olarak denge noktası ülkeler, hem yeni yatırım adresi hem de stratejik işbirliği merkezi olma potansiyeline sahip. Uzmanlara göre, Ankara açısından bu süreç, sadece maden ihracatını değil, savunma, enerji ve teknoloji üretiminde yerlileşmeyi de hızlandırabilir. Ekonomi çevrelerine göre, 150 milyar dolarlık potansiyel kaybın telafisi için Batı’nın acilen yeni bir “tedarik haritası” oluşturması gerekiyor. Bu haritada Türkiye’nin önemli bir kavşak olması uzmanlara göre ilerleyen yıllarda mümkün.
Arzda 1 puanlık azalma EV maliyetlerini %2.5 artıracak
Pekin, Ekim 2025’te ihracat kontrollerine beş yeni element daha ekleyerek baskıyı artırdı. Savunma ve otomotiv sanayileri bu gelişmeden doğrudan etkilendi. Goldman Sachs, Çin’in atacağı her kısıtlama adımının “küresel üretimde çarpan etkisi” yaratacağı uyarısında bulunuyor. Uzmanlara göre, nadir toprak arzındaki her 1 puanlık azalma, elektrikli araç maliyetlerini ortalama yüzde 2,5 artırabilir. Bu da hem üretici hem tüketici fi yatlarına doğrudan yansıyor.
17 elementin oluşturduğu ürün grubu!
Birçok yüksek teknoloji ürününün üretiminde hayati önem taşıyan 17 elementin oluşturduğu bir cevher grubu. Bunlar genellikle makinelerde, elektrikli araçlarda ve savaş uçaklarında kullanılan “kritik” mineraller olarak kabul ediliyor. Metalik yapılı ve genellikle manyetik, fosforesan (ışık saçan) veya katalitik özellikleriyle öne çıkıyor. Tek tek çok benzer kimyasal özellikler gösterdiklerinden ayrıştırılmaları zor. Elementlerin tamamı şu şekilde: Lantan, Seryum, Praseodim, Neodim, Prometyum, Samaryum, Avrupa, Gadolinyum, Terbiyum, Disprosiyum, Holmyum, Erbiyum, Tulyum, İterbiyum, Lütesyum, İtriyum ve Skandiyum.