Geçen hafta, benim okuduğum dönemde İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi dekanlığı yapan Ahmet Dervişoğlu toprağa verildi. 1980’li yılların sonlarında hem dekanımız hem de “Lojik” dersini veren hocamızdı. Hocamızdı dememin nedeni, bana özel ders vermemiş olması. Lojik operatörler dediğimiz “ve”, “veya” ve bunların “değillemeli” versiyonlarını bize büyük bir ciddiyetle anlattığını hatırlıyorum. Ve işlemini yapan “AND” operatörü değillemeli versiyonunda “NAND” operatörüne dönüştüğünde, çıkan sonuç tersine dönüşüyordu.
Bunun ilgi çekici bir örneği vardı. “1 ve 0” işlemini yaptığınızda sonuç sıfır çıkıyordu ancak bunu NAND kapısı ile yaptığınızda sonuç 1 oluyordu. İlginçliği şuradaydı: Ve işleminde işin içine bir sıfır dahil olduğu zaman işlem illa ki sıfır sonucunu veriyordu ama bu değilleme işlemi bunu pozitife yani bire çeviriyordu. Bunlar neden mi önemliydi? Çünkü aritmetikte olanın aksine lojik operatörler hayatın kendisini anlatıyordu. 1 olan yerden akım geçiyor; sıfır olan yerde anahtar ya da yol kapalı oluyordu. Bir nevi kader ya da falda yolunuzun nerede açık olduğu ya da olmadığını anlama dersiydi. Neredeyse labirent çözmek gibi bir oyundu ama o dönemin yükselen teknoloji dalgasını anlamayı ve bizim deyimimizle transistörlerin; bizden önceki kuşağın deyimiyle tranzitorların yarattığı dünyada hesap yapmanın yolu bu dersi anlamaktan geçiyordu. Dolayısıyla Dervişoğlu bize sandığımızdan daha fazlasını öğretmişti.
Tabii şöyle de bir sorun vardı. Bize bu işi zaten Kadıköy Anadolu Lisesi’nde okurken öğretmişlerdi. Dolayısıyla bizim öğrenme yolculuğumuzda o kadar sıfırdan başlayıp konsantrasyon bozmaya gerek yoktu. ABD deneyimi olan Dervişoğlu bunu bilseydi, daha iyi bir ders akışı yaratabilir miydi? Türkiye’de çok kolay değildi çünkü üniversitelerde müfredat diye bir şey oluşmuştu ve hocalar yaşananı değil, öğretileceği taahhüt edileni öğretmek zorundaydı. Hocayla daha fazla zaman geçirip onun becerilerini sömürmek mümkün olabilir miydi? Bunun mekanizmaları yoktu. O zamanların ulaşım sorunları ve yetersiz sosyal alanları ile Maslak, ders dışında kalmak isteyeceğiniz bir yer değildi. Kenan Evren iktidarı, YÖK ile müfredatı ve sürekli geçtiğiniz sınavları üniversiteleri kontrol etme aracı olarak kullanırken bizim fakülteyi de Taksim’e çıkıp gösteri yapmayalım diye Maslak’a, şehrin dışına sürmüştü. Kenan Evren’in sistemi, herkes üniversitede okuyabilsin diye 200 kişi ders gördüğümüz sınıflarda hocaların ışığının öğrencilere ulaşmasını engelleyecek kadar karanlık bir ortam yaratıyordu.
Bugünden geriye baktığımda çok daha fazla şey yapabileceğimizi görürken, o günden geleceğe baktığımızda bu karanlığın içinde çok da aydınlık bir yön göremiyorduk. Üniversite gidilip gelinerek not alınan bir yere dönüşmüştü.
Yine de insan beyninin veriyi işleme biçimi, bu ortamdaki kırıntıları bile zamanla üzerine sağlam yapılar inşa edilebilen bir altyapıya dönüştürebiliyor. O zamanki lojik dersi, bugün yapay zekâ dünyasında akıl yürütme motorlu (reasoning engines) ve yapay zekâ ajanları (agentic AI) yükselirken bize yol gösteren bir meşaleye dönüşüyor ve bu dünyayı daha iyi anlamamızı sağlıyor. Bir projektör gibi her yeri aydınlatmamızı sağlamıyor ancak gittiğimiz yönü anlamak için gereken aydınlığı sunuyor.
Bunu sunduğu tek kişi ben değilim. Hem Kadıköy Anadolu Lisesi’nde hem de İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi’nde aynı sıralarda oturduğumuz Behçet Yumrukçallı, aynı yollardan geçen ve bu uzun girişi yapmamı gerektiren bir diğer isim. Yazının başından beri biz diye yazma şeklindeki sözcük oyununu yapmamın nedeni de, sözü 2026’ya yönelik gelecek öngörülerini dinlediğim TD Synnex Türkiye Başkanı Behçet Yumrukçallı’ya getirmek ve bu öngörülerin böyle bir arka plana dayandığına işaret etmek. Bunu vurgulamak neden önemli?
Bu toplantının bültenini okuyanlar, Yumrukçallı’nın “Küresel pazarda bulut bilişim, yapay zekâ ve veri merkezi yatırımlarındaki artış sektöre canlılık kazandırırken; makroekonomik belirsizlikler marjlar üzerinde baskı yarattı. Bu nedenle 2025, teknoloji tedarik zincirinin hızla değişen müşteri beklentilerine uyum sağlama yeteneğini test eden bir yıl oldu. Sektörde esneklik, ölçeklenebilir çözümler geliştirme yeteneği ve müşteriye değer katma, rekabetin ana belirleyicileri haline geldi. Özellikle yapay zekâ destekli bulut hizmetlerine yönelik talep, dağıtıcıların portföylerini yenilemelerini ve yeni iş modelleri geliştirmelerini zorunlu kıldı. Dolayısıyla sadece ürün değil, hizmet ve çözüm odaklı yaklaşım benimseyen oyuncular öne çıktı.” şeklindeki sözlerinden haberdar olmuşlardır.
Ancak toplantıda Behçet’in işaret ettiği çok daha önemli bir konu vardı. Yumrukçallı, “Yapay zekâdaki gelişmeler, daha verimli veri merkezlerinin inşa edilmesini gerektiriyor. Bu, enerji açısından böyle ama aynı zamanda donanım yatırımlarının da artmasına neden olacak. Su soğutmalı sistemlerin önemi artıyor. Su soğutmalı donanımı öğrenmemiz gerekiyor.” dedi. Bu, hiç kimsenin nasıl hareket etmesi gerektiğini bilmediği kurumsal dünyada, yazılım ve çözümlerin önemini yadsımadan yaşanacak bir diğer gelişmeye doğru bir atıftı. Bu ifade üzerine benim de, geçen günlerde önüme gelen bir atama haberini aktarmam gerekiyor.
Veri merkezleri ve enerji
Özellikle yapay zekânın yarattığı iş yüklerindeki artış nedeniyle veri merkezleri ile bunları besleyen enerji arasında daha yakın bir korelasyon ile karşılaşıyoruz. Bu, ABD’de bilişim şirketlerinin veri merkezlerini besleyecek nükleer santraller kurmak için lisans başvurularında bulunmasından itibaren takip ettiğim bir alandı.
SabancıDX ve Bulutistan’ın bir basın toplantısının sonunda Sabancı Holding’in enerji şirketinin de bulunmasının bu konuda avantajlı bir yapı yarattığını söyledim ve sıkı bir muhabbet başladı. Zaten böyle bir çalışma olduğuna kadar geldikten sonra bunun hangi düzeyde ve kim tarafından açıklanacağına karar verilmediği için “off the record” kalmasına karar verdik.
Sabancı Topluluğu, bu konuda kararını vermiş görünüyor ki 1 Ocak 2026’dan geçerli olmak üzere SabancıDx ve Bulutistan’a yeni CEO atadığını duyurdu.
Atama bülteninde “Sabancı Topluluğu’nun alanında öncü dijital teknoloji şirketleri SabancıDx ve Bulutistan CEO’luğu görevine Mehmet Fırat atandı. 2020 yılından bu yana Enerjisa Enerji’de Bilgi Teknolojileri ve Dijital İş Yönetimi Bölüm Başkanı olarak görev yapan Mehmet Fırat, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren SabancıDx ve Bulutistan CEO’luğu görevini üstlenecek.” deniliyor.
Bunu tamamlayan cümle ise, “Sabancı Holding ve Topluluk şirketlerinin teknoloji ve dijital dönüşüm stratejilerinin üst düzey yönlendirilmesine liderlik edecek olan Mehmet Fırat, Sabancı Topluluğu genelinde dijital yol haritasının entegre ve geleceğe dönük şekilde yönetilmesinde rol alacak.” şeklinde.
2020 yılından bu yana Enerjisa Enerji’de Bilgi Teknolojileri ve Dijital İş Yönetimi Bölüm Başkanı olarak görev yapan Mehmet Fırat, enerji ile bilişimin kesiştiği noktada yer alıyor. Bültende yer alan özgeçmişini, bir göz atmanız için buraya alıyorum:
“2001 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü’nden mezun olmasının ardından, Strathclyde Üniversitesi’nde Bilişim Sistemleri Yönetimi Lisansüstü Programı’nı, 2023 yılında ise Northwestern Üniversitesi Dijital Dönüşüm Master Programı’nı tamamladı. İş hayatına 2003 yılında Havelsan A.Ş.’de Kıdemli SAP Danışmanı / Proje Yöneticisi olarak başlayan Mehmet Fırat, çeşitli sektörlerde ve firmalarda SAP projelerinde danışman, proje yöneticisi ve program yöneticisi rollerinde bulundu. Mehmet Fırat, 2009 yılında Başkent Elektrik Dağıtım Şirketinde Proje Yöneticiliği görevinin ardından, 2011 yılından itibaren Enerjisa Enerji’de sırasıyla Bilgi Teknolojileri Müdürü, Proje Yönetim Ofisi Grup Müdürü, Bilgi Sistemleri Direktörü olarak görev yaptı. Fırat, 2020 yılından bu yana ise Enerjisa Enerji Bilgi Teknolojileri ve Dijital İş Yönetimi Bölüm Başkanı görevini üstlendi. Holding iştiraklerinden Teknosa Yönetim Kurulu üyesi, Sabancı Ventures yatırımlarından yapay zekâ odaklı Zack.ai’ın Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve aynı zamanda elektrikli araçlar şarj istasyonu ağı Eşarj şirketinin de yönetim kurulu üyesi olan Mehmet Fırat, yeni nesil teknolojiler alanında faaliyetler yürüten Enerjide Dijitalleşme Derneği ile Yapay Zekâ ve Teknoloji Derneği’nde ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi Spor Kulübü Yönetim Kurulu’nda aktif rol alıyor.”
Buradaki Zack.ai yönetim kurulu başkan vekilliğinin, bu yazının gündemi olan yapay zekâ etkisi konusunda bir köprü olarak kullanmak istiyorum. Tabii bu köprünün önemli ayaklarından biri olan siber güvenlik tarafına da buradan bir yan yol yapmakta yarar var.
Yapay zekâ ve siber güvenlik
Yapay zekâ, hem siber saldırılarda hem de siber güvenlikte giderek daha yoğun kullanılan bir araç olarak yapay zekâ dünyasında ikinci bir rol üstlense de, yapay zekâ kullanımındaki verinin korunması şeklindeki daha geleneksel boyutu ile de denklemin içinde yer almayı sürdürüyor. Son çeyrekteki cirosu 15 milyar doların üzerinde olan ve yılda 70 milyar doların üzerinde ciro yapan TD Synnex’in büyüklüğü, bu konudaki tabloyu çizmek konusunda şirketi yeterince yükseğe konumluyor.
Siber güvenlik alanındaki hareketlerinin pazar paylarını sağlamlaştırma etkisi yarattığına dikkat çeken Yumrukçallı, “2025 yılında Türkiye’deki pazar payımızı yeni iş birliklerimizin etkisi ile daha da sağlamlaştırdık. Object First ile fidye yazılımlarına karşı güvenli ve değiştirilemez yedekleme çözümü Ootbi’yi Türkiye pazarına sunmak için güçlerimizi birleştirdik. Cloudflare ile Türkiye’de önemli bir iş birliğine imza attık ve yaptığımız anlaşma ile Cloudflare ürünlerinin Türkiye distribütörlüğünü üstlendik. Bu stratejik iş birliklerinin yanı sıra Türkiye’deki liderlik konumumuzu perçinleyen en önemli gelişmelerden biri de geçen yıl satın aldığımız Prolink ile entegrasyonumuzu bu yıl tamamlamamız oldu. Dijital dönüşümün olmazsa olmazı siber güvenlik alanında, ülkemizin gelişimini desteklemek ve pazar payımızı artırmak amacıyla, ağ ve güvenlik çözümlerinde uzmanlaşmış katma değerli distribütör Prolink’i bünyemize kattık. Prolink'in TD SYNNEX'e entegrasyonu, dinamik Türkiye pazarındaki hizmetlerimizi geliştirmek için bize eşsiz bir fırsat sundu. Prolink, bir TD SYNNEX şirketi olarak kendi adıyla faaliyetlerine devam ederken, bu birleşme sayesinde iş ortaklarımıza siber güvenlik alanında çok daha geniş bir erişim ve uzmanlık sunuyoruz. Küresel ölçekte 240’tan fazla güvenlik tedarikçisiyle çalışan bir organizasyon olarak müşterilerinin verilerini korumalarına artık çok daha güçlü bir şekilde destek oluyoruz.” şeklinde konuşuyor.
Bu resmi biraz daha ayrıntılandırmak için Fortinet’in tanıttığı Güvenli AI Veri Merkezi çözümüne de bir göz atmakta yarar var. AI veri merkezleri için sektörün ilk uçtan uca güvenlik çerçevesini sunduğunu ilan eden Fortinet’in çözümü, modelleri, verileri ve altyapıyı koruyor. “Veri merkezi altyapısından uygulamalara ve büyük dil modellerine (LLM) kadar tüm AI yığınını korumak için tasarlanan çözüm, ultra düşük gecikme süresiyle gelişmiş AI tehdit savunması sağlıyor ve geleneksel yaklaşımlara kıyasla ortalama yüzde 69 oranında güç tüketimini azaltıyor.” şeklindeki tanımlama şimdiye kadar anlattığım önceliklere de bir atıf oluşturuyor.
“Bu yeni hizmet, Fortinet’in performans, konsolidasyon ve yapay zeka odaklı güvenlik alanındaki liderlik mirasını zenginleştiriyor. Fortinet, Güvenli Yapay Zeka Veri Merkezi çözümüyle, yapay zeka ortamlarını ölçekte koruma konusunda yeni bir ölçüt belirlerken işletmelerin yapay zeka iş yüklerini güvenle üretime geçirmesi için gereken dayanıklılığı, güveni ve operasyonel basitliği sunuyor.” ifadesini ise, daha önce defalarca bahsettiğim bilgi teknolojisi (IT)/operasyonel teknoloji (OT) yakınsamasına bir gönderme olarak değerlendiriyorum.
“Güvenliği her katmana yerleştiren bu çerçeve sayesinde kurumlar, yüksek yoğunluklu GPU ortamları için gereken performansı korurken, veri sızıntısını önlüyor, kötü amaçlı girdileri engelliyor ve gelişen yapay zekâ uyumluluk standartlarını karşılıyor.” şeklinde tanımlanan çözümün özelliklerini buraya alıyorum. Veri merkezleri ve yapay zekâ birlikte büyürken gerek duyulan güvenlik katmanı anlamayı kolaylaştıracak bu bölüm ile yazı tamamlanmış oluyor:
- ASIC Hızlandırmalı Segmentasyon ve Performans: Gbps başına enerji maliyetlerini düşürüp veri merkezi sürdürülebilirliğini artırırken hiper ölçekli verim hızı sağlıyor, böylece CIO'ların performanstan ödün vermeden yapay zeka altyapı harcamalarını kontrol altında tutmasına yardımcı oluyor.
- Fortinet Veri Merkezi Güvenlik Duvarları ile Ölçeklenebilir Yapay Zeka Altyapısı Koruması: ASIC destekli performansı ve 400 GbE bağlantısıyla büyük ölçekli GPU kümelerinin ve yapay zeka iş yüklerinin gerçek zamanlı korunmasını mümkün kılıyor, böylece Fortinet’in üst düzey veri merkezi güvenlik duvarı portföyünde hem güvenliği hem de maliyet verimliliğini optimize ediyor.
- LLM Güvenliği ve Veri Koruması: Yerel, hibrit ve genel bulut dağıtımlarında girdi ve çıktılara koruma engelleri uygulayarak ve tüm model trafiğini yöneterek, LLM’leri (Büyük Dil Modelleri) komut enjeksiyonu, veri sızıntısı ve kötüye kullanıma karşı koruyor.
- Fortinet Güvenlik Ağı (Security Fabric) ile Operasyonel Verimlilik: Güvenlik duvarı, uygulama güvenliği ve yapay zeka çalışma zamanı korumalarını tek bir yönetim düzleminde birleştiriyor, böylece uyumluluğu basitleştiriyor, denetim süresini azaltıyor ve operasyonel karmaşıklığı düşürüyor.
- Yapay Zeka Modelleri ve API'ler İçin Hassas Uygulama Güvenliği: Katmanlı savunmalar aracılığıyla tüm trafiği yapay zeka modellerine ulaşmadan önce denetliyor ve temizliyor, böylece kod enjeksiyonu, kurcalama ve veri hırsızlığı girişimlerini ortadan kaldırıyor.
- Kuantum Korumalı Güvenlik: Yapay zeka verilerinin kuantum tehditlerine karşı gizliliğini ve uyumluluğunu geleceğe hazırlamak için Kuantum Sonrası Kriptografi (PQC) ve Kuantum Anahtar Dağıtımı (QKD) özelliklerini yerleştiriyor.