İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, “Türkiye’nin Yeni Ulusal Katkı Beyanı (NDC) 2053 net sıfır hedefi ile uyumlu değil ve Türkiye karbonsuzlaşma yolundaki dönüşüm fırsatını bir beş yıl daha kaçırmış, yani bir sonraki NDC’ye ertelemiş durumda” yorumlarını yapıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi kapsamında kamuoyunda iklim hedefi olarak bilinen 2035 yılına ilişkin Ulusal Katkı Beyanını (NDC, Nationally Determined Contribution) açıkladı.
Buna göre, Türkiye’nin emisyonlarını 2035 yılında 643 milyon ton karbondioksit eşdeğerine indirmesi öngörülüyor.
İklim Haftası’nı New York’ta takip eden İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, Türkiye’nin yeni NDC’sini şöyle değerlendiriyor: “Türkiye’nin yeni NDC hedefi, 2022’de olduğu gibi, artıştan azaltım yaklaşımını sürdürüyor. Yeni referans senaryoya göre emisyonların 2035’e kadar 1.109 milyon tona çıkacak şekilde artmaya devam etmesi, yeni azaltım hedefi ile de bu seviyeden yapılacak yüzde 42 azaltım ile 643 milyon tona inmesi öngörülüyor. Ancak bu aslında bir azaltım değil, artış hedefi. Çünkü bu hedef gerçekleşirse sera gazı emisyonları önümüzdeki 10 yıl boyunca, 2023 yılına kıyasla yüzde 16 artmış olacak. Üstelik Türkiye’nin mevcut ekonomik yapısı ve enerji kaynakları kullanımı ile 2035 yılında 1.109 milyon ton seviyesine çıkması neredeyse imkansız. Bir önceki güncellenmiş NDC’de de referans senaryodaki emisyon artış beklentileri çok yüksekti. Yeni NDC’de bu senaryo biraz revize edilmiş olsa da, yeni referans senaryoda da emisyonların ulaşması beklenen seviye hala gerçekçi olmayacak kadar yüksek. Azaltımla hedeflenen rakam da emisyonların daha on yıl boyunca artmaya devam edeceği anlamına geliyor. Ancak 2035’e kadar emisyonlar bu hızda artmaya devam ederse kalan 18 yıl içinde emisyonları o kadar hızlı net sıfıra indirmek mümkün olmayacak. Kısacası, yeni NDC, 2053 net sıfır hedefi ile uyumlu değil ve Türkiye karbonsuzlaşma yolundaki dönüşüm fırsatını bir beş yıl daha kaçırmış, yani bir sonraki NDC’ye ertelemiş durumda.”
İlave bir önlem yok
Yeni NDC’deki hedefleri İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)’nin geçtiğimiz haftalarda yayınladığı son model çalışması olan 2053’te Net Sıfıra Doğru Karbonsuzlaşma Yol Haritası’ndaki rakamlarla karşılaştıran Şahin, şu bilgileri veriyor: “İPM’nin raporunda mevcut ekonomi, enerji ve sanayi politikaları aynen devamı ettiğinde, yani referans senaryoda, emisyonlar 2035’te 655 milyon tona çıkıyordu. Yani, yeni NDC’de 2035 azaltım hedefi ile ulaşılacağı söylenen 643 milyon ton, bizim çalışmamızdaki referans senaryo rakamına çok yakın. Yeni NDC’ye göre Türkiye’nin 2035’e kadar enerji dönüşümünü şimdiki hızda devam ettirmeyi öngördüğü ve emisyonlarını azaltmak ve 2053’e kadar net sıfıra inmek için ilave bir önlem almayacağı anlaşılıyor. Oysa İPM’nin net sıfır senaryosunda, yani emisyonları hızla azaltacak politikaların uygulanması durumunda, Türkiye’nin sera gazı emisyonları 2035’te 2021’deki düzeyin %35 altına, 370 milyon tona indirmesinin mümkün olduğu görülüyordu.”
İklim Ağı: Türkiye’nin iklim hedefi emisyonları azaltmak yerine artırıyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın duyurusunun ardından, iklim alanında çalışan 15 sivil toplum kuruluşunu bir araya getiren İklim Ağı, hedefin eksikleri ve yaratacağı risklere dikkat çekerek şu açıklamayı yaptı: “Akdeniz iklim kuşağında yer alan Türkiye, iklim değişikliğinin etkilerine karşı Avrupa'nın en kırılgan ülkelerinden biri. Orman yangınları, seller, kuraklık ve tarımsal üretimdeki kayıplar toplumun bütün kesimlerini olumsuz etkiliyor. Bu nedenle iklim krizine karşı bizi daha dirençli hale getirecek etkili bir iklim hedefine her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü güçlü bir iklim hedefi, ekonomilerin karbonsuzlaşmasını mümkün kılarak toplum için adil dönüşümün zamanında gerçekleşmesini sağlayacak. Ancak açıklanan hedef, katılımcılık ilkesini yine göz ardı ederek iklim alanında uzman sivil toplum kuruluşlarının görüşleri dikkate alınmadan hazırlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı 2035 İklim Hedefi, emisyonlarda artıştan azaltım hedefliyor. Aslında emisyonlarda mutlak bir azalma değil, öngörülen artıştan bir azaltım içeriyor. Yani Türkiye’nin referans aldığı mevcut büyüme senaryosunda sera gazı emisyonları artmaya devam ederken, iklim hedefiyle bu büyüme senaryosu üzerinden bir azaltım öngörülüyor. Bu durum aslında 2035’te sera gazı emisyonlarının 2023’e kıyasla yüzde 16 artacağı anlamına geliyor.”