BioScience Managers ve Maxis’in kurduğu sağlık teknolojileri fonunun önemini görmek açısından bu sorgulamayı yapmanın tam zamanı. Benim zihnimde biyo-bilim ya da biyo-teknolojinin çizdiği resim Ulu Kurt’tan ibaret. Colossus’un soyu tükenmiş bir kurt türünün DNA’sını ayrıştırıp daha sonra günümüzün kurtlarından normal bir doğum ile bu canlıyı yeniden ekosisteme kazandırması, sadece ekosistemde büyük bir değişime neden olmadı; aynı zamanda algıları da değiştirdi. Daha önce Yüzüklerin Efendisi’nde uzaktan güçlü yaylarıyla oklar atarak iyi kahramanları öldüren org efendilerinin bindiği kara ve şekilsiz şeyler olan Dire Wolf, bu sene birinci yaş gününü kutlayan neşeli ve kanlı canlı beyaz kurtlar olarak aramızda. İzlemeyenlere, YouTube’da yer alan birinci yaş günü şarkısını izlemeyi tavsiye ederim. Bu başarıya, biyoteknoloji, genetik ve yapay zekâ uzmanlarının
Uluslararası sağlık yatırımları şirketi BioScience Managers (BSM) tarafından Türkiye İş Bankası iştiraki Maxis’in yöneticiliğinde kurulan BioScience Managers Girişim Sermayesi Yatırım Fonu (GSYF) ile bu hikâye arasında bir bağlantı olduğunu düşünmüyorum. Ancak yatırım yapılan şirketlerin daha yüksek değerlemeye ulaşması için bu türden hikâyeler yaratılması gerektiğini düşünüyorum.
Ekonomi bakış açısıyla baktığımda hikâye çok daha yavan geliyor. En heyecan verici nokta, yurtdışı yatırımcılar tarafından ülkemizde sağlık odağında kurulan ilk GSYF olması. Bunun ötesi için akıl yürüttüğümde Maxis’in fon portföyünü büyüterek daha rahat yüzecek bir gemi haline gelme çabası görülüyor. BioScience Managers’ın bu adımı ile ilgili akıl yürütmek için öncelikle Presedence Research’ün 2025 ile 2034 arasında biyoteknoloji pazarı ile ilgili öngörülerine bakmak gerektiğini düşünüyorum. Bunun öncesinde bir teaser vereyim: Genel Pazar ve ABD pazarı arasındaki büyüme tahminlerini karşılaştırırsanız, bizimki gibi ülkelerdeki değerleme ile yatırım yapan şirketleri, çok daha yüksek büyüme oranları gerçekleştirecek olan ABD pazarına taşıyıp oranın bu hıza bağlı değerlemesine dahil ettiğinizde yüksek getirili yatırımlar ortaya çıkarmanın mümkün olduğunu anlamak zor değil. Bu sadece bizimle ilgili bir tespit de değil. En büyük pazar payı Kuzey Amerika’da olmakla birlikte en yüksek büyüme oranının Asya Pasifik’te oluşması beklentisi, bu değer kehanetinde bulunmama olanak tanıyor. Bunu yazdıktan sonra Precedence Research’e geçeyim.
Precedence Research’ün açık verisi şu noktalara işaret ediyor:
Büyüklük: “Küresel biyoteknoloji pazarının büyüklüğü 2025 yılında 1,77 trilyon ABD doları olarak hesaplanmış olup, 2026 yılında 2,02 trilyon ABD dolarından 2034 yılına kadar yaklaşık 5,71 trilyon ABD dolarına ulaşması ve 2025-2034 yılları arasında yüzde 13,90'lık bir bileşik yıllık büyüme oranına (CAGR) sahip olması öngörülmektedir.”
Precedence Research bunun ardından “Biyoteknoloji Pazarı Hakkındaki Önemli Bulgular” başlığı altında şu tespitleri yapıyor:
- Gelir açısından bakıldığında, küresel biyoteknoloji pazarının 2024 yılında 1,55 trilyon ABD doları değerinde olduğu tahmin ediliyor.
- Tahminlere göre 2034 yılına kadar 5,71 trilyon ABD dolarına ulaşacak.
- Pazarın 2025 ile 2034 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 13,90 oranında büyümesi bekleniyor.
- Kuzey Amerika, 2024 yılında yüzde 37,42’lik bir gelir payına sahipti.
- Asya Pasifik bölgesinin bu dönemde yüzde 14,8’lik en hızlı bileşik yıllık büyüme oranına (CAGR) ulaşması bekleniyor.
- Uygulama alanına göre, biyofarmasötik segmenti 2024 yılında yüzde 42’lik en büyük pazar payını elde etti.
- Uygulama alanına göre, biyoinformatik segmentinin tahmin dönemi boyunca yüzde 13,2'lik sağlam bir yıllık bileşik büyüme oranıyla (CAGR) büyümesi beklenmektedir.
- Teknoloji bazında bakıldığında, doku mühendisliği ve rejenerasyon segmenti 2024 yılında yüzde 19,17 ile en yüksek pazar payına sahip oldu.
- Teknoloji açısından bakıldığında, kromatografi segmentinin tahmin dönemi boyunca yüzde 15,1’lik sağlam bir yıllık bileşik büyüme oranıyla (CAGR) büyümesi bekleniyor.
Kilit rolü yapay zekâ oynayacak
Bu hikâyenin benim açımdan en tatlı parçası, yapay zekânın bu oyunda oynadığı rol. “Yapay Zekanın Biyoteknolojideki Çığır Açan Gelişmesi: Basit ve Pratik Bir Yol Haritası” başlığı ile bir bölüm yazan Precedence Research, “Biyoteknoloji pazarı, araştırma sürecini hızlandırmanın yanı sıra hassasiyeti artırıp maliyeti düşüren yapay zekâ (AI) tarafından dönüştürülüyor. AI’ın önemli etki alanlarından biri, yeni hedefleri belirlediği, moleküllerin davranışını tahmin ettiği ve bileşikleri etkili bir şekilde taradığı ilaç keşfidir. Klinik araştırmalarda AI, sonuçları tahmin ederek ve hasta seçimi yoluyla deneme tasarımında etkili bir şekilde çalışır. AI, gen yorumlamasına dayalı veri analizi yapabilir; bu da kişiselleştirilmiş tedavi planlarına ve erken hastalık tespitine yol açar. Üretim süreci de biyoproses parametrelerini optimize etmek, makineler için bakım tahmininde bulunmak ve ürün verimliliğini artırmak için AI’ı içerir. Dahası, AI, biyolojik reaksiyonların yukarıda belirtilen süreçlerinin yanı sıra biyoinformatik ve genomik yönlerin dijitalleştirilmesinde de aktif olarak yer almaktadır.”
Bu da bütün hikâyeyi aslında Colossus’a bağlıyor. Biyoteknoloji alanına yönelik bir tespit olmanın çok ötesinde bu metin, yapay zekânın etkin kullanımı konusunda da bir vizyon sunuyor ancak bu yazıdaki konumuz bu değil.
Türkiye ile ilgili olarak sağlık alanında yaşanan sorun, bizim veri ile yapay zekâ arasında sağlıklı bir ilişki kurma becerisinden yoksun olmamız. Büyük kurumlar söz konusu olduğunda kamu otoritesi teknolojiyi veriden mahrum etme konusunda büyük hassasiyet gösteriyor. IBM’in sağlı alanında da çalışan bilişsel (cognitive) zekâ sistemi Watson’ın, besleyecek yeterli veri sağlanmadığı için Türkiye’de kapatılması bunun en açıklayıcı örneklerinden birindi oluşturuyor. Bu köprüyü kurmaya yardımcı olarak girişimlerin geliştirilmesi, Türkiye’yi ileri taşımaya yardımcı olacak önemli yatırım örnekleri olmaya aday.
Bu yazıyı neden yazdım?
Bütün bunları neden yazdığımı anlamanızı sağlamak için ne olduğunu da yazının sonuna ekleyeyim. Çok istememe karşın üşüttüğüm için toplantıya katılma fırsatı bulamadım. Bu nedenle bülteni aktarmak durumundayım.
“BioScience Managers ve Maxis’ten Sağlık Teknolojileri Fonu
Uluslararası sağlık yatırımları şirketi BioScience Managers (BSM) tarafından Türkiye İş Bankası iştiraki Maxis’in yöneticiliğinde kurulan BioScience Managers Girişim Sermayesi Yatırım Fonu, yurtdışı yatırımcılar tarafından ülkemizde sağlık odağında kurulan ilk GSYF oldu.
BioScience Managers Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’nun tanıtımı, İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Lüle, BioScience Managers Yönetici Ortağı Jeremy Curnock Cook ve BioScience Managers Türkiye Yönetici Ortağı Dr. Işıl Güney ile girişimcilik ekosisteminin önde gelen isimlerinin katıldığı etkinlikle gerçekleştirildi.
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Lüle, programın açılışında yaptığı konuşmada, yeni kurulan fonun Türkiye’nin inovasyon yetkinliğine duyulan küresel güvenin güçlü bir göstergesi olduğunu belirterek, “Bu fon girişimcilik ekosistemi için olduğu kadar sağlık teknolojilerinde dönüştürücü çözümlerin geleceği için de önemli bir adım. Geleceğe yapılan bir yatırım olarak gördüğümüz fon ile ülkemizin teknolojide tüketici bir konumdan küresel alanda teknoloji üreten bir konuma ulaşması yolculuğuna katkıda bulunmayı hedefliyoruz” dedi.
Biyobilim, genetik ve dijital sağlık alanlarını kapsayan tıp alanındaki derin teknolojinin küresel ölçekte en kritik ve yüksek etkili sektörlerden biri olduğuna işaret eden Lüle, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu bakış açısıyla hayata geçirdiğimiz BioScience Managers GSYF halihazırda güçlü bir sağlık altyapısına ve bu alanda önemli yeteneklere sahip olan ülkemizin tıptaki potansiyelini ortaya çıkarmak için tasarlandı. Aynı zamanda ülkemizin bilimsel bilgi birikimini küresel ölçekte rekabetçi, yüksek değerli varlıklara dönüştürerek ihracat profilimizin yeniden tanımlanmasına katkı sunacak. Yeni fonun en önemli kazanımlarından birinin de bilimsel mükemmellik için yeni bir çekim merkezi inşa etmesiyle Türkiye’yi yeni nesil teknolojilerin geliştirilmesi için önde gelen bir merkez haline getirmesi ve dünya standartlarında bir inovasyon kültürünü teşvik etmesi olacağına inanıyoruz.”
BioScience Managers Türkiye Yönetici Ortağı Dr. Işıl Güney de sağlık ve biyobilim alanında köklü geçmişe sahip olan BioScience Managers’ın bugüne kadar 200’den fazla sağlık yatırımı gerçekleştirdiğini; 40’ı aşkın halka arz ve birleşme sürecine liderlik ettiğini belirtti. Kurdukları fonlarla yüzde 20’nin üzerinde yıllık net getiri başarısı yakaladıklarını kaydeden Güney, ‘Türkiye’nin sağlık alanındaki yüksek potansiyeline yatırım yapmak; inovasyon odaklı şirketleri ticari olarak sürdürülebilir küresel işletmelere dönüştürme vizyonuyla hareket ederek sağlık teknolojilerinin geleceğine yön vermek ve değer yaratmak için çalışacağız. Bu fonu Maxis ile hayata geçirerek Türkiye’de önemli bir kurumla iş birliği kurmanın mutluluğunu ve bu potansiyelle yola başlamanın heyecanını yaşıyoruz’ diye konuştu.
Maxis Girişim Sermayesi Genel Müdürü Özgür Temel ise ‘Bugün ülkemiz girişimcilik ekosistemi için önemli bir kilometre taşına şahitlik ediyoruz. Global olarak sağlık ve yaşam bilimleri teknolojileri alanında büyük başarılara imza atmış bir grupla, Türk kuruculara sahip startup’lara finansman sağlamanın yanı sıra büyük bir know how transfer imkânı yaratacağımız için heyecanlıyız. İş Bankası Grubu’nun bu alana ihtisaslaşan iştiraki olarak bu yıl hem yatırımlarımız hem de hayata geçirdiğimiz fonlarla ekosisteme önemli bir katma değer yarattığımızı düşünüyoruz’ dedi.
Türk girişimcilere ve ekosisteme katkı sağlayacak yabancı şirketlere odaklanacak
BioScience Managers GSYF sağlık teknolojileri başta olmak üzere, biyoteknoloji, genetik ve dijital sağlık gibi alanlara odaklanıyor. Ülkemizin güçlü sağlık altyapısı ve nitelikli araştırma havuzu ile bu alanda global tecrübe ve yönetim uzmanlığı arasında köprü oluşturacak fon ile Türkiye’nin küresel ölçekte rekabetçi sağlık çözümleri geliştirmesi hedefleniyor.
Ülkemiz girişimcilerine, yurt dışındaki Türk girişimcilere veya Türkiye ekosistemine katkı sağlayacak yabancı şirketlere odaklanacak BioScience Managers GSYF için belirlenen hedef fon büyüklüğü 100 milyon dolar oldu. İlk yatırımlarda 5 ila 10 milyon dolar arasında yatırımlar hedefleyen fonun toplam 10-12 şirkete yatırım yapması öngörülüyor.
Türkiye İş Bankası iştiraki Maxis bünyesinde kurulan fonun yönetiminden de Maxis sorumlu olacak. Kuruluşundan bu yana yönettiği 17 fon ve yaptığı 100’ün üzerinde yatırımla 500 milyon dolara yaklaşan yönetilen varlık büyüklüğü ile girişimcilik ekosistemine önemli destek sunan Maxis, bu alanın önde gelen yatırım şirketi olma konumunu sürdürüyor.
Uluslararası alanda 20 yılı aşkın fon yönetim tecrübesine sahip BioScience Managers ise deneyimi ile stratejik yönlendirme desteği sağlayacak. BSM sağlık teknolojileri alanında yaptığı küresel yatırımları son 20 yılda yıllık yüzde 20’nin üzerinde iç verim oranı ile getiri elde etti.”