Sorun, hedeflerin tekrarlanmasına rağmen uygulamada hayata geçirilememesi. OVP yol gösterici ve inandırıcı olma özelliğini yitirdiğinde, ekonomi yönetimi de politikasını kamuoyuna anlatma ve ekonomiye güven verme açısından elindeki en önemli araçlardan birini kaybeder.
Sonda söylenecek olanı başta söyleyelim: Bir planın itibarı, arkasında duran otoritenin uygulama kararlılığından gelir. Açıklanan bir program kısa sürede kadük hale geliyorsa ya da rafa kaldırılıyorsa, o program inandırıcılığını kaybeder. Bu durum yalnızca Orta Vadeli Program’ı (OVP) değil, gelecekte yapılacak tüm planları zayıflatır. OVP yol gösterici ve inandırıcı olma özelliğini yitirdiğinde, ekonomi yönetimi de politikasını kamuoyuna anlatma ve ekonomiye güven verme açısından elindeki en önemli araçlardan birini kaybeder. Metin, bir temenniler listesine dönüşür.
Türkiye'nin 2026-2029 dönemi için Orta Vadeli Programı dün açıklandı. Öncelikleri doğru belirlenmiş. Fiyat istikrarı ve dezenflasyon süreci, sürdürülebilir büyüme, cari denge ve dış finansman ihtiyacının azaltılması, kamu maliyesinde disiplin, istihdam ve beşeri sermaye, yeşil ve dijital dönüşüm gibi öncelikler daha önceki OVP'lerde de yer alan doğru önceliklerdir.
OVP üzerinde seçim gölgesi
Geçen sene bu zaman 2025-2028 OVP'si açıklandığında "geneli itibariyle bir dengelenme OVP’si olmuş" demiştim. Aynı değerlendirme dün açıklanan 2026-2029 OVP'si içinde geçerlidir. Tek farkı bu OVP döneminin seçim belirsizliğinin gölgesinde kalacak olmasıdır.
Geçen yıl Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz OVP'yi açıklarken "2023'te yapılan genel seçimlerle birlikte ülkemizde siyasi belirsizlik ortadan kalkmış ve seçimsiz uzun bir döneme girilmiştir. Seçimlerin hemen ardından uygulamaya koyduğumuz ekonomi programıyla da politika belirsizliklerini ortadan kaldırdık. Güncellediğimiz bu Orta Vadeli Program’la da kararlı bir şekilde ülkemizin istikrarını ve kalkınmasını sağlayacak, refahını artıracak politikaları hayata geçirmeye devam edeceğiz” diyordu.
Bu OVP döneminde dün açıklanan programın uygulanmasının önündeki en büyük engel seçimler, daha doğrusu seçin öncesi uygulanabilecek olan seçim ekonomisidir. Geçmişte yaşananları hatırlıyoruz. Seçimlerin gölgesinde geçen OVP''lerde, uygulamalar ve sonuçlar planların ve hedeflerin uzağında kaldı. OVP’ler inandırıcılığını ve itibarını kaybetti.
OVP'den beklentimiz
Oysa OVP’lerden beklentimiz net: Güçlü bir perspektif sunması, sağlam bir ana kurguya oturması ve doğru öncelikler belirlemesi. Kağıt üzerinde baktığımızda, program dönemi sonunda:
- GSYH 1,9 trilyon dolara yaklaşacak
- Kişi başına düşen gelir 21 bin dolara çıkacak
- İhracat 300 milyar doları aşacak
- Turizm gelirleri 75 milyar dolara ulaşacak
- İşsizlik yüzde 8'in altına inecek, 2,5 milyon ilave istihdam sağlanacak
- Tek haneli enflasyonla kalıcı fiyat istikrarı tesis edilecek
Benzer hedefler önceki OVP'lerde de vardı. Ve 2025-27 OVP'si seçimsiz dönemde ekonomiye odaklanarak, ekonomide istikrarı sağlamak ve kritik yapısal reformları hayata geçirmek için iyi fırsattı. Ancak yeterince değerlendirilemedi.
Sorun, hedeflerin tekrarlanmasına rağmen uygulamada hayata geçirilememesi. 2005’te ilk OVP açıklandığında orta vadeli bir bakış açısı devrim niteliğindeydi. Hatta arada 2023 için ekonominin 2 trilyon dolar, kişi başı milli gelirin 25 bin dolar ve ihracatın ise 500 milyar dolar olması gibi iddialı bir hedef koyarak vites yükselttik. Ancak ne yazık ki bu 20 yıl boyunca program hedeflerinin çoğunun uzağında kaldık. Birçok OVP seçimlerin gölgesinde kaldı, aksiyonlar hayata geçirilemedi, öncelikler göz ardı edildi.
Umarız 2026-2029 OVP'si aynı akıbete uğramaz. Bu program, eğer uygulanabilirse, Türkiye ekonomisinin istikrarı ve dönüşümü için önemli bir fırsat sunuyor.