Etik, “doğru ve yanlış arasındaki ayrımı yapmayı sağlayan ahlaki ilkeler ve değerler bütünü” olarak tanımlanıyor.
İş dünyasında etik ise, bir kurumun karar alma süreçlerinde adalet, dürüstlük, saygı, sorumluluk ve şeffaflık değerlerini temel alması anlamına geliyor. Yani “doğru olanı yapmak” ilkesi, rekabetin, karın ve büyümenin ötesinde bir öncelik haline geliyor.
L’Oréal’in hikâyesi, yalnızca güzelliğin bilimiyle değil; aynı zamanda vicdanın, adaletin ve insan onurunun bilimiyle de yazılıyor ve etik kavramı bir politikanın ötesinde, bir varoluş biçimi olarak tanımlıyor.
L’Oréal Türkiye Hukuk ve Bilim Direktörü Hande Karakülah liderliğinde yürütülen çalışmalar, iş dünyasında sıkça tekrarlanan bir soruya yeni bir yanıt veriyor: “Nasıl daha fazla kar ederiz?” değil, “Topluma nasıl daha fazla fayda sağlarız?” Karakülah’a göre etik, şirketin itibarını koruyan bir kalkan değil; paydaş güvenini, çalışan bağlılığını ve uzun vadeli sürdürülebilirliği besleyen bir sistem.
“Açıkça Konuş” mekanizmasından tedarik zincirinde insan haklarına, hayvan testlerine alternatif bilimden, dijital dünyada şeffaflığa kadar uzanan geniş bir etik ekosistem, L’Oréal’in “sorumlu güzellik” vizyonunu somutlaştırıyor.
“Bizim için etik uyum bir zorunluluk değil, sürdürülebilir ilişkilerin teminatı” diyen Hande Karakülah ile L’Oréal’in küresel etik pusulasını Türkiye’nin yerel değerleriyle nasıl buluşturduğunu, gri alanlarda hangi rehber ilkelerle hareket ettiklerini ve “güzellik” kavramının geleceğini şekillendiren yeni sorumluluk anlayışını konuştuk.
“Bizim için etik, güvenin sürdürüldüğü bir sistem”
“L’Oréal Türkiye olarak etik, tüm iş yapış biçimimizin merkezinde yer alıyor. Bizim için etik; kâr elde etmenin ötesinde, değer üretme ve topluma katkı sunma biçimidir. Her adımımızı sadece bugünün değil, geleceğin faydasını gözeterek atıyoruz. ‘Kurumsal Destek Politikamız’ bu anlayışın somut ifadesi. Sosyal sorumluluk faaliyetlerinde doğrudan ticari fayda değil, uzun vadeli toplumsal değer yaratmayı hedefliyoruz. Desteklediğimiz kurumların etik değerlere, kamu yararına ve bağımsızlık ilkelerine bağlı olmasına özellikle dikkat ediyoruz.
Kadınların güçlenmesi, iklim değişikliğiyle mücadele ve mesleki eğitim gibi alanlarda yürüttüğümüz projeler, bu vizyonun birer yansıması. Etik ilkelerin iş sonuçlarına yansımasını, öncelikle paydaş güveni, çalışan bağlılığı ve uzun vadeli itibarla gözlemliyoruz. Şeffaflık, dürüstlük ve hesap verebilirlik ilkeleri hem yatırımcılar hem tüketiciler nezdinde markamıza duyulan güveni pekiştiriyor. Bizim için etik, performansın ölçüldüğü bir alan değil; güvenin sürdürüldüğü bir sistemdir.”
Yasal uyumun ötesinde, vicdani uyum kültürü
“L’Oréal olarak her zaman faaliyet gösterdiğimiz ülkelerin yasalarına, düzenlemelerine ve kültürel dinamiklerine saygı duyuyoruz. Etik anlayışımızın temelinde, faaliyet gösterdiğimiz her coğrafyada topluma uyum sağlamak kadar, küresel değerlerimizle tutarlılığı korumak da var. Bu denge, bizi yalnızca yasal uyumun değil, vicdani uyumun da bir parçası haline getiriyor. Küresel etik standartlarımız, her ülkede aynı yüksek hassasiyetle uygulanıyor. Ancak bazı durumlarda, yerel normlarla küresel etik kurallar arasında farklar olabiliyor. Böyle durumlarda, yasa dışı bir durum söz konusu değilse, biz her zaman etik ilkelerimizi önceliklendiriyoruz. Çünkü bizim için etik, yalnızca uyulması gereken kurallar değil; çalışanlarımızın, tüketicilerimizin ve iş ortaklarımızın güvenini koruyan bir pusula. Etik Karar Ağacı da tam burada devreye giriyor. Karar alma süreçlerinde çalışanlarımıza rehberlik eden bu yapı, farklı senaryolarda doğru yolu bulmamızı kolaylaştırıyor. Bir konunun gri alanda kaldığı durumlarda, “doğru olan nedir, kimler etkilenir, alınacak karar şeffaf mı?” gibi sorularla ilerliyoruz. Böylece hem yerel kültüre duyarlı kalıyor hem de L’Oréal’in evrensel etik duruşunu koruyoruz.”
“Açıklığın gücüne inanıyoruz”
“L’Oréal Türkiye’de etik kültürünün sürdürülebilmesi için açıklığın gücüne inanıyoruz. “Açıkça Konuş” programımız, herkesin etik konularda kaygılarını güvenle paylaşabileceği, bağımsız ve koruyucu bir sistem olarak çalışıyor. Bu mekanizmanın temelinde gizlilik, güvenlik ve adalet ilkeleri var. Tüm raporlar ‘bilmesi gereken kadar bilgi’ ilkesiyle ele alınıyor. Her aşamada sürecin bütünlüğü Küresel Etik Departmanı tarafından denetleniyor. Bu, hem bağımsızlığı hem de tarafsızlığı garanti altına alıyor. Bizim için en hassas konulardan biri de misillemeye karşı koruma. İyi niyetle etik endişesini dile getiren hiç kimseye karşı yaptırım uygulanmıyor; bu konuda sıfır tolerans politikası yürütüyoruz. Aynı zamanda kötü niyetli ya da asılsız bildirimlerde de adil bir süreç işletiyoruz. Etik ihlalleri tespit etmenin en etkili yolu, insanların konuşmaktan çekinmediği bir kültür oluşturmak.”
Her veri bir emanet, her insan eşit
“Biz veriyi yalnızca bir bilgi kaynağı değil, korunması gereken bir emanet olarak görüyoruz. Kişisel verilerin gizliliği bizim için tartışılmaz bir öncelik. Tüm süreçlerimizi, küresel düzeyde geçerli ‘Veri Gizliliği Konusunda Dikkat Edilmesi Gereken 10 Nokta’ ilkeleri doğrultusunda yürütüyoruz. Şeffaflık, meşruiyet, güvenlik ve kontrol bu sistemin temelini oluşturuyor. İnsan hakları tarafında ise temel ilkemiz çok net: her birey, konumu ne olursa olsun, eşit haklara sahip. Zorla çalıştırma, çocuk işçiliği ve ayrımcılık konularında sıfır tolerans politikası uyguluyoruz. Tedarikçilerimizden de aynı taahhüdü bekliyor, uyum sağlamayanlarla iş birliğini sürdürmüyoruz. Bu yaklaşım, tedarik zincirimizin her halkasında etik sorumluluk bilincini güçlendiriyor. Riskleri yalnızca tespit etmekle kalmıyor, önleyici aksiyonları da önceliklendiriyoruz. Çünkü bizim için güvenli veri yönetimi ve insan haklarına saygı, yalnızca bir uyum meselesi değil; kurumsal vicdanın göstergesi.
Hayvan testlerine alternatif bilim, çok katmanlı kalite güvence ve dürüst iletişim çizgisi
L’Oréal 1989’dan bu yana hayvan testlerini yapmama politikasına sahip. Ürünler piyasaya çıkmadan önce 100 kalite kontrol adımından geçiyor. Karakülah, şu bilgileri veriyor: “Her formül, piyasaya çıkmadan önce titizlikle değerlendiriliyor ve tüm süreçlerde aynı bilimsel hassasiyet korunuyor. Bileşen güvenliğinden etiket bilgisinin doğruluğuna, üretimden dağıtıma kadar zincirin her halkasında bu yaklaşım geçerli. Bilimsel tarafı, etik danışma komitemiz ve tarafsızlık ilkemizle güçlendiriyoruz. İletişimde ise açık, doğru ve anlaşılır bilgi vermeyi esas alıyoruz. Güzellik algısını kapsayıcı bir dille ele almak; sağlıklı vücut imajını desteklemek ve 18’in altındaki modellerle çalışmamak bu yaklaşımın parçası. Açık iletişim gündemimiz sadece ürünlerle sınırlı değil. Dijitalleşmede sorumlu teknoloji kullanımı ve yapay zekâ uygulamalarında güvenilir ilkelerle hareket ediyor, algoritmik önyargılara karşı önlem alıyoruz. Kişisel verilerin korunmasında da şeffaflık, meşruiyet, güvenlik ve kontrol ilkeleriyle ilerliyoruz. Kısacası; hayvan testlerine alternatif bilim, çok katmanlı kalite güvence ve dürüst iletişim çizgisi, sahada tüketici güveninin temelini oluşturuyor ve kamu yararı odağında açıklık taahhüdümüzü sürekli canlı tutuyor.”