MSCI Türkiye, sene başından beri %13, son 12 ayda %25 dolar bazında kayıp ile en kötü performans gösteren gelişmekte olan ülke endeksi.
İngiltere ticaret anlaşması sonrası yaşanan coşkulu hava, yerini temkinli bir iyimserliğe bıraktı. Nisan ayında %10-%15 arasında geriledikten sonra kaybının neredeyse tamamını geri alan piyasalarda dalga boyu küçüldü. Açıklanan güçlü ekonomik veriler, ticaret görüşmelerinde sağlanan sınırlı ilerleme sayesinde durgunluk senaryoları rafa kaldırıldı. Ama yeni dönemin nasıl şekilleneceği halen belirsiz.
ABD demir-çelik, otomotiv gibi kilit ürünlerde İngiltere’ye uyguladığı vergi oranını %10’a çekerek, zımni olarak Çin dışı ülkeler için asgari verginin %10 olacağı mesajını verdi. Ancak Avrupa, Kore, Japonya ile yapılan görüşmelerde hızlı bir anlaşmaya varılması beklenmiyor. ABD eğer Çin ile görüşmelerde iyileşme sağlayamazsa bu ülkelerden Çin ile ticaretlerini azaltmalarını isteyecek. Savunma ve enerji, Avrupa için kilit konular. Çin ile ticaret Kore ve Japonya için kilit konu. Haziran sonuna kadar tablonun netleşmesi beklenmiyor.
IMF, nisan ayında yayınladığı Ekonomik Görünüm raporunda ABD’nin ortalama gümrük vergisinin %23’te kaldığı bir senaryoda, baz senaryoya göre büyüme maliyetini iki yıllık dönemde ABD ve Çin için 2,2yp, Euro Bölgesi için 1,7yp, dünya için 2,0yp olarak tahmin etti. ABD ve Avrupa’yı durgunluğa yaklaştıracak, Çin’i ise ciddi bir istihdam kaybı ile karşı karşıya bırakacak bir senaryodan bahsediyoruz.
Söz konusu risklere karşı ülkelerin nasıl politika izleyeceği, enflasyon hedeflerinden ne kadar uzakta olduklarına, çıktı açıklarının seyrine, mevcut maliye-para politikası karışımlarına bağlı olarak belirlenecek. Ticaret savaşını başlatan ABD’de, Fed bekleyip enflasyon cephesindeki zararı görmek istiyor. Euro Bölgesi ve İngiltere ekonomideki yavaşlama karşısında faizleri indirdi. Çin ise ABD ile ticaretin durması riskine, faiz indirimi, likidite desteği ve iç talebi canlandırma sinyalleri ile cevap verdi.
Borsa İstanbul dünya borsalarındaki yükseliş dalgasına sınırlı oranda katılıyor. Son iki günde yaşanan dipten dönüşe rağmen MSCI Türkiye, sene başından beri %13, son 12 ayda %25 dolar bazında kayıp ile en kötü performans gösteren gelişmekte olan ülke endeksi. Siyasi şok sonrası küresel yatırımcının çıkışı, rezervlerdeki gerileme ve ülke risk primindeki artış, hisse senedi piyasalarını baskılıyor.
Ekonominin yavaşladığı ve enflasyonun gerilemeye başladığı bir ortamda Merkez Bankası’nın rezerv kaybı yüzünden faizleri artırmak zorunda kalması piyasayı baskı altında tutan diğer bir neden. Siyasi şokun bedelini yatırımcılar para kaybederek, şirketler daha sınırlı halen finansmana erişim için yüksek maliyete katlanarak ödüyor. Merkez Bankası’nın attığı son adımlar ile Haziran ayında faiz indirimi senaryosu rafa kalktı.
Türkiye varlıklarına ilgi yeniden başlar mı? Bu sorunun cevabı, siyasi şokun sönümlenmesi, enflasyonun seyri kadar, küresel risk iştahı, rezerv kaybının durması gibi değişkenlere de bağlı. Ekonomi yönetiminin sıkı duruşu, küresel risklerin azalması ve yabancı yatırımcının ufak miktarda da olsa alış yönünde olması bizi umutlandırıyor. Pozitif ayrışmasak bile önümüzdeki haftalarda küresel yükselişe katılacağımıza inanıyoruz.