EKONOMİ/ANKARA
Ek ve geçici maddeleri hariç 370 maddeden oluşan İcra İflas Kanunu’nun günün ihtiyaçlarına göre yenilenmesi amacıyla bilim kurulu tarafından hazırlanan taslak çalışma kamuoyu tarafından tartışılmaya devam ediliyor.
Bu kapsamda Ankara Ticaret Odası’nda(ATO) düzenlenen panelde kamu ve özel sektör temsilcileri, yeni düzenlemenin temel çerçevesine ilişkin görüşlerini aktardılar.
Adalet Bakan Yardımcısı Niyazi Acar, ön taslak olan bu çalışmanın tüm kesimler tarafından tartışılması gerektiğini belirterek, metni TOBB, barolar ve üniversitelere gönderdiklerini söyledi. Taraflara 6 ay süre verdiklerini ve çok fazla katkı beklediklerini belirten Acar, “Kanun taslağını yasalaşmadan önce tartışırsanız, yasalaştıktan sonra tartışılmaz, uygulanır” dedi.
ATO Başkan Yardımcısı Temel Aktay düzenlemenin ticaretin sigortası olduğunu kaydederek, işlerin kötüye gitmesi durumunda şirketlerin ve ticaretin ayakta kalmasını sağlayan, ekonomiye güvenin sarsılmasını önleyen en önemli araç olduğunu aktardı.
“Aynı kişiden, devlet alacağını tahsil ediyor, KOBİ’ler alamıyor”
Aktay, ticaretin birinci şartının güven olduğunu söylerken, “Güvenin olmadığı yerde yatırım olmaz, üretim olmaz, istihdam olmaz. Mevcut sistemde, alacaklının hakkına kavuşması uzun sürüyor, hatta bazen alacaklı alacağını unutmak zorunda kalıyor. Zor duruma düşen bir işletmeden, devlet, bankalar ve finansal kurumlar alacaklarını öncelikli olarak tahsil edebilirken, ekonomimizin lokomotifi durumunda olan ancak finansmana erişmekte daima zorluk çeken KOBİ’lerimizin alacakları ne yazık ki tahsil edilemeyen alacaklara dönüşüyor.” şeklinde konuştu.
Yargının ve icra dairelerinin iş yükünün çok fazla olduğunu dile getiren Temel Aktay, konkordato sürecinin çoğu zaman kötüye kullanıldığını, bunun ticari hayatın temposuna uymadığını bildirdi ve “Reel sektör hızlı karar alır, hızlı üretir, hızlı satar ama hukuk ağır işlediğinde o hız zincirleniyor” şeklinde konuştu.
Mevcut sistemin başvuruda bulunan şirketi koruma şemsiyesi altına alırken, bununla iş yapanları dışarıda bıraktığını ifade eden Aktay, “Bugün bir işletme alacağını tahsil edemediğinde, sadece kendisi değil, tedarikçisi, çalışanı, devlete ödediği vergi zinciri de etkileniyor. Çekini bozduramayan, alacağını tahsil edemeyen büyük bir sıkıntı içinde yaşarken, konkordato şemsiyesi altına giren şirket tüm sıkıntıların dışında kalıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Konkordato sadece İsviçre ve Türkiye’de var”
Doğru kullanıldığında işletmelere nefes aldıran bir uygulama olan konkordato ile ilgili yaptıkları araştırmada sistemin sadece Türkiye ve İsviçre’de olduğunu tespit ettiklerini ifade eden Temel Aktay, “Almanya’da, Fransa’da, Amerika’da yeniden yapılanma modellerinin işletmeleri batmaktan koruduğunu gördük.” dedi.
Aktay, bu taslağın sadece hukukçuların değil, girişimcinin, üreticinin, her vatandaşın meselesi olduğunun altını çizdi.
Düzenlemenin mimarı Prof.Dr. Öztek: 100 yıllık kanunda 41 kez değişiklik yapıldı
Cebri İcra Kanun Taslağı Bilim Komisyonu Başkanı, Eski Adalet Bakanı, İstanbul Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Öztek ise, 29 kişiden oluşan bir komisyonla 9 yıldır çalıştıklarını söyledi.
Yürürlükteki düzenlemenin İsviçre kanunu örnek alınarak 1932 yılında yayınlandığını hatırlatan Öztek, “Biz icra ve iflas hukukçuları ekonomide işler iyi gidiyor mu gitmiyor mu bunu anlamak için iflaslara ve konkordatoya bakıyorduk. Kanun nerdeyse 100 yıllık bir kanun ve bu sürede tam 41 değişiklik yapıldı.” diye konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından Yeni Ekonomi Danışmanlık A.Ş Kurucu Ortağı YMM Nazmi Karyağdı’nın moderatörlüğünü üstlendiği panelde, Cebri İcra Kanunu Taslağı’nın farklı yönleri alanında uzman isimler tarafından ele alındı.