Vergi performansı ya da vergi gelirini artırmak adına vergi denetimlerine kalıcı bel bağlamak kesinlikle doğru değil.
20 yıla yaklaşan (ki bunun ağırlığı yeni adıyla EKONOMİ gazetesinde) yayımlanan haftalık yazılarımı dikkatle okuyanlar bilirler ki vergi başlıklı yazılarımın sayısı çok azdır. 10 yıl hesap uzmanlığı ve 9 yıl da Gelirler Genel Müdürlüğü’nde Daire Başkanı, Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Müdür olarak yaptığım görevlerim, akademik kariyerimin ağırlığı ve çeşitli üniversitelerdeki derslerim olduğunu herkes bilir. Dolayısıyla verginin denetiminde, yönetiminde, biliminde ve öğretisinde bulunmuş olmam bu alanda yazılar yazmam için herhalde yeterli gerekçelerdir.
Ancak son zamanlarda çeşitli toplantılarda ve sohbetlerde Maliye’nin vergi denetimleri ile ilgili çok sayıda şikayetler geliyor. Bu konuları da gazetedeki köşeme yansıtmam ve televizyon konuşmalarımda anlatmam isteniyor. Bu istekleri dikkate alarak genel bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Gerek Gelir İdaresi Başkanlığı’nın ve gerekse Vergi Denetim Kurulu’nun (VDK) tepe yönetimlerinin vergi konusundaki hassasiyetleri biliniyor. Ancak bu hassasiyet özellikle vergi müfettişlerinin yaklaşımlarına ve vergi dairelerinin uygulamalarına aynı ölçüde yansımıyor. Dolayısıyla irili ufaklı hemen tüm vergi mükelleflerinin yakınmalarına neden olabiliyor.
Vergi denetimleri gerekli ama yeterli değil
Öncelikle vergi denetimleriyle ilgili olarak şu birkaç şeyin altını çizelim:
- Hemen işin başında söylemek gerekirse vergi performansı ya da vergi gelirini artırmak adına vergi denetimlerine kalıcı bel bağlamak kesinlikle doğru değil. Bu çabanın devede kulak ya da denizde damla misali vergi tahsilatına katkısı çok zayıf. Uzun yıllar Maliye, Hazine ve hatta Gümrük üst yönetiminde bulunmuş birisi olarak bu tecrübeye sahibiz.
- Vergi mükelleflerinin bu ekonomik koşullarda yaşadıkları mali zorlukların üzerine bir de vergi denetim baskısının gelmesinin yarattığı sıkıntılar ortada. Gerçekten de şöyle bir düşünelim. Yarın ödenecek çekiniz veya borcunuz varsa bugün vergi taksitinizi ödemeniz çok kolay değil, hatta mümkün değil. Hele de geçiminiz, okul taksitiniz, kiranız söz konusu ise… Gerçekçi olmak lazım.
- VDK’nın yapay zekâ ve teknoloji kullanarak, KURGAN gibi projeleri devreye sokarak kayıt dışılığı önleme çabaları da malum. Özellikle Kurul Başkanı Muhsin Atçı’nın her platformu kullandığı açık.
- Vergi müfettişlerinin sayısal çokluğunun, genelde yetişmelerinin, vergi mükelleflerine karşı yaklaşımlarının, çalışma ve raporlama tekniklerinin yarattığı sıkıntılar da işin sıkıntılı yanları...
Bu konuda yazılacak ya da söylenecek çok şey var. Sonuçta şunu söyleyebiliriz: Vergi denetimleri gerekli, ama yeterli değil. Özellikle en üst siyasi irade olarak bakan düzeyinde nokta haberlerle ya da magazin bilgileriyle hareket etmek doğru değil. Harcaması gelirinin 20 katı, şu meslek grubunun ödediği aylık gelir vergisi şu kadar, doktorlar, emlakçılar, kuyumcular, oto galericilerinin ödediği gelir vergisi şu tutarda, aldığı binek aracın bedeli şu tutarda, oturduğu villanın değeri şu kadar gibi beyanatlar yanlış. Her şeyden önce bunların çoğuna ilişkin olarak mevzuat açısından bir şey yapma imkanı yok. “Nereden buldun?” diye kamuoyuna mal olmuş ünlü vergi düzenlemesinin başındaki Genel Müdür sıfatıyla bunu söylemek önemli. Açıkçası magazinsel haberlere vesile olmak, işin ciddiyetine zarar veren bir davranış; zira vergi, aslında gönüllü uyumdan daha çok “zorunlu bir yükümlülük” sayılır.
En üst siyasi otorite bu konunun dışında kalmayı tercih ediyor
Çözümü başka yerde ve başka şekilde aramak lazım. Zira en üst siyasi otorite bu konunun dışında kalmayı tercih ediyor. Bakanlık üst yönetimi de başka yerlerde arayışta.
Ben de bunu nasıl anlatmam lazım diye kendi kendime sordum. Yazımızı hazırlarken; teknoloji özürlü ama “Chat GPT” okur yazarı olma aşamasındaki biri olarak yapay zekâya şu soruyu sordum: “Gerçeği görmezlikten gelip etrafında dolaşmayı ifade eden atasözü var mı?” Şu cevapları aldım: Lafı eveleyip gevelemek, gerçeği ya da asıl söylemek istediğini açıkça söylememek, dolaylı konuşmak. Lafı dolandırmak ve doğrudan konuşmamak, konuyu dolaylı anlatmak.
Bu sefer sorumu farklılaştırarak “gerçeğin farkında olmadan aranmak için söylenen atasözü var mı?” şeklinde sordum. İnsanın gerçeği yanlış yerde araması, kolaya kaçması ya da problemi çözeceği yerde değil, işine gelen yerde çözmeye çalışması üzerine bir eleştiridir” cevabını aldım.
Eskiden TRT’de yayımlanan vergi bilincini artırmaya yönelik “1 Dakika” kamu spotları vardı. Merhum Levent Kırca bir tanıtım reklamında “Türkçe anlatamadık, İngilizce anlatalım dedik…” demişti. Biz de öyle yaptık, yapay zekânın aklından yararlandık. Umarım yararı olur!..