Otomotiv ve mücevherat sektörlerindeki güçlü performans manşet rakamı yukarı çekerken, diğer sektörlerdeki sıkıntıları gölgeliyor.
İhracatta sıra dışı bir dönem yaşanıyor. Bir yanda olumlu gelişmeler dikkat çekerken, diğer yanda ciddi sıkıntılarla karşı karşıya olan ihracatçılar var.
İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı endekse göre, ihracat ikliminde bir iyileşme var. Yani ihracat koşulları iyileşiyor. Hem de öyle böyle değil, tam 17 aydır kesintisiz devam eden bir iyileşme söz konusu.
Bu iyileşmeye paralel olarak, mayıs ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,7 artarak tüm zamanların en yüksek aylık seviyesine ulaştı. Ancak Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Yardımcısı Fikret Kileci'nin önceki gün CNBC-e'de dediği gibi, "İhracat rakamlarının yüksek çıkması ile rehavete kapılmamalıyız." Çünkü sıkıntılar devam ediyor.
En büyük sorun finansman. TİM Başkanı Mustafa Gültepe "Yüzde 50 faizle yatırım yapılamaz. Şu anda en büyük sıkıntı bu" diyor. Yani kur ve finansman baskısı ihracatçıyı zorluyor.
Küresel ticaret koşullarında da belirsizlikler sürüyor. Türkiye özelinde ise TL’nin reel olarak değer kazanması ve maliyetlerdeki artış, birçok sektörde fiyat tutturmayı zorlaştırıyor. Bu durum, ihracatçının uluslararası rekabet gücünü azaltıyor.
Otomotivdeki artışı yan sanayide göremiyoruz
Her ne kadar toplam ihracat mayısta rekor kırmış olsa da sektörler arasında belirgin bir ayrışma var. Bazı alanlarda ihracat artarken, bazılarında daralma gözleniyor. Özellikle otomotiv ve mücevherat sektörlerindeki güçlü performans manşet rakamı yukarı çekerken, diğer sektörlerdeki sıkıntıları gölgeliyor. Otomotiv ihracatındaki 700 milyon dolarlık artış dikkat çekici; ancak bu artışı yan sanayide görmek mümkün değil. Benzer şekilde, mücevherat ihracatında yaşanan yüzde 40’lık artış da geneli temsil etmiyor.
Tüm bu tabloya rağmen umut veren gelişmeler de var.
- ABD-Çin ticaret görüşmelerinin olumlu yönde ilerlemesi, küresel belirsizliklerin azalmasına katkı sağlayabilir. Bu yazı yazıldığı sırada bir çerçeve anlaşmaya ulaşıldığı belirtiliyordu ama çerçevenin içini henüz bilmiyoruz. Olumlu yönde ilerlemesi bizi umutlandırıyor.
- Türkiye açısından en önemli dış gelişme ise Euro Bölgesi’nden gelen toparlanma sinyalleri. Euro, dolar karşısında bir süredir toparlanıyor. Ağırlıklı olarak Euro cinsinden geliri olan ihracatçılarımızı mutlu eden bu gelişme bir süre daha devam edebilir. Yani Euro önümüzdeki aylarda da değerli kalmayı sürdürebilir. Çünkü faizlerin görünümü Euro’yu destekleyecek. Geçen haftaki faiz indiriminden sonra Avrupa Merkez Bankası faiz indirim sürecini şimdilik sonlandırmış olabilir. Yani bundan sonra Euro’nun üzerinde faiz indirim baskısı kalkmış olacak.
- Öte yandan Türk Lirası'ndaki reel değerlenme eğilimi bu yılın ilk beş ayında hafif de olsa tersine dönmüş durumda. Ocak-mayıs döneminde kur sepeti yüzde 16 civarında artarken, aynı dönemde TÜFE yüzde 15 yükseldi. Hafif de olsa bir reel değer kaybı söz konusu. Oysa geçen yıl kur sepeti yüzde 15 civarında artarken TÜFE enflasyonu yüzde 44,38 olmuştu.
- Finansman tarafında ise Merkez Bankası’nın ağırlıklı fonlama maliyeti aşağı geliyor. Görünen o ki Merkez Bankası bu ay ya da temmuzda faiz indirimine başlayacak. Bu gelişmenin, piyasa faizlerine ve borçlanma maliyetlerine yansıması kaçınılmaz. Yeni bir dış şok yaşanmazsa, faizlerde yukarı yönlü hareketin duracağı ve maliyetlerin kademeli olarak gerileyeceği öngörülebilir.
- Hizmet ihracatında da olumlu sinyaller var. Özellikle turizm sektörünün güçlü seyri dikkat çekiyor. Ancak burada TİM Başkan Yardımcısı Fikret Kileci'nin ifadesiyle "algı" çok önemli. "Ülkeyi ihracatta pahalı ülke algısından çıkarmalıyız" diyor Kileci.