Ekonomiyi rakamlardan ibaret görmedi, insan hayatına dokunan yanıyla anlattı. Bu yüzden, yazıları bugün de güncelliğini koruyor.
Ekonomi, sadece rakamlar, grafikler ve oranlar değildir. Aynı zamanda halkın yaşamı, geçimi, mutfağı, yani günlük hayatın ta kendisidir. Güngör Uras, halkın diliyle bunu anlatmayı başaran nadir isimlerden biri oldu.
Türkiye’nin en özel kalemlerinden biriydi. Ona göre sanayi, ekonominin lokomotifiydi; üretim artmadan büyüme de sürdürülemezdi. Defalarca hatırlattı: Sermaye malı üretimi yükselmeden sanayileşme tamamlanmaz, teknolojiye sırtını dönen bir ülke ise geleceğini kaybeder.
Uras’ın yazılarında hep aynı özlem vardı. Daha çok yatırım yapan, ithalatı azaltıp ihracata ağırlık veren, ileri teknolojiye dayalı bir sanayi özlemini hemen her yazısında hissettirdi. Bir yazısında diyordu ki, “Sanayide yatırımların artmasını istiyoruz, üretiminin artmasını istiyoruz. Sanayi üretiminde yapısal değişimin gerçekleşmesini istiyoruz. İthalatı azaltacak, ihracatı artıracak, ileri teknolojiye dayalı üretime geçmek istiyoruz. Ne var ki isteklerimiz ve bekleyişlerimiz başka, gerçekler başka.”
Ekonomiyi anlatırken mutfaktan başlardı
O yüzden yazılarında sık sık “Üretim artmalı, teknolojiye dönmeliyiz” diye seslenirdi.
Ve mesele sadece rakamlar değildi. Ona göre sanayiye dayalı büyüme demek, daha çok iş demekti, sofralara ekmek demekti. Ekonomiyi rakamlardan ibaret görmedi, insan hayatına dokunan yanıyla anlattı. Bu yüzden, yazıları bugün de güncelliğini koruyor.
Sanayileşmenin günlük hayata dokunuşunu anlatmak onun ustalığıydı.
Güngör Uras, ekonomiyi anlatırken mutfaktan başlardı. “Sanayi üretmezse büyüme de olmaz” derken fabrikalarda çarklar dönmediğinde pazarda sebze-meyve fiyatının artacağını ve mutfakta ise tencerenin kaynamayacağını anlatırdı. Ona göre sanayi, ekonominin kalbiydi. “Sanayi büyürse iş artar, iş artarsa evlerde ekmek çoğalır” diyerek meseleyi rakamların ötesine götürüp mutfağa taşırdı.
Yedi yıl önce 19 Ağustos'ta kaybettiğimiz Güngör Uras'ı sevgi ve saygı ile anıyoruz...