Piyasaların beklediği gibi %1,5 civarında bir aylık enflasyon gelirse Merkez Bankası’nın Temmuz ayında 300-350 baz puanlık anlamlı bir faiz indirimi yapması için kapı aralanır.
Dünya borsalarında yeni zirveler ile haftaya başlıyoruz. MSCI Tüm Ülkeler, S&P ve Nasdaq yeni zirveler ile yükselişine devam ediyor. Savaşı geride bırakan piyasalar ABD’nin Çin ile anlaşma sağlamasını, ABD ve Avrupa’nın anlaşmaya yakın olmasını ve Fed’in faiz indirim döngüsünü satın alıyor.
Ekonominin yavaşlamasına rağmen enflasyonun dirençli olduğunu gösteren ABD PCE verisi ve Trump’ın gölge Fed Başkanı atayarak Powell’ın pozisyonunu anlamsızlaştıracağı spekülasyonu yatırımcıların keyfini kaçırmıyor. Petrol fiyatlarında ateşkes haberi ile %12’ye ulaşan gerileme, enflasyon endişesini rafa kaldırarak tahvil ve hissede eşanlı bir yükselişi tetikledi.
Uluslararası yatırım bankaları 2025 yılı ikinci yarısı için temkinli bir tablo çiziyor. Jeopolitik risklerin tam olarak sönümlenmediğini, 9 Temmuz tarihine kadar gümrük tarifeleri konusunda anlaşma sağlanamayabileceğini, enflasyon riski nedeniyle Fed’in sonbaharda faiz indirmeyebileceğini vurguluyorlar. Ama yılın ikinci çeyreğinde bu riskler fazlasıyla varken %20’nin üzerinde bir yükseliş yaşandığı için aynı görüşe sahip olanların sesleri artık daha kısık çıkıyor.
Siyasi şokun baskısı altında Türkiye dünya ile arasında açılan makası kapatamıyor. Ortadoğu’da ateşkes ve başarılı geçen Erdoğan-Trump görüşmesi sonrası MSCI Türkiye Haziran ayında %4 yükselerek güçlü bir performans gösterdi. Ama aynı dönemde, Çin dışı gelişmekte olan ülkelerdeki artış %7,0’yi geçti. Diğer bir deyişle dünya ile aramızdaki makas açılmaya devam etti.
Siyasetin piyasalar üzerindeki etkisi sınırlı ve geçici olur
Bu hafta gözler CHP kurultayına yönelik mahkemede ve haziran ayı enflasyon verisinde olacak. Genel beklenti mahkemenin iddiaların incelenmesi için görüşmeyi öteleyeceği yönünde. Bu durumda önemli bir piyasa tepkisi öngörmeyiz. Kurultayın iptal edilmesi durumunda kısa vadeli dalgalanma görülebilir. Bu durumda parti içinden atanan bir kayyım ile parti yeniden seçime gider. Her halükarda, siyasetin piyasalar üzerindeki etkisinin sınırlı ve geçici olmasını bekleriz.
Enflasyon verisi siyasi şoka rağmen dezenflasyon sürecinin devam ettiğini göstererek piyasalara moral verebilir. Piyasaların beklediği gibi %1,5 civarında bir aylık enflasyon gelirse Merkez Bankası’nın Temmuz ayında 300-350 baz puanlık anlamlı bir faiz indirimi yapması için kapı aralanır. Petrol fiyatlarının İsrail saldırısı öncesi seviyelere dönmesi faiz indirimini destekler.
Enflasyon verisi düşük gelirse, faiz indirimine duyarlı bankalar ve GYO hisseleri ile endeksteki yükseliş devam eder. Savaş sorasında gördüğü zirveye göre %12 gerileyen petrol fiyatları ile havacılık hisseleri de yükselişe katılabilir. Ekonomideki sert yavaşlama işaretleri ve Çin’in güçlü rekabeti nedeniyle beyaz eşya, demir-çelik, otomotiv gibi döngüsel hisseler yükselişe muhtemelen daha sınırlı katılır. Sanayi hisselerinin yeniden ivmelenmesi için Avrupa ekonomisinde toparlanma, Çin’in baskısının azalması ve kredi faizlerinde 10 puana yakın bir gerileme gerekir.
Siyasetten bağımsız ekonomi ile makası daraltabiliriz
Dezenflasyon hikayesini arkasına alan Türkiye, dünya ile arasındaki makası kapatabilir mi? MSCI Türkiye sene başından beri %14, son 12 ayda %28 kayıpla en kötü performans gösteren gelişmekte olan ülke endeksi. Bu makası kapatmamız pek mümkün değil. Ama enseyi karartmayın. Siyasetten bağımsız ekonominin iyi gittiğini göstererek, bu makası daraltabiliriz.