Enflasyonun en ağır bedelini alım gücü artmayan, hayat pahalılığı ise artmaya devam eden vatandaş ödüyor. Peki, ekonomiyi oluşturan temel sektörler arasında en ağır bedeli ödeyen kim?
Salı günü, İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2024 araştırmasını açıklarken, İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, konuşmasının sonunda "üretimden uzaklaşma döngüsü"nün altını çizdi.
Biliyorsunuz, Bakan Şimşek, imalatın Türkiye ekonomisinin %23'üne denk geldiğini, hizmetler sektörü başta Türkiye ekonomisinin güçlü olduğunu, büyümeye ve istihdam yaratmaya devam ettiğini, imalattaki sıkıntıyı abartmamak gerektiğini, Katar'da yatırımcılarla bir araya geldiği toplantıda söyledi. Bankalar Birliği'nde de benzer bir açıklama yaptı.
İSO Başkanı'na değerlendirmesini sordum. Bu soruyu beklediğini söyledi ve bir grafik paylaştı. Biz dahil o grafiğe yer veren olmamış. Oysa çok çarpıcıydı:
Görünen o ki, 5 Eylül'de açıklanan OVP'den bu yana, sanayinin oluşturduğu temel malların enflasyonu yüzde 53'ten yüzde 20'ye gerilemiş. Hizmet enflasyonu ise 86'dan 55'e. TÜFE ise 38'de. Enflasyon ile mücadeleye kimin en çok katkıyı verdiği ayan beyan görünüyor. Yüzde 70'ler seviyesindeki kredi maliyetlerini de düşünürsek, ana sektörler arasında "en ağır" bedeli sanayicinin ödediği de...
Sapla samanı ayırmak gerekiyor.