Gerekenler zamanında yapılsaydı ve gerekmeyenler yapılmasıydı, bugün çok daha düşük bir enflasyon patikasında olurduk. Ama olmadı.
TÜİK'in rakamlarına göre enflasyon ekimde aylık yüzde 2,55 artışla yıllık yüzde 32,87'ye geriledi. İTO hafta sonunda İstanbul enflasyonunu aylık yüzde 3,3 olarak açıklayınca piyasanın TÜFE beklentisi yüzde 3'e yaklaşmıştı ama TÜİK'in ekim enflasyonu bozulmuş beklentilerin biraz altında gelince piyasanın ilk tepkisi olumlu oldu.
Ama dün açıklanan enflasyon rakamları işimizin hâlâ çok zor olduğunu gösteriyor.
- Ekimdeki yüzde 2,55 aylık enflasyon son 20 yılın ekim ayı ortalaması olan yüzde 2,12'nin üzerindeydi.
- Yıllık enflasyon yüzde 33,29'dan 32,87'ye gerilemesine rağmen hâlâ dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip üç ülkesinden birisiyiz. Bizden yukarıda Venezuela ve Burundi var.
Bu seviyede bir aylık trend bizi hedefe götürmez
- Düşük ve orta gelirlileri en fazla etkileyen gıda ve konut kalemlerinde aylık ve yıllık enflasyon hâlâ ortalama manşet enflasyonun üzerinde seyrediyor.
- Enflasyonun ana trendi hakkında fikir veren özel kapsamlı TÜFE göstergeleri aylık yüzde 2,4'ün üzerinde. Bu seviyede bir aylık trend bizi enflasyonda hedeflediğimiz yerlere götürmez.
- Aslında dezenflasyon programına göre bugün bulunduğumuz nokta çok daha aşağıda olmalıydı. Ancak aylık ve yıllık enflasyon oranları, dezenflasyon süreci başladığında hedeflenen patikanın belirgin biçimde üzerinde seyrediyor. Gerekenler zamanında yapılsaydı ve gerekmeyenler yapılmasıydı, bugün çok daha düşük bir enflasyon patikasında olurduk. Ama olmadı. Eğer hedeflere uygun bir gidişat olsaydı, politika faizleri de bugün en az 5-6 puan daha aşağıda olabilirdi. O da olmadı.
- Dezenflasyon sürecinin yavaş ve kırılgan seyretmesi, politika tarafında eksiklikler olduğunu, politikaların yeterince sıkı ve tutarlı uygulanmadığını; yapısal reformların eksik kaldığını gösteriyor.
Siyasi destek açık biçimde ortaya konulmalı
- Gelinen noktada hedefler inandırıcılığını yitirdi. Oysa Merkez Bankası’nın enflasyon hedefi yalnızca bir rakam değil; ekonomideki aktörlere yol gösteren stratejik bir araçtır. Ancak hedef güvenilirliğini yitirdiğinde, sembolik bir sayıdan ibaret kalır. Bizde de enflasyon hedefi artık pusula olmaktan çıkmıştır. Hedeflerin inandırıcılığını kaybetmesi beklenti yönetimini zorlaştırmaktadır.
- Enflasyonla mücadele yalnızca teknik bir süreç değil, aynı zamanda kurumsal güven meselesidir. Bu noktada Merkez Bankası’nın politik duruşunu destekleyecek paralel adımlar atılmalı, para politikası ile maliye politikası arasında uyum sağlanmalı ve siyasi destek açık biçimde ortaya konulmalıdır.
                        
                                
                                
                                