Konu sadece Çin değil. Çin'in ötesinde Vietnam gibi Asya, Çekya gibi bir dizi Doğu Avrupa ülkesi Türkiye'yi giderek zorlayan rakipler haline geldi. Asıl konu, Türk sanayisinin üzerindeki tarihi maliyet baskısı...
Geçen hafta ziyaretimize gelen armatür üreticileri, "Biz de Mısır'a gidiyoruz" dedi. Nedenini sorunca aldığımız yanıt şu oldu: "Artık İtalyan üreticiyle maliyetlerimiz aynı seviyeye geldi. Kalite açısından onları yakalasak bile, ülke imajı ve tasarım açısından kıyaslanıyoruz ve işlerimizi kaybediyoruz. Mısır'da iş gücü ucuz. Maliyet avantajıyla yeniden sipariş alacağımızı umuyoruz."
Konuştuğumuz kalıp sanayicileri de, "son dönemde pek çok siparişi Portekiz'e kaptırdıklarını" vurguluyorlardı. Bangladeş, Hindistan, Endonezya gibi büyük nüfuslu ülkelerde saatlik iş gücü maliyeti 1,5-2 Euro civarında. Mısır, Fas gibi ülkelerde 4-6 Euro, Sırbistan, Bulgaristan, Romanya gibi ülkelerde 9-12 Euro seviyesinde. Türkiye ise 15 Euro civarında. Sohbet ettiğimiz Uludağ İhracatçı Birlikleri yöneticilerinin verdiği bilgiye göre, 2021 Aralık'tan bu yana otomotivde mavi yakalı iş gücü maliyeti yıllık 7 bin dolardan 30 bin dolar seviyesine çıktı. Bu Polonya'da 26 bin, Macaristan'da 18 bin, Fas'ta 6 bin, Mısır'da 3 bin dolar seviyesinde. "Son dönemde AB üyesi ülkeler arasında döviz cinsinden en yüksek maliyet artışını Türk sanayisi yaşadı. Bir kaç yıl içinde, Asya'yı bırakın, Avrupalı rakibin gerisine itildik" diyorlar.
Türkiye'nin emeği ucuzlatarak gidebileceği bir yer yok! Doğru... Gelgelelim, dünyada üretim farklılaşıyor. Rakipler artıyor. Rekabet şiddetleniyor. Bu sürece maalesef yüksek üretim maliyetleri ile ters ayakta yakalandık.
Konfüçyüs'ün ünlü sözü, işçisiyle işvereni ile Türk sanayisi için giderek geçerli hale geliyor: "Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil!"
Yoldan çekilmek bize hiç yakışmaz. Karakterimize aykırı!