TURİZM, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer, elindeki dosyayı açtı, önce kapak sayfasını gösterdi:
- Yeme-İçme Sektöründe Bahşiş Ödemelerinin Kredi Kartıyla Yapılabilmesine İlişkin Düzenleme Talebi
Başlığı okuyunca 4 Ocak 2022’ye döndüm. O gün genel kurulunu gerçekleştiren TURYİD’in Başkanı Kaya Demirer, öncelikli hedeflerinden birini paylaştı:
- Bahşişlerin kredi kartıyla ödenmesi konusunda bu dönem bir çözüme ulaşacağımıza inanıyorum. Bu yönde ısrarlı görüşme ve çalışmalarımız olacak.
Konuyu Hazine ve Maliye Bakanlığı döneminde Berat Albayrak ve Gelir İdaresi Başkanı Bekir Bayrakdar’a anlattıklarını bildirdi:
- Şimdiki Hazine ve Maliye Bakanımız Nureddin Nebati’ye de konuyu anlatacağız. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un bizi destekleyeceğine inanıyoruz.
Hazırladıkları modeli anlattıktan sonra 6 Ocak 2022 tarihli yazıma başlık olan şu mesajı verdi:
- 12 milyar liralık bahşiş kartla kayda girse katlanır, garson ve devlet kazanır…
TURYİD’in bu önerisi yasa tasarısı maddesine dönüştü, karşı duruş gündeme geldi:
- Garsonların bahşişine de göz diktiler. Bahşişten vergi alınır mı?
Konu bu şekilde algılanınca tasarıdan çıkarıldı. Böylece bahşişin kartla ödenmesi, kayda girmesi, rakamın katlanması beklentisi havada kaldı.
Kaya Demirer, dosyanın bir nüshasını bana uzattı, mevcut durumu anlatmaya koyuldu:
- Yeme-içme sektöründe çalışan 2 milyon kişi, gelirinin önemli bir kısmını müşterinin gönüllülük esasıyla ödediği bahşişlerden elde ediyor.
- Son yıllarda hesap tutarları arttı, yüzde 10-15’lik bahşiş miktarı da rakam olarak yükselmiş oldu. Müşteri cebinde, cüzdanında fazla nakit taşıyamadığı için bahşişi istese de ödeyemez hale geldi.
- Bunun üzerine bazı işletmeler çalışanlara dağıtmak amacıyla hesaba yüzde 10-15 “servis ücreti” eklemeye başladı. Bu oran menüde de yerini aldı.
- İşletmeler yüzde 10-15 “servis ücreti”ni doğrudan faturaya koyunca yüzde 50-55’i vergiye giderken, kalan yüzde 45-50’lik bölüm çalışanlara kaldı.
Bahşişin “servis ücreti” şeklinde kayda girmesinin yarattığı sorunları sıraladı:
- Zorunluluk hissi: Müşteri ödemeyi gönüllü değil, mecburi yaptığı için memnuniyetsizlik oluşuyor.
- Çalışan huzursuzluğu:Hakkaniyetli bulunmayan “dağıtım anahtarı sistemi” işyerinde huzursuzluğa yol açıyor.
- Yüksek kesintiler:“Servis ücreti”nden gelir vergisi, SGK primi, işsizlik sigortası ve damga vergisi kesiliyor. Personele yüzde 45’lik oran kalıyor.
Kaya Demirer, bu noktada sektörler ilgili verileri ortaya koydu:
- Yiyecek-içecek işletmesi sayısı: 200 bin
- Doğrudan istihdam:2 milyon kişi
- 2025 sektör büyüklüğü beklentisi:950 milyar lira
- Potansiyel bahşiş hacmi (kredi kartı ile):95 milyar lira
- Beklenen stopaj geliri (Yüzde 10):9.5 milyar lira
Sistemin işleyişini de şöyle anlattı:
- Kredi kartı ile hesap ödenirken POS cihazlarında “Bahşiş eklemek ister misiniz?” sorusu çıkacak.
- Müşteri dilerse yüzde 10, 15 ve 20 aralıklarında bir seçenekte karar kılacak. Bu tutar, işletmenin ticari gelirinden ayrı bir hesapta tutulacak.
- Bahşiş geliri ücret tanımından çıkacak, gönüllülük esasına göre toplandığı için yüzde 10 stopaj dışında bir kesintiye tabi olmayacak.
- Bu model çalışanların bahşiş gelirinin artmasını sağlayacak.
Demirer, modelin çalışma sistemini anlattıktan sonra beklentisini dile getirdi:
- Kredi kartıyla bahşiş ödeme sisteminin ülkemizde de mevzuata dayalı şekilde oturmasını istiyor ve bekliyoruz. Modeli Hazine ve Maliye Bakanımıza, bakanlığın ilgili birimlerine, Kültür ve Turizm Bakanımıza yeniden anlatacağız.
TURYİD’in yenileyeceği hamlesinde “yüzde 10 stopaj kesintili, kredi kartıyla ödenen bahşiş modeli” bu kez akıllara yatar mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu modele ikna olur mu?
Müşteri fiyata çok hassaslaştı
TURİZM, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer, müşterilerin fiyata çok hassaslaştığını belirtti:
- Bence enflasyonun ateşi düşüyor. Bu durumu satın almalarımız sırasında görüyor, hissediyoruz.
Kurumsal işletmelerin 2025’e, “Bu yıl kâr değil, ar yılı” şeklinde baktığını savundu:
- Kurumsal işletmelerde fiyatlar enflasyonun altında artıyor. Müşteri bu tutuma olumlu karşılık veriyor. Müşteri, “iyi hizmetin karşılığını öderim” yaklaşımıyla hareket ediyor.
Güvendiğiniz mekanlara gitmeye özen gösterin
TURİZM, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer, “gecekondu restoran” diye nitelediği bazı işletmelerin sektörün algısını bozduğunu vurguladı:
- Bazı “gecekondu restoranlar”, en lüks mekanların fiyatlarını baz alarak hareket ediyor. Müşteri, iyi kalitede hizmet alamadan yüksek bedel ödeyince haklı olarak rahatsızlık duyuyor.
Bunun üzerine şu çağrıyı yaptı:
- Dışarıda yemek yemek için güvendiğiniz kurumsal ve marka olan mekanlara gidin. Ayrıca mahallenizde yine aranızda güven oluşmuş restoranları tercih edin. Böylece “gecekondu restoranlar”dan uzak durmuş olursunuz. Kötü sürprizle karşılaşmazsınız.
Kitapla şarap ve viski eşleşir mi?
AMAZON Türkiye’nin “Online Kitap Alışverişi Alışkanlıkları Araştırması”nın paylaşıldığı toplantıdayız. Amazon Türkiye Kitap ve Hızlı Tüketim Kategorisi Genel Müdürü Serdar Çepniler, VeriNays’in gerçekleştirdiği araştırmayla ilgili verileri aktardıktan sonra ekibi salondaki masayı işaret etti:
- Masadaki viski ve şarapları kitaplarla eşleştirdik.
Masadaki menüye baktım:
- Kadehteki Hikayeler
Menüde şarabın adı, altında da eşlik eden kitap yer vardı. Alkollü içkiyi özendirmek şeklindeki algılanmasın diye ben kitap adlarıyla menüyü aktaracağım:
- Tutunamayanlar-Oğuz Atay: Eşlik eden şarap yoğun ama yerel dokunuşlarla farklılaşan bir karakter. Atay’ın anlatısı gibi karmaşık, sert ama düşündürücü, her yudumda bir katman keşfedilir.
- İnsan Ne İle Yaşar-Tolstoy: Eşlik eden şarap yumuşak, dengeli ve duru, Tolstoy’un sade ama derinlikli anlatımı gibi ruha iyi gelen sadeleştirici bir deneyim sunar.
- Körlük-José Saramago: Eşlik eden katmanlı, karakterli, çarpıcı bir şarap. Saramago’nun dili gibi alışılmışın dışında, güçlü ve düşündürücü, yavaş içilmeyi ve sindirilmeyi ister.
- Sinek Isırıklarının Müellifi-Barış Bıçakçı: Eşlik eden şarap hafif, zarif ve duygu yüklü. İlk bakışta romantik ve sakin görünür ama alt katmanlarında hüznü, geçmişi ve zamanı hatırlatır. Barış Bıçakçı’nın sade ama içe işleyen anlatımıyla aynı tonda bir melankoli taşır.
Viski-kitap eşleşmesi de şöyleydi:
- Kırmızı Saçlı Kadın-Orhan Pamuk: Eşlik eden yumuşak içimli malt viski, vanilya ve meşe notalarıyla tanıdık ama katmanlı bir deneyim. Tıpkı Pamuk’un modern İstanbul anlatısında olduğu gibi, geçmişle bugün arasında kurulan zarif bir köprü.
- Yüzyıllık Yalnızlık-Gabriel Garcia Marquez: Eşlik eden rom fıçılarında yıllandırılmış malt viski, tatlı meyvemsi notalarla baharatı, tropik sıcaklıkla zarif bir derinliği buluşturur. Marquez’in “Yüzyıllık Yalnızlık”ı da aynı şekilde büyülü, yoğun ve hayal gücünü kışkırtan bir deneyim sunar.
- 1984-George Orwell: Eşlik eden viski is, meşe ve derin duman notalarıyla tanımlanan bir karakter. Tıpkı Orwell’in distopyasında olduğu gibi viski de kontrol, güç ve karanlık atmosferle örtülü bir deneyim sunar.
- Suç ve Ceza-Dostoyevski: Eşlik eden derin, karamelize ve kompleks bir viski. Her yudumda vicdanla, güçle, insan dünyasıyla karşı karşıya kalırsınız.