Önümüzde yaşanılacak koca bir 2024 yılı var. Seçim ile geçimin fazlaca konuşulacağı bir yıldan söz ediyoruz. Kimileri; “ağır geçecek ekonomik kış” diyor. Kimileri de Ortodoks politikalarının ilk neticelerini alacağımız, “heterodoks enkazının kaldırılacağı kayıp yıl” diye ağır bir tanım getiriyor.
Öyle ya da böyle 2024’te reel sektörü bekleyen en önemli 3 risk; 1-seçimler, 2-jeopolitik gelişmeler ve 3-yeni ekonomik dönüşüme uyum sağlamak olacak. En önemli 3 fırsat; 1-rekaberlikler, 2-verimlilik artışı, 3-zombi şirketlerden kurtulmak olacak. Yürümeyen sistemlerin restorasyon sürecine gireceğiz.
SERVET BARIŞI BEKLİYORUM
Bize döviz lazım… Bize çok döviz lazım… Bize acil ve çok döviz lazım… İyi de finans kaynaklarından “akmayan ama damlayan sıcak para” geldiğini görüyoruz. Her ne kadar rasyonele dönsek de yabancılar bizi “Naci Ağbal sendromu” yinelenebilir algısı üzerinden değerlendirmeyi seçiyorlar.
ORTAKLIKLAR ARTACAK
2024’te ortaklıkların artmasını bekliyorum. Şirketler birleşme yolunu seçecek. Çünkü tek başına var olabilmenin maliyeti arttığı gibi, rekabetin dinamikleri değişecek. “Çaresizseniz, çare sizsiniz” kıyılarına varma hali gerçekleşecek. Başa çıkılası olmayan şartların tanımlandığı ve alternatif yolların aranacağı bir sürece gireceğiz. Şirketlerimiz, bastıramadığı acıyla mücadele kararlılığına varacak.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Şirketler bu durumda ne yapacak?
Kendilerini yeniden keşfetmekten başka seçenekleri var mı? Verimlilik arayışı, değişen piyasa dinamikleri, artan maliyetler karşısında, belki de tek çareleri adaptasyon ve evrim geçirmek olacak.
İş dünyası nasıl bir önlem alacak?
Yükselen maliyetlerin, artan rekabetin ve sürekli değişen piyasa koşullarının akıntısına karşı koyabilmek için yeni stratejiler geliştirecekler. Zaten kriz tarihimize baktığımızda önemli atılımlar hep krizlerle mümkün olagelmiştir. Krizler önemlidir, deprem sabahı jeolog kesilirsiniz. Misal 2009’da küresel kriz Avrupa’ya sirayet ettiğinde, ihracatçılarımız; en büyük müşterilerini kaybedince “eksen kaymasını” keşfetmek zorunda kalmıştı. Daha önce 80 ülkeye mal satarken yeryüzündeki 280 gümrük sahasına ihracatın yollarını bulmuşlardı.
not
ZULADAKİ PARALAR BİTECEK
Herkes kaynak arayışında olacak. Hatta dışarıdaki parasını getirmek zorunda kalacak. Devletten kredi alamadığı için orada burada saklanan paralar sisteme girecek.
Biz niceliğe değil niteliğe bakmak zorunda kalacağız. Nesneye miktar üzerinden değil de değer üzerinden bakınca nitelikten söz etmeye başlarız. İhracatın cirosu, niceliğine dairdir. Nitelik, ihraç malının kilogram fiyatıdır. Ciro; niceliğe dairdir. Kâr ise o cironun kârlılığını anlatır.
Turist sayısı niceliği, turist başına harcama, turizmin niteliğini tanımlar. Büyüme; niceliktir, kalkınma; nitelik… Her alanda nitelik artışı için çaba göreceğiz. Her kriz kendi fırsatlarını da getirir. Bazıları bunu görür ve değerlendirir. Bazıları da krizin dişlilerinde erir.
Benim bu krizden beklentilerim var. Misal, zombi şirketlerimizin ölümü, kötü yönetilen kurumların rasyonele dönüşü, verimsiz işletmelerin el değiştirmesi gibi… Peki, siz kendinizi nerede konumlandıracaksınız?