Sevgili EKONOMİ gazetesi okurları, özenle hazırlanacağını bildiğim bu çalışmada sevgili babam Kemal Gülman’a dair bir yazıyla yer almaktan mutlu ve heyecanlıyım…
Sevgili babam Kemal Gülman ile ilgili düşüncelerimi paylaştığım ilk yazılı kayıt, geçtiğimiz yıllarda babamın büyük bir tutkuyla kaleme aldığı kitabının sonuna eklenen mektubumdu. Babamın 2021-2022 arasında neredeyse her gün, titiz bir mesai sonucunda yayınladığı ‘İş’ten Hikayeler: Tecrübelerim, Tavsiyelerim’ adlı kitabın tüm satış gelirinin TEV’e bağışlandığını, arzu edenlerin tüm kitapçılarda bu otobiyografik eseri bulabileceğini hatırlatarak yazıya başlamak isterim. Tam da babamın istediği gibi; eğer bir işe inanıp emek harcadıysak muhakkak işin takipçisi olmalıyız. Ben de bu tavsiye notumu sizlerle paylaşmış olayım.
Babam Kemal Gülman ile ilgili anlatmak istediğim çok şey var. Minnet duyduğum, 'iyi ki oğluyum' dediğim çok şey. Size benim azimli, çalışkan, hırslı, titiz, disiplinli, kuvvetli, meraklı, sabırlı, hayata pozitif bakmayı iş edinmiş yaşam aşığı babamı nasıl anlatsam ki… Kendi enerjisini kendisi üreten, kendi şansını kendisi yaratan biricik babamı. Dürüstlüğü ata yadigarı görmüş, kibir nedir bilmemiş, buna karşılık nereden geldiğini bilmiş, geçmişini unutmamış ve şükretmeyi ibadet bilmiş babamı. Değer bilen, vefa bilen, unutmayan ama kin de tutmayan Kemal Gülman’ı… Sıcak bir gülümsemeyle, olumlu bir bakış açısıyla, diyaloğu baş tacı eden haliyle çözdüğü dağ gibi bir meselenin hemen ardından sıradaki iş için heyecanını aynı seviyede tutabilme yeteneğini nasıl anlatabilsem…
Bütün sermayesi çalışma azmi idi
Yıl 1952. Cebinde gelecek umudu ve çalışma azminden başka hiçbir şeyi olmayan, kendi deyimiyle ‘Çalışmaktan başka hiçbir şey bilmeyen’ bir delikanlı. 1950’li yıllarda Türkiye’de dış ticaretin gelişiminde izi olan, mevzuattan uygulamaya her adımı kitaplardan, piyasadan öğrenmiş birini düşünün. O kişi 1980’lerde Bodrum’un turizmde yıldızının parlayacağını hisseden, 2020’lere gelindiğinde ise oğluna girişim sermayesi yatırımcılığının geleceğini fısıldayan kişi. İşte o kişi, benim babam, Kemal Gülman.
Sevilmek de emek ister, bedavaya sevgi yok!
Çocukluğumdan kalan hatıralarda, akşam yemeğinde biz yemeği bitirmiş televizyon izliyoruz, hatta birazdan yatacağız; babam hala çalışma odasından çıkıp yanımıza gelememiş…
Küçük notları geliyor sonra aklıma, inci gibi yazısıyla aldığı notlar. Her toplantı öncesinde soruları hazırdır, konulara çalışmıştır. ‘’Bak bakalım şu işe Polat’ diyorsa, benden önce muhakkak bir tetkik yapmıştır. Dolayısıyla öylesine söylemiyordur, takibini yapacaktır.
Bakın şimdi Bebek’teyiz. 13-14 yaşında ya varım ya yok. Evimizin hemen önünde, sahilde balık tutuyorum. Yanımdaki ağabeyler tuttuklarını satıyorlar. Koşarak eve gidip bir leğen buluyorum. Tuttuğum balıkları yoldan geçenlere satıp, cebimde bir avuç para eve gidiyorum. Bir yandan da bana kızacaklar mı diye etrafı kolluyorum. Babam eve gelince durumdan haberdar oluyor. Kızmak ne kelime, ‘’Aslan oğlum benim, yaşa!’’ diyerek sarılıyor. Akşam, bana özel havyarlı ve şampanyalı bir kutlama tertip ediyor. Hem utanıyorum hem seviniyorum. Zaman geçiyor, birlikte çalışmaya başlıyoruz, işleri bana devrediyor. Yüzünden eksik etmediği gülümsemeyle, ofise her geldiğinde ortalık aydınlanıyor. Hal hatır soruyor, gülümsüyor, şakalaşıyor. Arkadaşlarım pervane. ‘’Sevilmek de emek ister, bedavaya sevgi yok’’ diyen kişi, benim babamdır.
Bugün onun yarattığı ılıman iklimde, ne iş yapıyorsak en iyisini yapmak için mücadele veriyoruz. Yaratıp bizlere emanet ettiği Gülman Group’ u yeni kuşaklara devredene kadar koruyup, geliştirmeye ve büyütmeye devam etmek için tüm çabam. Ve babama sözümdür ki, ondan öğrendiğim ne varsa daima bende yaşayacak.
Bana kattığın her şey için, bana inandığın ve güvendiğin için, tüm öğrettiklerin için teşekkür ederim babacığım…
Gülümse, mütevazı ol
1952 yılında kurduğu Gülman Group’u kendi elleriyle bana emanet etti. Sorumluluğum büyük ama şansım da büyük. Biliyorum ki azmiyle, merakıyla her zaman yanımda. İlk gün fısıldadığı söz ise daima kulağımda: Gülümsemeyi sakın unutma, mütevazı ol. İkisi de hem işe yarar hem bedava!