ŞEBNEM TURHAN
İnfo Yatırım Genel Müdürü Tarkan Akgül, sıkı para politikası, zayıf yabancı ilgisi ve içerideki haber akışının BIST üzerindeki baskısı hedef fiyatlara doğru potansiyelini de olumsuz etkilediğini belirterek “2025, 2024 ve özellikle 2023’e göre oldukça zor geçti. 2026, enflasyon probleminin çözümüne bir adım daha yaklaştığımız fakat sıkı para politikasının sürmesini beklediğimiz bir dönem olacak. Yine de matematiksel olarak gerileyen faiz BiST’te model portföylerde getiri potansiyellerini yukarı çekecektir. 2026 için daha iyimseriz” diye konuştu.
Yılsonu yüzde 30’un üzerinde kapanacak
Akgül, EKONOMİ’nin sorularını yanıtladı. İç gündem ve zayıf yabancı ilgisine rağmen Türkiye için ekonomideki ana sorunun enflasyon olduğunu düşündüklerini belirten Akgül, enflasyon için de aşağı yönlü risklerin şu aşamada daha sınırlı olduğunu söyledi. Akgül, bu yılı yüzde 30’un üzerinde enflasyon ile kapanmasını beklediklerini dile getirerek şunları söyledi: “Bu da TCMB’nin faiz indirim patikasını daha yatay hale getiriyor. Tüm bunların etkisinde Türkiye ekonomisindeki toparlanmanın da gecikmesi beklenebilir. Yine de son çeyrekte bu toparlanmanın emarelerini göreceğimiz görüşündeyiz. En azından şirketler zayıf bir finansal çeyrek geçirse dahi 2026’ya bakışları 2025’e göre daha olumlu olacaktır. Bu beklentinin BİST tarafında satın alınacağını düşünüyoruz.”
2025, 2024 ve özellikle 2023’e göre oldukça zor geçtiğine işaret eden Akgül, 2026’nın, enflasyon probleminin çözümüne bir adım daha yaklaşılan fakat sıkı para politikasının sürmesini bekledikleri bir dönem olacağını vurguladı. Akgül, yine de matematiksel olarak gerileyen faizin BİST’te model portföylerde getiri potansiyellerini yukarı çekeceğini ifade ederek “Ek olarak büyüme dinamiklerinin iyileşmesi, Avrupa’da ekonominin toparlanması gibi beklentiler de gerçekleşirse BİST’te 2025’in ikinci yarısı için konuştuğumuz hikâyeyi nihayet 2026’da daha net konuşabiliriz. 2026 için daha iyimseriz” diye konuştu.
PPF’lere ilgi azalır ama tamamen bitmez
Yatırımcının son yıllarda büyük ilgi gösterdiği para piyasası fonlarına olan ilginin tek sebebinin faiz olmadığını söyleyen Akgül, BİST’te getiri potansiyelinin düşük kalmasının, yatırımcı risk iştahındaki gerileme gibi etkenlerin de riski düşük veya risksiz yatırım araçlarına ilgiyi artırdığını kaydetti. Akgül, politika faiz indirimleriyle faizlerde gerilemenin elbette para piyasası fonlarına ilgiyi azaltacağını ancak tamamen bitirmeyeceğine dikkati çekerek “Buradan çıkan fonun bir kısmı dövize yönelebilir. Faiz – Borsa rekabetindeki çizgiyi kalın görmekteyiz. Yine de gerileyen faizlerle birlikte TL mevduat ürünlerinden BİST’e geçiş beklentimiz var” dedi.
FAİZ İNDİRİMİ EYLÜL SEVİYESİNDE KALIR
Merkez Bankası’nın 23 Ekim’de gerçekleştireceği Para Politikası Kurulu toplantısı içinse İnfo Yatırım Genel Müdürü Tarkan Akgül beklentilerin üzerinde çıkan enflasyona işaret etti. Akgül, “Eylül ayı enflasyonu TCMB’nin faiz indirim patikasını etkileyecek gibi duruyor. 23 Ekim toplantısına yüzde 33,3’lük bir enflasyon ve yüzde 40,5’luk bir politika faizi ile gireceğiz. Eylül enflasyonunda hem arz yönlü etkiler hem de geçici olacağını düşündüğümüz etkiler var. Bu perspektif TCMB’ye ekim toplantısında faiz indirimi için alan tanıyabilir. Söz konusu indirimin eylül ayı kadar olacağını düşünmüyoruz. Doğru bir iletişim, enflasyondaki beklenti üstü görünüme karşın söylem olarak daha güçlü bir sıkı para politikası sinyali ve iletişimi sağlanırsa faiz indirimi mümkün” dedi. Eylülde TCMB PPK’da 250 baz puanlık faiz indirimi gerçekleştirmişti.
Yatırım sepetinde hisse payı yüzde 50 olabilir
İnfo Yatırım Genel Müdürü Tarkan Akgül 2025 yılı bir yatırım sepeti hazırlamak adına zorlu geçtiğini belirterek şöyle konuştu: “Buna karşın BİST’te son çeyrek itibariyle yeni bir hikâye konuşabiliriz. Bu çerçevede hisse ağırlıklı bir sepet önerebiliriz. Kaldı ki BİST’te reel getiri potansiyeli sunan bir porftöy oluşturulabilir. Bu çerçevede yüzde 50 oranında hisse, jeopolitik riskleri göz önünde bulundurduğumuzda yüzde 15-20 oranında değerli metal, faizlerin bir süre daha yüksek kalması nedeniyle yüzde 20 bono ve yüzde 10 kadar TL mevduat ürünleri önerebiliriz.”
Dolarizasyon riski görmüyoruz
19 Mart süreci sonrası döviz fonlarına ek olarak altın fonlarının da çok fazla konuşulduğunu hatırlatan Akgül, şunları söyledi: “Burada altının kendi dinamikleri de belirleyici olsa da güven endekslerindeki zayıflama dönemleri tarihsel olarak Türk yatırımcının TL talebini azalttığı ve döviz ve altın talebini artırdığı dönemlere karşılık geliyor. Şu aşamada dolarizasyon riski görmüyoruz. En azından TL’de pozitif reel faiz süreci devam ettikçe, TL’deki değer kaybının daha sınırlı kalması, bunun da dolarizasyonu sınırlayacağı kanaatindeyiz.”