Ahmet YİĞİT / MERSİN
Mersin Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (MESİAD) ve EKONOMİ gazetesi işbirliğinde düzenlenen MESİAD Ekonomi Sohbetleri'nde enflasyon, döviz kuru, dış ticaret ve finansmana erişim başta olmak üzere birçok konu masaya yatırıldı.
Enflasyon, döviz kuru baskısı, ihracat ve finansal erişim başta olmak üzere birçok konunun masaya yatırıldığı MESİAD Ekonomi Sohbetleri’nde herkesin 31 Mart seçimlerine odaklandığını ve kimsenin önünü göremediğini belirten MESİAD Başkanı Hasan Engin, “Finansmana erişim çok zor şu anda. Enflasyon ve fiyatlama çok yüksek. Piyasada faiz ağırlıklı gündem var, yatırımları kimse konuşmuyor” dedi.
Mersin Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (MESİAD) ve EKONOMİ gazetesi işbirliğinde düzenlenen MESİAD Ekonomi Sohbetleri, Mersin iş dünyasını buluşturdu. EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ve Genel Koordinatörü Vahap Munyar’ın katılımıyla gerçekleşen panele, Mersinli iş insanları, sanayiciler, ihracatçılar ve STK temsilcileri yoğun ilgi gösterdi.
Panelde konuşan MESİAD Başkanı Hasan Engin, Mersin ekonomisi, sanayi ve ihracatı hakkında bilgi vererek, “Mersin sadece Çukurova Bölgesi için değil aynı zamanda ülkemiz için önemli bir sanayi, ihracat, tarım ve lojistik kentidir. Ülkemiz, Cumhuriyet'in 100’üncü yıl dönümünün kutlandığı 2023’te 255,8 milyar dolar değerle ihracatta yeni bir rekora imza attı. Bir asırlık ihracat maratonunun 86 yılında var olan Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB), aynı dönemde 16,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek ülke ihracatına yüzde 7,3 oranında destek verdi. En yüksek ihracat değerlerine kimya, demir-çelik, hububat ve bakliyat sektörlerinde ulaşan AKİB’in pazarları arasındaki ilk 3 sırayı Irak, Hollanda ve Rusya aldı. 877 dönümlük alan üzerinde 400’ün üzerinde firma ile faaliyetlerini sürdüren Mersin Serbest Bölgesi, 2023’te 3,7 milyar dolar ticaret hacmi gerçekleştirdi. Türkiye’deki serbest bölgelerin 2023 ticaret hacmi verilerine göre de Mersin Serbest Bölgesi 2. sırada yer aldı” dedi.
Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nde (MTOSB) 220 firmanın, 756 hektar alan üzerine kurulu 3 ayrı bölgede faaliyetlerini sürdürdüğünü aktaran Hasan Engin, 2023’te bölgeden yapılan 1 milyar doları aşkın ihracat, kentteki toplam ihracatın 3’te birine denk geldiğini belirtti. Alt ve üstyapı çalışmaları tamamlanan 3’üncü bölgenin tam kapasite faaliyete geçmesi ile en az 15 bin kişiye yeni iş imkânı sağlayarak toplam istihdamını 40 bine çıkaracak olan MTOSB’nin kent ve bölge ekonomisi için önemli olduğunu aktaran Hasan Engin, 4 ve 5’inci bölgeler ile birlikte bin 84 hektarlık yüzölçümüne ulaşacağını kaydetti. 1 milyon 585 bin 300 hektarlık yüzölçümü ile Türkiye toplam yüzölçümünün yaklaşık yüzde 2’sini oluşturan Mersin’in kendi yüzölçümünün yüzde 21’inde tarımsal üretim gerçekleştirdiğini söyleyen Hasan Engin, kentin 7 tarım ürünü üretimin ilk sırada, 9 üründe ise ikinci sırada yer alarak tarım ihracatında kilit rol aldığını aktardı.
Piyasa gündemi çok farklı
Ekonomik sorunların aşılması için yeni tedbir ve reformların gerektiğini vurgulayan Hasan Engin, “Marmara’ya alternatif olarak gösterilen Çukurova’nın yatırım kenti Mersin, ekonomisi, doğası, ulaşım şartları, tarihi ve kültürel dokusuyla yakın zamanda daha da öne çıkacaktır. Herkes 31 Mart seçimlerine odaklanmış durumda, kimse önünü göremiyor. Finansmana erişim çok zor şuanda. Enflasyon ve fiyatlama çok yüksek. Piyasada faiz ağırlıklı gündem var, yatırımları kimse konuşmuyor. Birçok sektör durmuş durumda. Döviz kurlarındaki hızlı dalgalanma, dünya ekonomisindeki daralma, artan maliyetler üretimi ve sanayicileri olumsuz yönde etkilemektedir. İş dünyasında yaşanan zorlukların aşılması ancak üretimde istikrarın sağlanması ile gerçekleşecektir. Sanayicilerin finansa erişiminin kolaylaştırılmasıyla yatırımların hız kazanacağı ve istihdamın artacağı görülecektir. Sanayiciler, üreticiler ve firmaların bu zorlu durumu atlatabilmesi için bankaların yeni yatırımlara kredi desteği vermesi gerekmektedir. Ancak bu yatırımların da hayata geçebilmesi için güçlü bir sermayeye ihtiyaç vardır. Bu sebeple firmalara krediye erişim kolaylaştırılmalı ve kredi desteği sağlanmalıdır. Yeni ekonomik reformlar, tasarruf tedbirleri ve sanayicinin desteklenmesiyle yatırımlar hızlı bir şekilde gerçekleşecektir” diye konuştu.
“Demokratik reformlar için adımlar atılmalı”
Dış ilişkilerin geliştirilmesinin rekabet için önem arz ettiğinin altını çizen Hasan Engin, “İstikrar, demokrasi, adalet ve hukukun üstünlüğü ilkeleri ışığında devletimizden beklentimiz; kutuplaşmadan uzak, her kesimin görüşlerine dayalı, herkesin kendini içinde bulduğu anayasal reformların hayata geçirilmesidir. İsrafla mücadele, orta gelir tuzağından kurtulma gibi birçok konuda adım atılması ülkemizin yararına olacaktır. Ülkemizin yatırım açısından güvenli liman olması için zaman kaybetmeden demokratik reformlar için acil adımlar atılmalıdır. Komşu ülkelerimiz ve Avrupa ülkeleri ile yakın ilişki içerisinde olmamız, dış ilişkilerimizi geliştirmemiz, dünyayla entegrasyon ticaretimizi ve ekonomimizi güçlendirecektir” ifadelerini kullandı. “Vergi beyan etmeyen kesimler zapturapt altına alınacak” Katılımcılardan gelen ‘Seçim sonrasında devalüasyon olacak mı?’ sorusu ile sık sık karşılaştıklarını aktaran EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ise iş dünyasında 5’inci aydan sonra bazı düzenlemeler beklendiğini, 31 mart yerel seçimlerinden sonra aşırı sıkılaşma geleceğini düşünmediğini dile getirdi. Sıkılaşmada politikalarının amacının faiz oranlarını belli bir yere getirmek olduğunu belirten Hakan Güldağ, “Bundan sonra faiz artışı beklemiyorum. Zaten Merkez Bankası da pek o niyette değil. Piyasada daha az para bırakacaklar, bazı vergiler gelecek. Nisan ayında yeni bir vergi paketi düzenlenecek; bazı vergiler yukarı çekilecek. Depremle ilgili iş dünyasını ilgilendiren alanlarda 1-2 puan vergi artışı bekleniyor. İnfluencer denilen bir hayli geliri olan ama bu gelirini beyan etmeyen kesimlere de vergi bekleniyor. Nasıl buldun denmeyecek, nasıl harcadın denilerek bir düzenleme yapacaklar. Bu uygulamanın biraz daha genişleyeceği, gelirleri yüksek ama vergi beyan etmeyen kesimler zapturapt altına alınacak. Bu konuda bazı düzenlemeler olacak; Mehmet Şimşek de bu işin başında yer alıyor. Devalüasyon önemli bir konu, dalga boyu kur artışı beklemiyorum. Bu program muhtemelen devam ettirilecek. Seçimden sonra bir U dönüşü beklemiyorum” ifadelerini kullandı.
Kur baskı altında tutulmaya devam edecek
Ekonomi yönetiminin değişmesi yönünde bir senaryonun olmadığını aktaran Hakan Güldağ, enflasyon bir yere gelene kadar mevcut programın sürdürüleceğine işaret ederek, sözlerini şöyle noktaladı: “Çıkış yolu olarak ortaya konulan programda ana odak enflasyonu düşürmek. Kurlar baskı altında tutuluyor, baskı altında tutulmaya da devam edilecek. Eylül ayından beri rezervleri güçlendirme için yeni bir uygulama yapılıyor. Merkez Bankası bankalara TL veriyor ve bankalardan döviz alıyor. Bir başka deyişle bankaları döviz bulmaya yöneltiyor. Zaten rakamlar da bunu gösteriyor. Yani swap yaparak rezervleri güçlü tutmaya çalışıyorlar. Bu uygulama belli oranda başarılı oldu. Kurlar belli oranda baskı altında tutuldu.”
“İş dünyası kapasite fazlasının sancısını çekiyor”
İş dünyasında yatırımlardan önce sektörel analiz yapılması önerisinde bulunan EKONOMİ Gazetesi Yayın Koordinatörü Vahap Munyar da bir takım eleştirilerde bulundu. Genel iş dünyasının fizibilite yapmadan yatırıma yöneldiğine dikkat çeken Vahap Munyar, “Pandemi döneminde işletmeler açık tutulup fazla kar edilince, herkes hemen kapasite artırımına gitti. Şimdi de iş dünyası kapasite fazlasının sancısını çekiyor. Tekstil ve hazır giyimde siparişlerin devamının gelip gelmeyeceği araştırılmadan yatırımlar yapıldı. Dolayısıyla fizibilite yapılmadan atılan adımlar sıkıntı oluşturdu. Şu anda bazı işletmeler yüzde 30 kapasite ile çalışıyor. Seramik, çimento gibi birçok sektörde talepten fazla yatırım var ve bazı işletmelere yarım kapasite ile çarkları döndürüyor. Milli kaynakların boşa gitmemesi, rekabetin sürdürülmesi için iş dünyasının doğru yatırım yapması önemlidir. Rasyonele dönüş politikası uluslararası arenada benimsenmeye başladı. Yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik önlemler alınması sürece katkı sunacak” dedi.
“Güven ortamı iyileştirilirse, yabancı yatırımcıların önü açılır”
Programda piyasaya ilişkin tespitlerini dile getiren Arbel AŞ Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Arslan, Türk iş dünyasının krizlere alıştığına dikkat çekti. Kriz sürecinin iyi yönetilmesi için doğru vizyon kavramının önemini vurgulayan Mahmut Arslan, “Çin’in yaptığı gibi pazar ve ihracat odaklı büyüme önemli. Almanya ve Avrupa’nın bazı ülkelerinin ihracatı düşüyor. Çünkü onlarda Euro çok değerli. Sabit kurun da bazen zararları var. O yüzden dalgalı kur politikasına geçtik. Bu sistemin faydaları kadar zararları da bulunuyor. Hukuk, adalet, güven ortamının iyileştirilmesi yabancı yatırımcıların gelmesinin önünü açacaktır. Sermaye güvenli liman olmadığı zaman yanaşmayı çok sevmiyor. Ayrıca ekonomik darboğazdan çıkış için kemerlerin sıkılması, kamu harcamalarının kısılması önemlidir. Seçimden sonra kamu harcamaları kısılabilir. Kamuda araçlar başta olmak üzere israfa sebep olan çok kalem var. Yakın zamanda oluşacak kur hareketlerini soruyorlar; kurların çok yükseleceğini düşünmüyorum, çünkü düzelen parametrelere göre dış kaynaklar açılıyor” şeklinde görüş belirtti.