LEVENT AKBAY
Sektörlere katma değer kazandıran sektörün duayeni Mehmet Özdeşlik “Hızla sanayisizleşmeye gidiyoruz” uyarısında bulundu. Endüstriyel Fırın Sanayicileri ve İşadamları Derneği (EFSİAD) Onursal Başkanı ve Sistem Teknik AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özdeşlik, “Geldiğimiz noktada maliyetler nedeniyle Türkiye, İtalya üstü verimliliği yakalamak zorunda. Ancak verimliliği artırmak da yeterli olmayacak. Çünkü finansmana erişimde de rakiplere karşı haksız rekabet koşullarındayız. Bu nedenle gelişme bir yana ayakta kalmak için öncelikle katma değeri artırmak zorundayız” dedi.
“Küresel rekabette gücümüzü ve teknolojimizi artırmak istiyorsak çarpan etkisi yaratan ısıl işlem sektörüne özel önem vermek, diğer sektörlerdeki teknolojiyi de tetikleyecek bu sektörü koruyup geliştirmek zorundayız” değerlendirmesini yapan Mehmet Özdeşlik, katma değerin artırılması için Ar-Ge ve patentin önemine dikkat çekti. Bu alanda yeteri kadar verimli olunamadığının altını çizerek, Ar-Ge’nin başarılı olması için üretene değil, kullanan müşteriye teşvik verilmesi gerektiğini savunan Özdeşlik: “Bu teşvik yerli makine kullanımı şartıyla verilmeli. Ayrıca ilk üretim teşvikine işlerlik kazandırmalıyız. Türkiye’de mevcut uygulamada finansmanı sağlanmadan denenmemiş bir makine ya da sistemin üretilmesi mümkün değil” şeklinde konuştu.
Mehmet Özdeşlik, Türkiye’nin ithalat cenneti olmasının önüne geçilmesi gerektiğine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Makine ya da tesisin ilki prosesi anlamak ve öğrenmek için ithal edilsin. Ancak ikincisi ve üçüncüsünün ithal edilmemesi gerekir. Özümsenmiş bir teknoloji ise aynı kalitede yerlileşmenin sağlanması için içeriye siparişin verilmesi gerekir. Ancak biz onuncuyu bile ithal ediyoruz.”
Sanayileşmenin geliştirilmesi ve etkin küresel rekabet gücü kazanmada sanayi fırınların stratejik bir sektör olduğuna dikkat çeken Mehmet Özdeşlik’in değerlendirmeleri şöyle:
ISIL İŞLEM, MAKİNE YA DA PARÇANIN ÖMRÜNÜ ARTIRIYOR
Başta Çin rekabetine karşı sektörü korumak, gelişmesi için de desteklemek zorundayız. Kritik sektörlerde verimlilik ve katma değeri artırmak istiyorsak metal dâhil her türlü malzemeden parçanın kalitesini ve ömrünü artırmak zorundayız. Bu ‘ısıl işlem’ ile mümkün. Isıl işlemsiz otomotiv, uzay, havacılık, savunma sanayi olması mümkün değil. Türkiyeli üreticilerimizin geliştirdiği fırınlar, üretilen makine parçalarında, kalıpların sertleştirilmesinde kullanılıyor ve bu makinelerin ömürlerine ömür katıyor. Bu anlamda Türk makine sektörünün gelişmesine oldukça önemli katkı verdiğimizi söyleyebiliriz
SANAYİCİ KORUNMUYOR
Sanayici korunmuyor, özellikle ihracatçı korunmuyor. Kur rejimi ve maliyetlerin artışı ile Türkiye sanayisizleşiyor maalesef. Tekstil sanayi bitti, tekstil makineleri sanayi bitmek üzere. Büyük ihracatı olan önemli bir sektördü. Hepsi şu anda zorlanıyorlar, kimileri konkordatoya gidiyor. Alüminyum sektörü çok iyi gitmesine karşın şimdi fiyat tutturamıyor. Büyük yatırımlar geri tepmeye başladı. Bu kur rejimiyle Türkiye maalesef sanayisizleşiyor.
Biz eskiden 1500 dolar verdiğimizde buradaki mühendisler mutlu bir şekilde yaşardı. Şu anda ev kiraları bin doları geçti, 1500 doların bir anlamı kalmadı. TL çok aşırı değerli şu anda. Firmaların bu maliyetlerle ayakta kalması çok zor. Ancak ve ancak verimliliği artırmak gerekli. İtalya’nın daha üzerinde bir verimliliğe ulaşabilirsek ki verimliliği artırmak da yeterli olmayacak. Üstelik işçilik maliyetinin yüksek olduğu sektörlerde verimliliği artırmak, katma değer yaratamadıkça sorunu çözmeyecek. Çünkü rakiplerinizde finansman kaynağı adeta bedava. Bu nedenle Türkiye’deki sanayinin işi çok zor. Bunun nedeni geçmişten gelen yanlış politikalar.
2001 KRİZİ 6 AYDA BİTMİŞTİ
Kur korumalı mevduat yükü de kurun artmasının önünde bir engel olarak görünüyor. Kur arttıkça devletin yükü artıyor. Aslında ihracatçı gerekli dövizi kısa zamanda getirirdi. 2001 krizinden böyle çıkmıştık. Büyük bir devalüasyon olmuştu. Ancak kriz 6 ayda bitmişti. En büyük ihracatçı Laleli piyasasıydı. Çok ciddi bir döviz girişi olmuştu. Ne yazık ki şu anda ihracatçılar batma tehdidi altında yaşıyorlar.
MALZEMELER VE TEKNOLOJİ DEĞİŞİYOR
Artık metal yerine yüzde 99,9 saflıktaki silikon kullanılıyor. Silikon pek çok şeyin hammaddesi. Bundan güneş paneli olmak üzere birçok şey yapabiliyorsunuz. Örneğin Mars’ta çalışan cihazların parçası silikondan yapılıyor. Hafif ve dayanıklı diye. Biz silikondan, silisyum nitrit üreten fırınlar yapıyoruz. Uzayda kullanılan rulmanların ithalatında kullanıyor. Müşterimiz olan ve rulman üreten SKF için. Bu elmastan sonra ikinci sertlikteki bir malzeme oluyor. SKF, bunu Avusturya’da rulman bilyası haline getiriyor. İşlemesi bayağı zor, pahalı bir malzeme oluyor. Daha önce uzay sanayi için geliştirilmiş, şimdi elektrikli araçlar için de kullanılmaya başlanacak, çünkü elektrik iletmiyor. Görüldüğü üzere malzemeler ve teknoloji değişiyor, gelişiyor. Bu gelişmelerden geri kalarak rekabet etmek mümkün değil.
MÜŞTERİSİ OLMAYAN AR-GE ÇÖPE GİDER
İlk fırınlar basitti. Ancak otomotiv sektörünün kullandığı fırınlar vardı. Bunları yapmak bizim için hayaldi. O zaman Ar-Ge destekleri filan da yok. “Ar-Ge yapıp geliştireyim sonra satarım” diyemezdiniz. Dolayısıyla önce size güvenecek bir müşteri bulmanız lazım. Bunun için kararlı güçlü yöneticilere ihtiyaç vardı. Maalesef bu böyle olmuyor, pek çok yöneticimiz kolay yolu seçip dışarıya sipariş veriyorlar. O dönem bizim önümüzü Mako Genel Müdürü olan bir profesyonel açtı. Bir ısıl işlem tesisi için bize güvenip sipariş verdi. Türkiye’de sanayinin gelişmesine bu tür kendine güvenen, bir şeylerin gelişmesi için risk alan yöneticilerimizin katkısı çok önemlidir. Bu örnek daha fazla olsaydı, daha ileri gidebilirdik. Müşterisi olmayan bir şeyi yapmak zorun ötesinde, mümkün olmayan bir iş. Müşterisi olmayan Ar-ge çalışmaları da boşa gidiyor, rafta kalıyor.
VAKUM FIRINLAR TEPE NOKTASI
Her türlü fırını yapmaya başladık. Ancak vakum fırınları yapamıyorduk. 2003 yılında TTGV destekli bir Ar-Ge programına başladık. Danışmanlık alarak teknolojisi yüksek vakum fırınlar yapmaya başladık. O anlamda kaliteli danışmanlıkları da önemsiyorum. Bilgi için ya uzun bir dönem bilgi transferi yapacaksınız ya da pahalı bir sürece girip lisans alacaksınız. Ya da konusunu iyi bilen danışmanlarla çalışacaksınız. Bu daha akılcı bir yol. Ama bu da yeterli değil. O teknolojiyi yakaladıktan sonra üzerine daha ilave bir şeyler koyabilmek için de Ar- Ge ve inovasyon şart. Dolayısıyla biz vakum fırınlarında oldukça iyi bir duruma geldik. Özellikle havacılık sektöründe fırınlarımızın iyi olduğu müşteriler tarafından dile getiriliyor. Denetim ve kontrollerin yüksek seviyede olduğu bu süreçte teknolojimizi geliştirdik. Dünyada sayılı olan fırın konusunda bilinen Aichelin firması ile joint venture yaptık ve teknoloji sattık.
SİSTEM TEKNİK, 1979’DA KURULDU
Sistem Teknik 1979 yılında Ankara’da ODTÜ Elektronik Bölümü mezunu üç mühendis olan Orhan Obalı, Mehmet Özdeşlik ve Erdoğan Yetişken tarafından kuruldu. Elektronik cihazlar üreterek işe başladılar. Üniversitelere elektrokimya cihazları yaptılar. Bankalar için alarm cihazı, sanayiye sıcaklık ve basınç kontrol cihazları, üniversitelere korozyon test cihazları ürettiler. MKE, Alarko gibi kurumlara muhtelif fırın kontrol ve dozajlama sistemleri yaparak endüstriyel fırınlar konusunda uzmanlaşmaya başladılar. Özköseoğlu ve Alarko için fırın otomasyonu yaptılar. Zaman içinde sadece fırın otomasyon yapan değil komple endüstriyel fırın imal eden bir firma haline geldiler. İlk endüstriyel fırını 1983 yılında Kütahya Azot Sanayi dökümhanesine sattılar. O zamandan şimdiye piyasada bulunan yüzlerce fırın hâlen çalışıyor ve hizmet veriyor. 1985’te İstanbul şubesi açılan,1989’da İstanbul’a taşınan şirket 1994’te DES Sanayi Sitesi’nde yeni fabrikasına taşındı. 2009’ta TAYSAD OSB’de yeni fabrikasını faaliyete geçirerek özellikle otomotiv ve çelik sektörüne yönelik fırın ve ısıl işlem tesislerini üretmeye başladı. Bugün 10 bin metrekare toplamda, 6 bin metrekare kapalı üretim alanına sahip yeni fabrikasında ısıl işlem ihtiyaçlarına çözüm üretiyor.
SAVUNMA SANAYİ ÖNEMLİ, YATIRIM YAPACAĞIZ
Biz 2024’te çok zorlandık. Eleman azalttık. 2025’te bir yıl önceye göre daha iyiyiz. Niş bir alanda iş yaptığımız için pazarlama yapmadığımız yerlerden bile sipariş aldık. Bunlar bizi rahatlattı. Seneye böyle bir sipariş gelir mi gelmez mi bilmiyorum. Bir de savunma sanayi yatırımları var. Bu sektörde yatırımlar arttıkça bizim ürünlerimize de ihtiyaç duyuyorlar. Başta Aselsan ve Roketsan gibi kuruluşlar olmak üzere biz de silah ve mühimmat üretimi için kullanılabilecek fırınlar üretip teslim ediyoruz. 2024’te 12 milyon Euro satış yaptık. 2024 zor bir yıl olarak geçti. Zarar ediyorduk, ucu ucuna kârlı olduk. 2025’te ciromuz 16 milyon Euro’yu geçer. İhracatımız ciromuzun yüzde 60’ı mertebesindedir. Bugün yüzde 100’e yakın kapasite ile çalışıyoruz. Alt yüklenicilerle de çalışıyoruz. Gerekirse kapasiteyi daha da artırabiliriz. Yeni bir yatırım planımız var. Sakarya DOMİOSB’de savunma sanayi ağırlıklı ilave bir fabrika yatırımı planlıyoruz. Ancak koşullar nedeniyle beklemedeyiz.