AHMET USMAN-DUYGU GÖKSU / MANİSA-AYDIN
Ege Yapı ve EKONOMİ Gazetesi işbirliğinde düzenlenen "Ege’de Ekonomi Rüzgarı" toplantılarının adresi Manisa ve Aydın oldu. Manisa ve Aydın Anemon Otellerinde gerçekleştirilen ve her iki kentteki iş dünyası temsilcilerinin yoğun ilgi gösterdiği toplantılarda panelistler gayrimenkul sektörünün 2025 yılından beklentileri yanında genel ekonomik durumla ilgili görüşlerini paylaştılar. Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Kabadayı, gayrimenkul piyasasında Kasım ayında 2025 yılı için olumlu sinyalleri almaya başladıklarını, Aralık ayında bu havanın devam ettiğini, krediye ulaşımın kolaylaşmasıyla bu durumun ivme kazanacağını söyledi.
2024’te kredi faizlerinin yüksek olması ve yapılan regülasyonlarla konut kredisine erişimin zorlaştığını dile getiren Kabadayı, “Enflasyon nedeniyle toplum gayrimenkulü beklemeye aldı. Oturumcuların gayrimenkul almaya devam ettiğini ama yatırımcıların yavaşladığını gördük. Herkes kendi alanında mali yükleri gördü, bunları ekonominin biraz daha yavaş gittiği faizlerin yüksek olduğu dönemlerde satış fiyatlarına yansıtamıyorsunuz. Türkiye’de gayrimenkul en önemli tasarruf araçlarından birisi. Bölgemizdeki savaşlar olmasa altın ve gayrimenkul en çok kazandıran araçlar. Bu yıl, altın da çok konuşuluyor. Türkiye’de dünya genelindeki risklerden dolayı altındaki olağan üstü değerlenme ile ciddi bir servet artışı oluşturdu. Tekrar gayrimenkule yönelinmesi ile beraber kasım ayında ciddi bir hareketlilik gördük. Aralık ayında da aynı tablo sürüyor” dedi.
Ege Yapı’nın İstanbul merkezli bir şirket olduğunu ama İstanbul dışında Amerika ve İzmir’de yatırımları bulunduğunu belirten Kabadayı, “Ağırlıklı olarak konut ihtisas firmasıyız, konut üretiyoruz. İzmir’de yaklaşık 3 yıldır projeler geliştiriyoruz. Şu an Urla Kekliktepe’da 73 tane villa projemiz var. Alsancak’ta 2 yeni projeye başladık. Ege’de kalıcı olma hedefiyle yine Urla’da ve Dikili’de farklı proje çalışmalarımız devam ediyor. Halihazırda 7 tane ayrı projeye yatırımımız sürüyor. Yeni yatırımları da araştırıyoruz. Pek çok lokasyonda iş yaptığımız için oturumcu ya da yatırımcının nabzını çok iyi tutabiliyoruz. Sabırlı olduktan sonra 3-7 yıl içinde gayrimenkuldeki getiri bir çok enstrümandan daha fazla” açıklamalarında bulundu.
■ Ali Ağaoğlu: Maliye politikasından destek gelmeli
Buluşmalardaki konuşmasında Trump’ın ikinci döneminin başlayacağı 20 Ocak’ın dünya ve Türkiye için kritik bir tarih olduğunu hatırlatan Finansal Danışmanı ve Yazar Ali Ağaoğlu, “ABD’nin daha çok borçlandığı bir dönem bizi bekliyor. Türkiye etkilenecek ülkelerin başında gelmiyor. Fırsatlar var ama tehditler daha fazla. Kanada ve Meksika’ya konacak gümrük vergileri nedeniyle, Türkiye tedarik konusunda Amerika’ya destek olabilir. İçeride önümüzdeki yıl da şu andaki program uygulanmaya devam edecek. Tamamen para politikasına dayalı bir program izliyoruz. Maliye politikasından hiç destek gelmiyor. Gelmezse, kur tarafındaki baskı önümüzdeki yıl da devam eder ama kur enflasyon dengesizliği biraz daha az olur. 43,93 olarak açıklanan yeniden değerleme oranı kritik. Bu oran asgari ücretle ne şekilde örtüşecek? Asgari ücret beklenen enflasyona göre yapılacaksa, yeniden değerleme oranı da buna göre olmalı. Bu maliye tarafından gelecek desteklerden biri olurdu. Mayıs ayına kadar yüksek bir faiz seviyesi ile yaşamaya devam edeceğiz. Mayıs’tan sonra yüzde 40 ve altına doğru bir faiz ortamı olacak. Yılı da yüzde 35 seviyesinde kapatacağız diye tahmin ediyorum” değerlendirmelerinde bulundu.
■ Hakan Güldağ: Üretim ve karlar üzerinde ciddi baskı var
Bu sene Türkiye’de yüzde 3’ün altında büyüme beklendiğini ifade eden EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ise, “Üretim ve karlar üzerinde ciddi bir baskı var. Programın sonuçlarını alamamış olmamız nedeniyle ancak enflasyon kadar kur artışına izin verilecek. Kontrollü kur devam edecek. Yoksa bu program umulan hedeflerine varamaz. Merkez Bankası, 2025’te büyümenin yüzde 2,5’u geçmesini istemiyor. Enflasyonla mücadelenin sonuç vermesi için bu gerekli. Önümüzdeki yılsonunda makul olan yüzde 30 civarında bir enflasyon beklentisi. Yine buna yakın bir yerde politika faizi bekliyorum. 2025’in ikinci yarısından sonra yavaş yavaş piyasaların açılması yönünde bir beklenti var” dedi.
■ Serdar Bozyaka: Yapısal reformlara ihtiyacımız var
Para politikaları gibi konuların yanında yapısal reformların da daha fazla konuşulmaya ihtiyacı olduğunu dile getiren Manisa Genç İş İnsanları Derneği (MAGİAD) Başkanı Serdar Bozyaka, “Türkiye, özellikle eğitim alanında içler acısı bir halde. 70 olan üniversite sayısının 220’ye çıkarılmasıyla övünülüyor. Bu, Türkiye’ye verilen en büyük zararlardan bir tanesi. Herkes üniversite mezunu olduğunda berber veya elektrikçi ihtiyacımızı nasıl karşılayacağız? Sonra Afganlar’a, Suriyeliler’e muhtaç hale getiriliyoruz. Eğitimdeki yanlış planlama nedeniyle üst düzey eğitimli, zeki çocuklarımız başka ülkelere gidiyor. Nereden tutarsak elimizde kalıyor. Aynı sorunlar hukuk alanında da söz konusu. Yapısal reformlara ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
■ Faik Kav: Yüzde 50’lik kredi limiti satışları engelliyor
Gayrimenkul pazarının iki yıldır reel anlamda gerilediğini, enflasyonun çok altında fiyat artışları olduğunu söyleyen MAGİAD Yönetim Kurulu Üyesi Faik Kav,“Fiyatlar bir nevi enerji biriktirdi. 2025’te konut satışları hızlanacak. Sektörün önünde iki engel var. Birincisi faiz indirimi oldukça emlak fiyatları artıyor ve gerçek tüketicinin dayanıklı, sağlıklı konutlara erişimi zorlaşıyor. İkincisi ilk evini alacaklara faiz indirimi gibi kolaylıklar yapılıyor ama birden fazla evi olanlara yüzde 50’den fazla kredi kullandırmıyorlar. Bu da satışları engelliyor” diye konuştu.
■ Mustafa Pala: TOKİ, sektörde haksız rekabet yaratıyor
TOKİ’nin konut sektöründe haksız rekabet yarattığını dile getiren OBASYA Turizm Geliştirme Kooperatifi Başkanı Mustafa Pala, “İnşaat firmaları birbiriyle yarışacakları yerde, dayanışma yapıp, iğneden ipliğe her şeyin özelleştirildiği ortamda ‘devlet neden konut üretiyor’ diye niye karşı çıkmalılar. TOKİ zamanında inşaat sektörüne destek olmak için kuruldu. Şimdi firmalara ve kooperatiflere haksız rekabette bulunuyor. Arsaları ucuza alıyor. Belediyelerden ruhsat alma gereği bile duyulmuyor. Projeler için masraf yapılmıyor. Erzurum’da yaptığı konutu Manisa’da da yapıyor. Buna karşı çıkmamız lazım” dedi.
■ Gökhan Maraş: Türk sanayisinin sorunu verimsizlik
Aydın’ın geçen yıl gerçekleştirdiği 1,7 milyar dolarlık ihracatla iller arasında 21. sırada yer aldığını dile getiren Aydın Sanayi Odası Başkanı Gökhan Maraş, “Asıl önemlisi ithalatımız sadece 800 milyon dolar. Türkiye’nin cari açığını kapatmada Trabzon ile yarışıyoruz. Bu yıl diğer şehirlerde genelde ihracat geri giderken, biz 1,7 milyar doları geçeceğiz. Eskiden ihracatımızda maden ön plandaydı, şimdi çeşitliliğimiz arttı ve gıda ile makine ihracatı madeni geçti. Herkes ihracatçının kurların artmasını istediğini düşünüyor. Bizim derdimiz kurlar değil, maliyetler. Şu an fiyat tutturamıyoruz. Türk sanayisinin en büyük sorunu verimsizlik. Almanya’da bir personel 8 saatlik mesaisinin 7,5 saatini verimli şekilde kullanırken, Türkiye’de bu rakam 4 saat 20 dakika. Bunu değerlendirdiğimizde işgücü maliyetimiz Almanya’yı bile geçiyor” diye konuştu.
■ İsmail Cem Yıldırım: Asgari ücretin ilerde ne kadar edeceği önemli
Efeler Sanayici ve İş İnsanları Derneği (EFESİAD) Başkanı İsmail Cem Yıldırım, Aydın’da 28 ören yeri olduğunu dile getirerek, “Tralleis, Efes Harabeleri’nin 3 katı büyüklüğünde bir ören yeri ama tanınmıyor. Amfitiyatro ve stadyumun yan yana olduğu birkaç ören yerinden biri Aydın’da. Ama şimdi, 2.500 yıl sonra Aydın stadyumsuz ve tiyatrosuz. Emniyet Müdürlüğü, teknokent geçici yerlerde. Deprem olmadı ama Aydın’da depremi yaşıyoruz. Ekonomide şu an herkes asgari ücreti konuşuyor. Asgari ücretin ne olacağı değil, ileride ne kadar edeceği önemli. 17 bin liraya çok yüksek dedik, şu an bir anlamı kalmadı. Enflasyona olumsuz etki yapmayacak bir asgari ücret daha değerli olacaktır” görüşünü ifade etti.
“2025’in olumlu geçeceği sinyallerini almaya başladık”
2025’in gayrimenkul için çok daha olumlu geçeceğini dile getiren Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Kabadayı, “Faiz indirimleriyle beraber yatırımcıların daha çok sahada olacağını öngörüyoruz. Yılın ilk 6 ayı yavaş geçebilir ama ikinci 6 ayda gayrimenkul tarafında bir değer artışı bekliyoruz, talebin çok daha yüksek seviyelerde olacağını öngörüyoruz. 2024 zor geçmesine rağmen, en yüksek 2. Kasım ayını yaşadık. Bu da gayrimenkulün hayatımızdaki en önemli tasarruf araçlarından biri olmasından kaynaklanıyor. Benzer şekilde borsa da gayrimenkul yatırım ortaklığı şirketleri var. Borsada olanların daha çok pozitif ayrışacağını öngörüyoruz” dedi.
Pandemiden gayrimenkul sektörünün de olumsuz etkilendiğini anlatan Kabadayı, “Ev sahipliği oranı Türkiye’de yüzde 61’den yüzde 56’ya indi. Erime alt gelir grubunda oldu. Artan enflasyonla, kredi maliyetleriyle beraber konuta erişim daha da zorlaştı. Türkiye’de kentsel dönüşüm, deprem riski, iklim değişikliğinin etkileri gibi nedenlerle konuta ihtiyaç artıyor. TOKİ dar gelirliler için konut üreterek büyük oranda bu ihtiyacı kapatıyor. Şu anda deprem bölgesinde bu hızda ve nitelikte konut yapabilecek devlet sayısı çok azdır. Sivil toplum kuruluşları üzerinden bakanlığa önerimizi sunduk ve dar gelir grubuna üretemediğimizi ifade ettik. Yapikirala gibi farklı önerileri bakanlığa sunduk ve sonuçlarını bekliyoruz. Özel sektör olarak Türkiye’nin yüksek konut ihtiyacında önemli bir rol alabiliriz” ifadelerini kullandı.
“Gayrimenkul yatırım fonları sanayici için fırsat olabilir”
Bazı regülasyonların ortadan kalkması için sivil toplum kuruluşları üzerinden mümkün olduğunca taleplerini dile getirdiklerini söyleyen İnanç Kabadayı, “Regülasyonlar ortadan kalktıktan sonra ortam rahatlar. Enfl asyona baktığımızda TÜFE’de iki ana kalem var. Gıda ve kira artışları. Kira artışı pandemiden sonra iki yıl yüzde 25’le sınırlandırılmıştı. Orada biriken kira oranlarıyla 2024 yılında karşı karşıya kaldık. Benzer şekilde şu an talep de birikiyor. İlk fırsatta ihtiyaç sahipleri kredilerdeki gevşemeyi gördüğü anda konuta ulaşmak için hızlı hareket edeceklerdir” dedi. Sermaye piyasalarında sanayici için büyük fırsatlar olduğunu ifade eden Kabadayı, “Gayrimenkul yatırım fonları, sanayicilerin faydalanabileceği, tesise para harcamak yerine kiralayarak kendi ihtisas alanına yatırım yapma fırsatı sunuyor. Sanayide şu an çok ciddi bir talep var. Önemli olan sanayiciyi kendi uzmanlık alanına yönlendirmek” diye konuştu.