Önemli Noktalar
RÜŞTÜ BOZKURT
Ülkemizde vinç üretiminin önde gelen kuruluşu olan CMAK’ın kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Osman Çakmak ve Genel Müdür Orçun E. Çakmak ile makine üretiminin dünü, bugünü ve yarınını konuşuyoruz. Konuşmamızın merkez düşüncesini, “Ülkemizdeki makine üretimini nasıl yerelden küresele taşıyabiliriz?” sorusu oluşturuyor.
Son zamanlarda İstanbul’daki makine üreticileri kadar Sakarya’daki makinecilerin de sorunları nasıl çözmemiz gerektiğine ilişkin düşüncelerini paylaşıyoruz. Ülkemizin başka yerlerinde de düşüncelerini paylaşmak isteyenler olursa, onlara da ulaşmak isteriz. Biz makine üretiminin ülkemiz için büyük potansiyeline inanıyoruz. İstiyoruz ki, ülkemizde birikimi olan herkesle, bugün yaşadığımız sorunları nasıl aşabileceğimizi sorgulayalım.
CMAK’ın kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Osman Çakmak’a iş yaşamında hangi aşamalardan geçtiğini anlatmasını istiyoruz. Sonra baba-oğul Osman Çakmak ve Orçun E. Çakmak’a bir dizi soru yöneltiyoruz. Bizimle paylaştıkları deneyimlerini okuyucularla da paylaşarak sorunlara çok yönlü, çok odaklı ve farklı açılardan bakarak değerlendirme yapılmasına küçük de olsa bir katkı yapmak istiyoruz.
CMAK yöneticilerinin anlattıklarından bizim anladığımızı 4 başlık altına paylaşacağız: Bozuk dinamikleri nasıl düzeltiriz? CMAK 2005-2023 döneminde nasıl gelişti? Gelişmiş ülkelerdeki müşterilerin ‘çarpan etkileri’ nelerdir? Geleceği nasıl yeniden yapılandırabiliriz?
“Bozuk dinamikleri” düzetmeliyiz
Osman Çakmak ve Orçun E. Çakmak’a sahada bulunan, ülkedeki makine üretimi ekosisteminin geliştirici etkileri kadar caydırıcı yönlerini öğrenmek istediğimizi, en azından kendilerinin sübjektif gözlemlerini almanın bile öğretici olacağını anımsatıyoruz.
Çok geniş açıdan bakarak değerlendirme yapıyorlar: Hukuk sistemi, vergi düzenlemeleri, yatırım algısı, teşvik sistemleri, sermayeye erişilebilirlik, zihniyet ve ülkemizdeki orta sınıfın gelişimi gibi değişik etkenlerden söz ediyorlar.
Kimseyi suçlamadan, başkasına suçu atarak rahatlamaya çalışmadan, sektörde izleme, gözleme ve yaşanmışlıklara dayanan sentezlerini baba-oğul iş insanımızı hayatın düz aynası gibi yansıtıyorlar. Diyorlar ki : “İhracata ilkesel bakan firma sayısının yeterli olmadığı kanısı var bizde… Sadece para sermayesi değil birikim yaratan bilim-teknik düzeyimiz, sosyal ilişkilerimiz, örgütlenme becerilerimizi de dikkate almak gerekiyor. Rakiplerimizi iyi gözlemek, onların stratejik yönelimlerini anlamak önemli bir adım. Örneğin Çin’e bakalım. 85 milyon nüfusa sahip Türkiye’de 400 tane gezer köprülü endüstriyel elektrikli vinç üreten firma varken, 1,4 milyar nüfuslu Çin’de 200 adet firma var. Bu rakamlar doğrultusunda Türkiye ile Çin’i kıyaslarsak firma başına düşen ölçeğin ne kadar küçük olduğunu görüyoruz.
Yani bizim işletmelerimiz çok küçük ölçekli yapısıyla Çin ile baş edemez.
Bir başka boyut sektöre giriş konusunda başka ülkelerin kullandıkları ölçüler ve standartları da dikkate almalıyız. Bakınız, Batı’da arsa, ev almak kolay.
Eğitim fırsatları ve insana güven faktörü ekosistemin önemli bir bileşeni. Biz dibe vurarak düzeltme sürecine bir türlü geçemiyoruz. Vergi sistemimiz herkesten alınabilen ve harcanabilir gelir düzeyini dikkate almayan yapıda. Hem algı hem de uygulamadaki somut alanlarda belirsizlikler önümüzü görmemizi engelliyor.
İnşaat, kira ve rant alanlarından imalat alanına yönelişi özendirecek önlemlere ivedilikle ihtiyacımız var. Türkiye’de bizim alanımızda 400 firmadan söz edilirken, İspanya’da sadece 3 firmanın varlığı bize boşluklar bırakan, işleyişi aksatan dinamikleri hızla tasfiye etme sorumluluğu yüklüyor.”
Ekonominin aktörleri bu saptamalara katılmıyorlarsa, gerekçelerini paylaşmalı. Katılıyorlarsa, o zaman bir ortak dilin söylemini hep birlikte yükseltip, öngörme- önlem alma disiplinini hep birlikte harekete geçirmeliyiz.
2005-2023 Dönemi gelişmeleri
Ülkemizde özel kesimde imalatın yaygınlaşması ve derinleşmesi tarihi Batılı ülkelerden çok farklı. Kısa zamanda ülkemiz imalat sanayi belli bir düzeyi yakaladı. Hiç kuşkusuz eksikleri, yanlışları, ciddi boşlukları içinde barındırıyor. Barındırıyor ama gelişmeye açık olanlar da hızla kendini toparlayabiliyor.
Osman ve Orçun E. Çakmak’tan 2005-2023 döneminde yaşadıklarının bir özetini yapmalarını istiyoruz. Bugün birçok firmamızın yaşadığı aşamaları birinci ağızdan yansıyor baba-oğul Çakmak:
- Sanayi-Üniversite işbirliği konusu çok önemli. Bu konu, söylem olmaktan çıkarılıp; uygulamada gelişmenin dinamiği haline gelmeli. Firmanın 20 yıldır bu ihtiyacı karşılamak için aktif çabası var. Konu kendi iç dinamikleri nedeniyle bir süre daha gündemde kalacak, giderek kendi ölçülerini yaratarak ilişkiler derinleşecektir.
- Biz doğu toplumlarında duygu-odaklı ilişkiler daha önemli. Duygu-odaklı ilişkilerin önemsiz olduğunu söylemiyoruz ama akıl-odaklı ilişkilere, sözleşmelere, hukuka dayalı ilişkilerin daha uzun soluklu olduğunun altını çizmek istiyoruz.
- Tanımlı iş ve iş süreçlerini benimsemeliyiz. Tanımlı ve standart işle üretkenlik ve verimliliği artırmaya odaklanmalıyız.
- Ürün garantisi konusunda yaptığımız yatırımlar bizi bilinir ve güvenilir bir firma olmaya taşıdı.
- Hesap yapma, hesap verme özgüveni ve ciddiyetinin iş dünyasında ne kadar önemli bir gelişme aracı olduğunu öğrendik.
- İnsan-odaklı olan ve bugüne kadar çözülmemiş sorunların üzerine giderek çok ciddi mesafeler aldık.
- El yordamıyla değil, ihtiyacı belirleyerek, malumata bilgiye dönüştürerek, uygun modeller ve metotlar kullanarak iş yapmayı öğrendiğimiz bir dönemden geçtik.
Müşterinin gelişmeye etkileri
Eksik ve yanlışlarımızla yüzleşmek çok önemli bir gelişme dinamiğidir. Baba-oğul Çakmaklar’ın “bozuk dinamikleri düzeltmeliyiz” çağrılarını çok önemsiyoruz. Bağlantı, iletişim- etkileşim, rekabet, işbirliği ve birlikte çözüm üreterek yerelden küresele yol almak istiyorsak, gelişmenin temel etkenlerinden bir diğeri olan “müşteri etkileşimini” de göz önüne almadır.
“Öngörme ve önlem alma aracı olarak plan çok önemli” diyor Orçun. Sonra ekliyor: “İş süreçlerinde her zaman boşluklar olabilir. Önemli olan onları izlemek, gözlemek, anında refleks göstererek çözmektir”.
Osman ve Orçun E. Çakmak’tan müşteri etkileşimi açısından firmaların gelişimi konusunda sentezledikleri düşüncelerini anlatmalarını istiyoruz. Verdikleri yanıtları şöyle özetleyebiliriz:
- Bilmediğimiz konularda yatırım yaparsak, sonra da öğrenmek için gerekli yatırımı yapmaksak, müşteri etkileşiminden gerekli yararı üretemeyiz.
- Bizim gelişmiş ülkelerin müşterilerinden öğrendiğimiz çok şey var: ‘Duygu ilişkisini en düşük düzeyde tutuyorlar. Ölçmeye, hesaba, kitaba, sağlıklı gerekçeyle ikna etmeye dayalı bir ilişki yürüttükleri için kalıcı, güvene dayalı sürdürülebilir ilişki çıkıyor ortaya.
- Gelişmiş ülke müşterilerinden “sipariş disiplini” öğreniyoruz: İşlerinin gereği neyde onu alabildiğine betimleyerek ve belirleyerek sipariş veriyorlar. Sözleşmelere yazılanı da hiç ödün vermeden izliyor, gözlüyor ve yerine getirilmesini sağlıyorlar.
- Müşteri ne kadar bilgi-odaklı ise bizim gelişmemize o ölçüde katkı yapıyorlar. İş yapma metodu ve iş süreçlerini uçtan uca gözleme ve izleme disiplini gelişmiş ülke müşterilerinin bize öğrettiği şeyler.
Geleceği nasıl inşa edebiliriz?
Geleceği güven altına alma, iş yaşamında en önemli sorundur. Geleceği güven altına almanın yolu, işyerlerinin birikim yeteneğini koruyarak, kendini yeniden üretmesidir. Bu konuda da Osman ve Orçun E. Çakmak’ın düşündüklerini öğrenmek istedik. Anladığımız kadarıyla paylaştıkları düşünceleri özetleyelim:
- İmalat sanayicileri olarak yurtdışında ve yurtiçinde hızlı büyümenin yollarını bulmalı ya da yeni yollar açmalıyız.
- Firma olarak yurtdışında sürdürülebilir ihracata dayalı büyüme sağlayarak geleceğe güven altına alma stratejisini uyguluyoruz.
- Sektörümüzdeki dinamik gelişmeyi göz önünde tutarak, yeniden yapılanma sürecinde doğru konumlanma yapabilmek için gerekli ön-araştırmaları yapıyor; eğilimleri gözlüyor ve imkân ve kısıtlarımıza göre dengeli bir gelişme çizgisini izlemek istiyoruz.
- Şişme değil sağlıklı büyümenin gerekleri ne ise onlara özen gösteriyoruz.
- Biriktirebildiğimiz iç kaynakları ve erişebildiğimiz dış kaynakları gelişme yatırımlarına yöneltmek için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.
- Tedarik zincirimizdeki ekosistemin geliştirici ve caydırıcı etkilerinin farkındayız, sahayı iyi gözlemleyerek önlemlerimizi alıyor ve güvenli gelecek yaratmak için çabalıyoruz.
- Yeni gelişme stratejimiz içinde bildiğimiz ve hakim olduğumuz vinç makine ve komponent üretimi var.
Osman Çakmak ve CMAK’ın gelişimi
- Osman Çakmak 1953’de Kadiköy’de doğdu.
- Ortaokulu Kadiköy’de okudu.
- Fenerbahçe Lisesi’ni bitirdi.
- Yıldız Teknik Üniversitesi’ne kaydoldu (1973-1978).
- CESAN’da öğrenciliği sırasında teknik resim atölyesinde çalıştı.
- 1984’e kadar Fikirtepe’deki atölyede çalışıldı.
- İşyeri Bilecik Organize Sanayi Bölgesi’ne taşındı.
- 2005 yılında CESAN’ı kayınbiraderine bıraktı ve Sakarya’ya yerleşti.
- CMAK’ı 2020 yılından itibaren Türkiye’nin en fazla gezen köprülü vinç ve aksesuarı ihracatı yapan firması haline getirdi.