YENER KARADENİZ/İSTANBUL
Bir zamanlar ihracatçı sektörler arasında dünyadan en yüksek payı alarak ilk üçe giren altın mücevherat sektörü, tarihinin en kötü dönemini yaşıyor. 20 yıllık kazanımını 2 yılda geri veren sektör, istihdamın yüzde 25’ini kaybederken yurtdışına giden şirket sayısı 200’ü aştı. Türkiye Takı Üreticileri ve İhracatçıları Derneği (TUİD) Başkanı Mustafa Kamar, “2023 yılından bu yana uygulanan kotanın yanı sıra Dahilde İşleme Rejimi (DİR) ve yüzde 3’lük döviz dönüşüm desteği gibi alanlarda suiistimal yapanların cezası bizim hiçbir sorumluluğumuz olmadığı halde bize kesiliyor. Bu alanlarda suiistimal yapanları devlet dahil herkes biliyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a sesleniyoruz. Önlem alınmazsa harakiri yapacak noktadayız” dedi.
TÜİD, İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı Mustafa Atayık, İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyesi Münir Üçkardeş, İTO Kuyumculuk Komitesi Başkanı Ercan Özboyacı’nın yanı sıra 400’den fazla sektör temsilcisi, bugün yüzde 30’u sıkıntılar nedeni ile boş olan Kuyumcukent’te bir araya gelerek sektörün sorunlarını, bu sorunlara yol açan nedenleri ve çözüm önerilerini basınla paylaştı. Toplantının sözcüsü TUİD Başkanı Mustafa Kamar, altın ithalatına getirilen kota ile birlikte mücevher sektöründe başlayan ve giderek kangrenleşen sorunlar hakkında değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin 2003 yılında dünya mücevher ihracatından sadece binde 5 pay aldığını hatırlatan Kamar, “O dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın desteği ile 2004’te Mücevher İhracatçıları Birliği’ni kurduk. Teşvikler sayesinde 2020’de sektörün dünya pazarından aldığı pay yüzde 10’a yaklaştı. İtalya’yı geride bıraktık. Ortadoğu ve Orta Asya’nın cash and carry pazarını ele geçirdik. Birçok yabancı firma Türkiye’de mağaza açtı. ‘Laleli ihracatı’ dediğimiz cash and carry ticareti de yine bu dönemde oluştu. Sektör 10 milyar doları ihracattan, 10 milyar doları da turiste ve Laleli’den yapılan satışlardan olmak üzere toplamda 20 milyar dolarlık ihracat hacmine ulaştı. Ancak ‘altın çağ’ olarak adlandırdığımız bu dönem, yanlış tedaviler, yanlış tespitler sayesinde Ağustos 2023’te altın ithalatına getirilen kota ile birlikte sona erdi. 10-15 firma imtiyazlı konuma gelirken, işini düzgün yapan, özellikle KOBİ ölçeğindeki firmalar mağdur edildi. 200’den fazla şirket üretimlerini Çin, Dubai ve Malezya gibi ülkelere kaydırdı. Kuyumcukent’te bir dönem kiralayacak yer yoktu ve üç vardiyaya çıkmıştık. Şimdi dükkanlar boş, atölyelerin çoğu 15 gün çalışıyor, 15 gün tatil yapıyor. Son iki yılda kapanan mücevher üreticisi ve ihracatçısı 200’ü geçti, yaklaşık 15 bin kişi işsiz kaldı” ifadelerini kullandı.
Suistimal eden 10-15 firmayı devlet de biliyor
Kota uygulamasına gerekçe gösterilen altın ithalatındaki artış ve cari açıktan mücevher ihracatçısının sorumlu olmadığını dile getiren Kamar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki cari açık neden artıyor? Cevabı çok açık. Altının kilogramı yurt dışında 130 bin dolarken Türkiye’de 140 bin dolardan satılıyor. Yani arada 10 bin dolar fark var. Bu farkı fırsata dönüştüren 10-15 firma, Dahilde İşleme Rejimini (DİR) suistimal ederek astronomik düzeyde ithalat yapıyor. Bunların kim olduğunu devlet biliyor, bütün bürokrasi biliyor. Bizim ürün çeşitliliği ve yarı mamül için yaptığımız ithalat kapatıldı. İthalatta peşin ödeme kaldırıldı. İhracatta yüzde 3 Merkez Bankası desteğini alamıyoruz. İhracatımız karşılığında altın getiremiyoruz. Özetle diğer sektörlerde ihracatçının yararlandığı desteklerin hiçbirinden mücevher ihracatçısı yararlanamıyor. Çünkü devlet desteğini istismar edenlerin ve hane halkının altını en güvenilir tasarruf aracı olarak görmesinin faturası bize kesildi.”
İhracatı zirveye yeniden çıkaracak 10 öneri
Devletin de bu süreçte mücevher ihracatçısının yanında olması gerektiğini vurgulayan Kamar, ihracatı yeniden zirveye taşıyacak önerilerini ise şöyle sıraladı:
■ Sistem fabrika ayarlarına döndürülerek, altına dayalı enflasyon muhasebesine geçilmeli.
■ Stok affı çıkarılmalı
■ Altın ithalatında kota kaldırılarak mevzuat eski haline döndürülmeli.
■ Firma ihracat ettiği kadar altını serbestçe ithal edebilmeli.
■ Merkez Bankası’nın altın ithalatı ayrı bir başlık altında gösterilmeli.
■ Problemin esas sebebi olan bireysel yatırım amaçlı ürünlerle ilgili çözüm bulunmalı.
■ Kapasite kullanımı sıkı bir şekilde denetlenmeli.
■ DİR ve HİR rejimi eski haline getirilmeli.
■ Her türlü mevzuatı suistimal edenler en ağır şekilde cezalandırılmalı.
■ İmtiyaz tanınacak firmalarda özellikle Mücevher İhracatçıları Birliği üyesi ve 2023 yılından önce kurulmuş olma şartı aranmalı.
■ Özellikle tasarruf için alınan gram altın, sarrafiye ve 22 ayarda gerekli kontrol ve vergilendirme yapılmalı.
Uluslararası piyasa ile fark 10 bin dolara çıktı
Uygulamalar nedeni ile uluslararası piyasa ile fiyat farkının kg’da 10 bin dolar ile rekor seviyeye yükseldiğini anlatan Kamar, bunun turist talebini de negatif etkilediğini anlattı. Kamar, “Pahalı ülke algımız turist satışını negatif etkilediği gibi sosyal medyada ‘altın götür Türkiye’de sat tatilini bedavaya getir. 100 gram altın götür bin dolar kazan’ söylemleri dolaşıyor. 1989’dan sonra kaçakçılık olmadı. Uluslararası rekabetçilikte sıkıntı yoktu. Suistimaller, bu işle ilgisi olmayanların bu alana girmesi, ekmek yedikleri sektöre ihanet etmesi sektörü bitirme noktasına getirdi. Kota çare olur sanıldı ama görünmeyen başka olaylar silsilesi gelişti. DİR suistimal edildi. 6 ton DİR ile ülkeye altın girerken eylülde 14 tonu aştı. Bakılsın eylülde kim getirmiş bu altınları. Yüzde 3 döviz desteği için hayali ihracatlar yapıldı. 2023’te kota sonrası kurulan şirketlere baksınlar. Birden ithalat yapmaya başladılar. Her türlü mevzuatı suiistimal edenleri devlet tek tek biliyor Devlet ne yapacaksa yapsın. Burada üretici ve ihracatçının ekmeği ile oynuyorlar. Kimse ses çıkarmazsa bu sektör kaybolup gidecek” ifadelerini kullandı.