HÜSEYİN GÖKÇE/ANKARA
Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, sürdürülebilir madencilik konusunda Kanada uygulamalarını Türkiye’ye uyarlayacaklarını, bu konuda 15 Eylül itibarıyla bir protokolün imza altına alınacağını bildirdi. Maden sektörünün ekonomideki yerine ilişkin bilgiler de veren Yılmaz, 2025 yılı ilk yarısında 49.3 milyar dolarlık dış açığın yarısına yakınına karşılık gelen 20.8 milyar dolarlık kısmının madencilik kaynaklı olduğunu söyledi.
Bir grup gazeteciye sektörel değerlendirmede bulunan Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, Türkiye’nin madencilik potansiyelini iyi değerlendirmesi gerektiğini bildirdi. Sektörün GSYH içindeki payının Rusya’da yüzde 14, Çin’de yüzde 13, ABD’de yüzde 4.5, Kanada’da yüzde 7.5 olduğuna dikkat çeken Mehmet Yılmaz, bu oranın Türkiye’de yüzde 1.5’te kaldığını, bunun yüzde 2’ye çıkarılmasını hedeflediklerini aktardı.
Özellikle bor, mermer gibi ürünlerde Türkiye’nin önemli potansiyele sahip olduğunu belirten Yılmaz, katma değerli üretim yetersizliği nedeniyle bor, krom gibi birçok madenin ham olarak ihraç edildiğini, bu döngüyü kırmak için işleme ve rafinasyon yatırımlarının kritik olduğunu vurguladı. Yılmaz, özellikle elektrikli araç bataryaları, rüzgar türbinleri, güneş panelleri gibi teknolojilerin daha fazla mineral gerektirdiğini; lityum, kobalt ve nikelin elektrikli araç bataryaları için vazgeçilmez olduğunu anlattı.
Sektör ‘sürdürülebilirlik’ konusunda kendisini bağlayacak
Yılmaz, sürdürülebilir madencilik alanında sektöre birtakım yükümlülükler getiren bir çalışma içinde olduklarını bildirdi. Bu konuda 15 Eylül’de bir protokol imzalanacağı bilgisini veren Yılmaz, Kanada’da uygulanan sistemi Türkiye’ye uyarlayacaklarını aktardı. Belirlenen kriterlere uyan firmalara sertifika verileceğini ifade eden Yılmaz, kamusal bir yaptırım olmasa da kurallara uymayanların üyelikten çıkarılabileceğini dile getirdi. Yılmaz belirlenen kriterler arasında, su kullanımı, atıkların geri kazanımı gibi unsurların bulunduğunu belirtti.
■ “Altın ithalatına kısıtlama kayıt dışı girişe zemin hazırladı”
Sadece 2023 yılında 30 milyar dolarlık altın ithalatı gerçekleştirildiğini hatırlatan Yılmaz, bu tarihten itibaren ithalata kota getirilmesiyle birlikte, cari açıkta düşüş yaşandığını, ancak oluşan 5 bin dolarlık fark nedeniyle kayıt dışı girişlerin arttığını vurguladı. Yılmaz kota uygulamasıyla birlikte mücevher ithalatının da arttığını söyledi. Türkiye’de bugüne kadar 520.5 ton altın üretildiğini ve 461 milyar dolar büyüklüğünde 6 bin tona yakın altının ekonomiye kazandırılmayı beklediğini dile getiren Mehmet Yılmaz, son 29 yılda 5 bin tonun üzerinde ithalat yapıldığını kaydetti. Geçen yıl 222 ton altın ithalatına 17.1 milyar dolar harcanmasına karşılık, 2.5 milyar dolarlık altın üretilebildiğini ifade eden Yılmaz, “Halihazırda işletme alanları ve Türkiye yüzölçümü değerlendirildiğinde; altın işletmeleri için kullanılan alan ülkemiz yüzölçümünün yüz binde 7’sini teşkil etmektedir” dedi. Mehmet Yılmaz, Türkiye’de maden arama ruhsatlarının yüzölçümün yüzde 10’una karşılık gelmekle birlikte, işletme ruhsatlarının alanlarının ise binde 1’de kaldığını dile getirdi ve 200 arama ruhsatından 1 tanesinin işletme aşamasına geçebildiğini ifade etti.