Altın fiyatları, küresel ekonomik ve jeopolitik belirsizliklerin gölgesinde rekor kırarak finans piyasalarında tarihi bir dönüm noktasına ulaştı. ABD federal hükümetinin kapanmasının ikinci haftasına girmesiyle ons altın, dün öğle saatlerinde 4.045 dolar seviyesine çıkarak yeni bir zirve yaptı. Sadece 1 haftada yüzde 12 yükselen sarı maden 1974’ten bu yana en güçlü yıllık yükselişi kaydetti. Ons fiyat bu yıl yüzde 55 artış gösterdi ve 2 yıl öncesine göre iki katından fazla yükseliş gösterdi.
Analistler, altın fiyatlarındaki yükselişi sadece güvenli liman talebiyle değil, aynı zamanda jeopolitik sarsıntılarla da açıklıyor. Rusya-Ukrayna savaşı, Ortadoğu’daki çatışmalar ve ABD’nin ticaret politikaları, altın fiyatlarını destekleyen temel dinamikler arasında yer alıyor.
Faiz indirimi beklentisi altını parlatıyor
ABD’de hükümetin kapanması temel istihdam verilerinin gecikmesine neden olurken, ekonomik tablo daha da belirsiz hale geldi. Piyasalarda bu ay çeyrek puanlık bir faiz indiriminin fiyatlanması, faiz ödemesi olmayan altın için ek destek sağlıyor.
Commodity Market Analytics uzmanı Dan Smith, “Bu yükseliş bize sadece piyasa hareketini değil, küresel düzeyde bir kırılmayı işaret ediyor. Böyle dönemlerde altın, güvenli liman özelliğiyle öne çıkar” dedi.
ETF’lere 64 milyar dolarlık rekor giriş
Merkez bankalarının agresif altın alımları ve yatırımcıların ETF varlıklarını hızla artırması, ralliyi tetikleyen temel faktörler arasında gösteriliyor. World Gold Council verilerine göre yıl başından bu yana küresel altın ETF’lerine 64 milyar dolar net giriş yapıldı. Yalnızca eylül ayında giriş miktarı 17,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu, son dört yılda toplam 23 milyar dolar çıkış yaşanan piyasada dramatik bir dönüşüme işaret ediyor. Uzmanlar, bu eğilimin Fed’in faiz indirimlerine devam etmesi halinde daha da hızlanabileceğini belirtiyor.
Merkez bankaları dolardan uzaklaşıyor
Merkez bankalarının rezerv çeşitlendirmesi de yükselişi destekliyor. Çin Halk Bankası, eylül ayında üst üste 11. kez altın alımı yaptı. Uzmanlara göre merkez bankalarının dolardan uzaklaşma eğilimi, altın fiyatlarını yapısal olarak yukarı çekiyor. Metals Focus’un değerlendirmesine göre dünya merkez bankaları bu yıl toplam 1.000 ton altın alımı yapma yolunda ilerliyor. Bu, altına dört yıl üst üste güçlü rezerv akışı anlamına geliyor.
4.000 dolar aslında jeopolitik bir uyarı
Altın fiyatlarının 4.000 doları aşması, analistlere göre sıradan bir piyasa hareketi değil, küresel finans sisteminde güven krizinin işareti. BNP Paribas analisti David Wilson, “Normalde bir yılda bir veya iki risk faktörü altın fiyatlarını hareket ettirir. Ama bu kez hepsi aynı anda devrede” dedi. Uzmanlar bu rallinin arkasında üç kritik faktör dikkat çekiyor:
- Güvenin yeniden fiyatlanması: Artan bütçe açıkları, zayıflayan para birimleri ve yüksek borç yükleri, yatırımcıları altına yönlendiriyor.
- Doğu’ya kayan merkez: Kritik fiyat eşiğinin Asya seansında aşılması, finansal ağırlık merkezinin Batı’dan Doğu’ya kaydığına dair sembolik bir işaret olarak görülüyor.
-Yaptırım ve rezerv hamleleri: Yüzlerce milyar dolarlık Rus varlığının dondurulması, birçok ülkenin rezervlerini kendi topraklarına taşıma kararını hızlandırdı. Invesco verilerine göre altın alan merkez bankalarının yüzde 68’i rezervlerini artık kendi ülkelerinde tutuyor.
Fiyat beklentileri: 4.500 dolar kapıda
Commonwealth Bank of Australia analisti Vivek Dhar, altının ABD dolarıyla güçlü negatif korelasyonunun fiyatları desteklemeye devam edeceğini belirtti. Banka, ABD dolarının 2026 başına kadar yüzde 4,4 zayıflayacağını, altının ise 4.500 dolar/ons seviyesine yükseleceğini öngörüyor. Bridgewater kurucusu Ray Dalio da bu dönemde yatırımcıların portföylerinin yüzde 15’ini altına ayırmaları gerektiğini savunarak, “Altın, kimsenin yükümlülüğünde olmayan tek varlıktır” diyor. DoubleLine CEO’su Jeffrey Gundlach ise zayıf dolar ve enflasyon baskıları nedeniyle bu oranın yüzde 25’e kadar çıkabileceğini belirtiyor.
Gümüş rekor için gün sayıyor
Gümüş, küresel belirsizlikler ve ABD’de uzun süredir devam eden hükümet kapanmasının güvenli liman varlıklarına olan talebi artırmasıyla dün ons başına 49 dolara doğru tırmandı. Metalin aylık kazancı yüzde 20’yi buldu. Fiyatlar tarihi zirvesine yaklaşıyor ve uzmanlara göre 50 dolara ramak kaldı. Ancak burada geldiğinde, endüstriyel talebin güçlü fiyatlar nedeniyle baskılanmasının fiyatlarda bir süre konsolidasyona yol açabileceği uyarısı yapılıyor. Şu an ise piyasalar Fed’in bu ay çeyrek puanlık bir faiz indirimi yapacağı bekletişine odaklandı. Aralık ayında bir tane daha olması muhtemel. Diğer yandan, Fransa başbakanının istifası ve “Abenomics” destekçisi Sanae Takaichi’nin Japonya’nın bir sonraki lideri olarak seçilmesinin ardından Avrupa ve Japonya’daki siyasi türbülanslar temkinliliği artırdı. Gümüş Enstitüsü 2025’te beşinci yıl üst üste küresel arz açığı öngörüyor.
PLATİN BU YIL %75 YÜKSELDİ
Platin, arz kısıtlamaları ve güçlü temel talebin desteğiyle Şubat 2013’ten bu yana en yüksek seviyesi olan ons başına 1.650 doların üzerine çıktı. ABD hükümetinin uzun süre kapalı kalmasına ilişkin endişeler, güvenli liman talebini körükleyerek değerli metalleri destekledi. Yatırım ve mücevher talebi ek destek sağladı ve platinin altına karşı göreceli değeri, altına alternatif arayan alıcıları cezbetti. Otomotiv sektöründe kısa vadeli talep dirençli kalmaya devam ediyor. Bu durum, platinin benzinli araç katalizörlerinde paladyumun yerini teknik olarak alması ve elektrikli araç benimseme yönündeki uzun vadeli eğilime rağmen hibrit araçlarda güçlü bir şekilde benimsenmesiyle destekleniyor. Birincil maden üretimi kısıtlı kaldığı için arz yönlü baskılar devam ediyor. Daha yüksek fiyatlar geri dönüşümü teşvik etse de, genel arz katılığı büyümeyi sınırlamaya devam ediyor. Dünya Platin Yatırım Konseyi’ne (WPIC) göre, platin madeni arzının 2024’ten 2029’a kadar yüzde 1,5 bileşik yıllık büyüme oranıyla (CAGR) düşmesi öngörülüyor.