Bırakın yabancı sermayeyi, yerli sermaye de tedirgin olur. Tabloya bakın; Yargıtay, Anayasa Mahkemesi (AYM) hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Yargı bile yargıyı yargılıyorsa vatandaş ne yapsın, yabancılar ne yapsın, devlet ile yolları kesişenler ne yapsın, adalet camiası ne yapsın…
Olacak iş değil. Dünya hukuk tarihinde emsali var mıdır diye baktım, Ebru Baki de sabaha de gözüne uyku girmemiş, araştırmış. Belki biz bulamadık diye İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç bakmış. Vaz geçmedik Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan’a sorduk; onlar da dünyada emsali yok dediler.
YARGIDAKİ ÇATIŞMA HUKUK ALGISINI KİRLETİYOR
8 Kasım’daki bu hukuk komedisinden sonra uzmanları, yorumcuları izliyorum. Sanki başka derdimiz yokmuş gibi şimdi de hukuk üzerinden kutuplaşma başlamış. Kimi Anayasa Mahkemesi’ni tutuyor, kimi de “AYM’ye biriken tepki bunlar” diyerek Yargıtay’ı tutuyor. Olacak şey değil, tam maskaralık… Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan ikilisi, yeniden para arama turlarına çıkıyorlar. “Ben para aramıyor, yatırım çekmek için dolaşıyorum” diyen Mehmet Şimşek, gideceği Amerika’da yatırımcılara ne anlatacak? “Üst yargınız birbiriyle çatışırken, bize hukuki güvence vermeniz imkansız” demezler mi?
İKİ SORU İKİ CEVAP
Anayasa Mahkemesi kararları kesin değil midir?
Anayasa’nın 153’üncü maddesi öyle diyor ama sürekli ihlal ediliyor. Kararlarına uyulmayacaksa AYM’nin varlık sebebi ortadan kalkmış oluyor. Yargıdaki güç mücadelesi bir paradoksa varmış durumda… AYM üyeleri hakkında suç duyurusu var ve bu durumda kişisel başvuru kararlarına katılamayacaklar. Neticede AYM üyeleri, kendileri hakkındaki suç duyurusu kararlarını vermek için dosyalar kendilerine gelecek. Suçlananın suçlanan tarafından yargılanacağı hukuki komedi bu…
Peki, çözüm nasıl mümkün olacak?
Ben hukukçu değilim. Ancak net olan bir şey var ki yargı sektörünün içine düştüğü bu trajikomik durumu, yine kendileri çözmek zorunda. Aksi halde sürece siyasetin katılması halinde, zaten başkanlık sistemiyle tıkanan kuvvetler ayrılığı ilkesi, içinden çıkılmaz hal alacak. Anayasa Mahkemesi’nin toptan ortadan kaldırılmasına dek varabilir bu süreç eğer siyasetçi işin içine girerse… Zaten anayasayı ayak bağı gibi gören ve “bir kere delinmeyle bir şey olmaz” zihniyetinin hâkim olduğu günümüzde, bu güç çekişmesi demokratik hak ve hukuk alanında büyük zararlara yol açacak. Sorunu, Hâkimler ve Savcılar Kurulu yoluyla çözmekten başka demokratik bir yol görünmemektedir.
not
YARGI TEPİŞİRSE HUKUK EZİLİYOR, YASALARA SAYGI AZALIYOR
İtibarsız yargı, sokakta çatışma doğurur. Nitekim kurallara uyanlar, yargıdaki zaaflar sebebiyle mağdur olurken kural çiğnemeyi davranış haline getirenler cesaret buluyor. Misal trafik polisi kavşakta bir kural uygularken ona uyanlar “enayi” uymayıp kırmızıda geçen, emniyet şeridini kullanan şımarıklar, “yasadan çekinmedikleri için” küstah ve saldırgan olabiliyorlar. Oluyorlar da nitekim…
Yargının tepesindekiler, dünya hukuk tarihinde görülmemiş bir şekilde, birbirlerine düşmüş ise bunun iş dünyasında, toplum yaşamında ve hayatın her alanında, olumsuz yansımaları kaçınılmazdır. Kurumlar ayrılığını “başkanlık” ile ortadan kaldırdığımız yetmezmiş gibi şimdi kurumları ayrıştırdık, birbirine düşman kıldık. Yargıyı yargıladığımız bu süreçte, bekle ki dış yatırım gelsin. Gelmiyor zaten.
Sen yatırımcı olsan, kendi arasında çatışan bir yargıya güvenip yatırım yapar mısın? Yapmıyor zaten.