Vatandaş sanki içinde bulunduğu ekonomik koşullarla ilgili durum sorulmak üzere mikrofon uzatıldığında, mikrofonu tutanın kim olduğuna göre taban tabana zıt sayılabilecek görüşler dile getiriyor. Bu gerçek yalnızca sokaktaki vatandaşla da sınırlı değil. Daha önce de vurgulamıştım; reel kesim de durumunun hem çok kötü olduğunu söylüyor, hem de Merkez Bankası’nın anketine yanıt verirken zaman zaman pembe gözlük takıyor. Orada da sanki mikrofonu tutan ele göre farklı bir yaklaşım söz konusu.
TÜİK dün 2024 yılındaki gelir durumuna göre oluşturulan “2025 yılı Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistikleri”ni açıkladı.
Burada vatandaşa mikrofonu uzatan TÜİK, yani kamu. Verilen yanıtların özetinin özeti şu:
“Ekonomik durumum mu, tabii ki kötüye gitmiyor, tam tersine her geçen yıl daha rahat yaşıyorum!”
Diğer tarafta vatandaşın sokakta, çarşıda, pazarda nasıl yakındığı da malum; gazeteciler mikrofon uzattığında söylenen ne?
“Öldük, bittik, bu yaşımıza geldik böyle ekonomik sıkıntı görmedik!”
İyi de iki görüş birden doğru olamayacağına göre hangisi gerçeği yansıtıyor?
Yoksa mikrofonu tutana göre görüş mü değiştiriliyor?
Daha vahimi, TÜİK’e de durumun kötü olduğu söyleniyor ama bu veriler istatistiğe dönüşürken mi biçim değiştiriyor?
Yoksulluk geriliyor
TÜİK’in araştırması gösteriyor ki yoksulluk geriliyor. Yalnızca yoksulluk değil, biraz sonra değineceğim, maddi ve sosyal yoksunluk oranında da gerileme gözleniyor.
2016 verisi olarak açıklanan ve 2015 yılındaki gelir düzeyine göre hesaplanan ve tüm yaşları kapsayan yoksulluk oranı yüzde 33,2 düzeyindeydi. Bu yıl açıklanan 2024 verisi ise yoksullu oranının yüzde 27,9’a düştüğünü gösteriyor.
Aynı yıllar itibarıyla 0-17 yaş grubundaki yoksulluk oranı yüzde 42’den yüzde 36,8’e, 18-64 yaş grubundaki yoksulluk oranı yüzde 30,4’ten yüzde 25,1’e, 65 yaş üstündeki kesimdeki yoksulluk oranı ise yüzde 24’ten yüzde 22,8’e gerilemiş görünüyor.
İstatistikler çok güzel, şahane, daha ne istenir ki!
İyi de kamuoyuna verilen mesajlarda niye kapkara tablolar çiziliyor?
Hadi bir kez daha soralım; hangi mikrofona söylenen doğru?
Maddi ve sosyal yoksunlukta da gerileme var
Önce bu tanımı açmak gerekiyor; maddi ve sosyal yoksunluk ne demek…
TÜİK’in bu konudaki açıklamasına göz atalım:
Maddi ve sosyal yoksunluk oranı hesabında hane düzeyinde sorgulanan değişkenler; otomobil sahipliği, ekonomik olarak beklenmedik harcamaları yapabilme, evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayabilme, kira, konut kredisi ve faizli borçları ödeyebilme, iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek yiyebilme, evin ısınma ihtiyacını karşılayabilme ve mobilyaları eskidiğinde değiştirebilme durumudur.
Bu oran için fert düzeyinde toplanan değişkenler ise; eskimiş giysilerin yerine yenisini alabilme, düzgün iki çift ayakkabıya sahip olabilme, ayda en az bir kez tanıdıkları ile toplanabilme, ücretli boş zaman faaliyetlerine katılabilme, kendini iyi hissetmek için bir miktar para harcayabilme ve kişisel amaçlı kullanım için internet sahipliği olarak belirlenmiştir.
Yukarıda belirtilen on üç maddenin en az yedisini ekonomik nedenlerle karşılayamayanların oranı maddi ve sosyal yoksunluk oranını göstermektedir.”
İşte bu oran 2014 durumunu göstermek üzere 2015’ten itibaren hesaplanmaya başlandı ve ilk yılki düzey yüzde 19,2. Söz konusu oran 2024 durumunu göstermek üzere bu yıl yüzde 11,9 olarak hesaplandı. Aradaki yıllarda dalgalanma olduğunu da belirtmek gerek.
2024 yılındaki yüzde 11,9’luk maddi ve sosyal yoksunluk oranı bir önceki yılın yüzde 13,3’lük oranına göre de belirgin bir düşüş kaydetti.
Aslında daha temelde şöyle bir sorun var gibi… Türkiye’deki hanelerin yalnızca yüzde 11,9’u mu sayılan on üç maddenin yedisini karşılayamıyor?
Bu oranı tersinden okuyalım; demek ki Türkiye’deki hanelerin yüzde 88,1’i sıralanan on üç maddenin yedi ve daha fazlasını karşılayabilecek ekonomik güce sahip.
Acaba? O on üç maddeyi tekrar okuyun ve şöyle bir etrafınıza bakın, olabilir mi diye?
Yine en başa dönüyoruz… Türk halkı kendisine yöneltilen ekonomik durumuyla ilgili sorulara acaba siyasi görüşünü ve yaklaşımını ortaya çıkaracağı kaygısıyla mikrofonu uzatanın kim olduğuna göre mi yanıt veriyor?
Ne dersiniz?
Mutlu yıllar...
Değerli okurlarım yeni yılınızı kutlarım...
Öncelikli dileğim tabii ki sağlıklı günlerinizin olması.
Rahmetli Vehbi Koç’un dediği gibi önce bir, sonra maddi-manevi her kazanımda birin yanına bir sıfır yazmalı ve sayıyı büyütmeli ama o baştaki biri çok ama çok iyi korumalı. Çünkü o bir, sağlıktır ve bir olmadan kalan sıfırların hiçbir değeri yoktur.
2026’da siyasette ve ekonomide ruh sağlığımızı daha da bozmayacak gelişmeler yaşanacağını, haberleri izlemekten adeta korkar hale gelmeyeceğimizi umarım...
