Dr. TÜRKER ÇELİK
Eğitimli Türk ve Amerikalıların ekseriyetinin görüşünün aksine Trump, birçok temel politika alanında başarılı oldu. Trump sonrası Amerika, gümrük politikalarından göç ve sağlık uygulamalarına kadar birçok alanda reel politik ve ekonomik adımlar atarken, Türkiye ve Türk ekonomisi için de yeni fırsatlar ve riskler ortaya çıkıyor.
Trump ile Cumhurbaşkanımızın ve heyetlerin arasında gerçekleşen görüşmelerin üzerinden yeterli zaman geçti. Artık sağduyulu bir özet değerlendirme yapılabilir. Bence birçok açıdan Türkiye adına kazanımlar elde edildi. Elbette Türkiye’nin tavizler verdiği yönünde haklılık payı olan eleştiriler mevcut. Ancak net toplamda bakıldığında Türkiye’nin aldıklarının verdiklerinden daha fazla olduğu inancındayım. İşin ekonomi ayağında Türkiye makroekonomik istikrarı açısından çok önemli bir çıpa sağladı…
Bu görüşmeler ve Türk-Amerikan ilişkileri başka bir yazının konusu. Esas konumuz, Trump politikaları sonrasında artık yeni bir Amerika’nın varlığı. Bu durum Türkleri ve Türk ekonomisini de etkiliyor… Türkiye ekonomisine etkilerini de detaylı olarak bir sonraki yazıda ele alacağım.
Yazımda değinmek istediğim esas konu şu: Eğitimli Türk ve Amerikalıların ekseriyetinin görüşünün aksine Trump, birçok temel politika alanında başarılı oldu. Hem kendi oy tabanını güçlendirmek hem de reel politik gerçeklik açısından doğru adımlar attı.
Trump, Amerikan çıkarları açısından başarılı
Bu duruma gerçekçi bakamamak, Amerika’da ve dünyada temel sorunların ıskalanmasına yol açıyor. Trump’ı birçok açıdan başarılı görmemin nedeni, sadece eğitimsiz Amerikalılara yönelik popülist politikalar izlemesi değil; aynı zamanda ciddi reel politik ve ekonomik çözümleri tartışmaya açmasıdır. En azından Amerika açısından sorunların ne olduğunun farkında. Zaten seçim sürecinde EKONOMİ Gazetesi`nde yazdığım birkaç yazıda Trump’ın Amerika’nın güncel sorunlarına yönelik öneriler getirdiğini ve bu nedenle kazanma şansının daha yüksek olduğunu belirtmiştim.
Trump’ı eğitimli Türkler ve Amerikalılar arasında seven çok az tanıdığım var. Ancak sadece Amerikan vatandaşları ve Amerikan çıkarları açısından bakıldığında Trump hiç de başarısız değil. Mevcut Demokrat Parti adayları veya Cumhuriyetçi Parti adayları arasında, Amerikan çıkarları açısından bakıldığında hiçbirinin Trump’tan daha başarılı olabileceğini sanmıyorum.
Gümrük vergilerini artırmak akıllıca…
Ancak toplumsal adalete ve evrensel insan haklarına inanan bir kişi olarak, bugün seçim olsa Trump’a oy verir miyim bilmiyorum. Hele Gazze’de devam eden katliamlar bu konuda söylenecek söz bırakmıyor. İnsani boyutu bir yana, Gazze politikasının Trump politikaları arasında Amerikan çıkarlarıyla en fazla çelişen alan olduğunu özellikle vurgulamak gerekir.
Trump’ın başlıca politikalarını başlıklar halinde değerlendirelim:
Amerika’nın en büyük güçlerinden biri iç pazarıdır. Trump’ın getirdiği rekor tarifelere rağmen Çin ve birçok ülkenin Amerika’ya ihracatı kayda değer şekilde azalmadı. Çin ve diğer ülkeler yüksek gümrük vergileri ödeyerek ürün satmaya devam ettiler. Amerikan hazinesi de rekor gümrük gelirlerine imza attı. Ayrıca birçok orta ve yüksek teknoloji alanında Amerika’da yeni üretim yatırımları gözle görülür şekilde artış gösterdi. Evet, yüksek gümrük tarifeleri Amerika’da enflasyona yol açıyor. Ancak bu politikaların getirileri maliyetinden daha fazla.
Amerika’nın artık göçmene ihtiyacı yok
Amerika belki de tarihinin en sert vize-göçmen politikaları izlemeye başladı. Yetenekli göçmenlere Amerikalı şirketler tarafından H1 vize sponsorluğu için 100 bin dolar gibi bir başvuru bedeli ödenmesi gündeme geldi. Genel olarak Trump yönetimi, geçmişe kıyasla eğitimli-eğitimsiz fark etmeksizin daha az yabancı göçmen istiyor. Diğer bir deyişle eskisi kadar göçmene ihtiyacı yok… Bunun birkaç nedeni var. Amerika’nın geçmişe kıyasla daha az göçmene ihtiyacı olduğu düşünülüyor. Ayrıca hem nitelikli hem de daha az nitelikli ve mavi yaka işlerde göçmenler, Amerikan vatandaşlarının iş şanslarını azaltıyor. Amerika’nın mevcut nüfusunun her düzeydeki işler için yeterli kaynak sunduğuna inanılıyor. Haksız da sayılmazlar. Özellikle yapay zekâ devriminin etkileri şimdiden hissedilmeye başlandı. Bilgisayardan hukuka kadar Amerika’da en prestijli alanlarda yeni mezun olanlar geçmişe kıyasla radikal şekilde çok daha zor iş bulmaya başladılar. Saygın araştırma şirketleri, beyaz yaka işlerde önümüzdeki 10 yılda yüzde 40 oranında bir azalma olacağını öngörüyor. Amerikalı beyaz yakalıların birçoğu şimdiden el emeğine dayanan ustalık işlerine nasıl geçiş yapabileceğini araştırıyor.
Görönland, Panama ve Kanada`nın
Amerikan ekonomisinin tarihine baktığımızda ülkenin, ekonomik çıkarları açısından savaşa girmekten çekinmeyen bir geleneği olduğunu görüyoruz. Savunma Bakanlığı’nın adını yeniden “Savaş Bakanlığı” yapmaları sürpriz değil. Grönland, Arktik bölgedeki çıkarlar ve Rusya-Çin rekabetinde askeri ve ekonomik açılardan son derece önemli. Grönland’ın hâlâ Danimarka vesayetinde olması, Amerika’nın hak iddia etmesi kadar anlamsız. Danimarka, herhangi bir Rus tehdidi karşısında Grönland’ı savunamaz. Ukrayna örneğinde olduğu gibi Amerikan desteğine muhtaçlar.
Panama, Dünya ticareti açısından çok önemli bir geçiş noktası. Son yıllarda Çin devlet şirketleri Panama bölgesi limanlarını satın alarak buradaki ekonomik güvenliği tehdit etmişti.
Kanada ise bu tartışmanın en eğlenceli bölümü. Fransızca konuşan bölgeleri hariç, Kanada’nın geri kalanı Amerika’ya kültürel ve ekonomik açıdan çok yakın. Üstelik Kanada ekonomisi Amerika’ya yaptığı ihracata bağımlı. Öte yandan Kanada bankacılık sistemi, Amerikan bankalarının girişi açısından tam anlamıyla liberalize değil. Haklı veya haksız, Trump özetle diyor ki: “Ben size iç pazarımı açıyorum, siz ise benim için en önemli endüstrilerden biri olan bankacılık sisteminin ülkeye girişini kolaylaştırmıyorsunuz”. Karar siz okurların.
Aşılar ve otizm
Bence Amerikan iç gündeminde en fazla tartışılan konuların başında Trump yönetiminin sağlık politikaları geliyor. Amerikan ilaç endüstrisi, bilişim sektörüyle birlikte Amerikan siyasetinde en fazla lobi gücüne sahip sektör. Amerika’da sağlıkla ilgili medyadan siyasete kadar her alanda büyük bir kontrol güçleri var. Örneğin, 7 yaş altı çocuklarda COVID kaynaklı ölümler özellikle 2022–2024 yıllarında son derece az iken; soğuk algınlığından kaynaklı ölümlerl kıyaslanabilecek düzeyde iken, özellikle mRNA yapısındaki aşıların yapılmasında ısrar edilmesinin mantığı yok. Ancak, Trump yönetime gelinceye kadar bu konuda konuşmak dahi yasaktı. Doğru veya yanlış nedir, sorgulamıyorum. Tartışılmasının dahi pratik olarak yasaklanmasından bahsediyorum.
Trump’ın Sağlık Bakanı Kennedy, COVID aşı zorunluluğunu kaldırdı. Ayrıca grip aşılarında civa kullanılmasını yasakladı. İnsanın aklına gelmiyor değil: madem civa kullanmak şart değildi, neden kullanıldı?
Yine bir başka sağlık tartışması, otizm spektrum bozukluğu tedavisi alanında yaşanıyor. Liberal medya bu konuda sürekli saldırıda bulunsa da Trump yönetimi, otizm ile bazı aşılar arasında ilişki olabileceğini ciddi kanıtlarla ortaya koydu. Ayrıca otizm tedavisinde leucovorin adlı ilacın kullanılması için onay verdiler. Bu arada leucovorin’in etken maddesi olan folinik asit, yıllardır başka tedavilerde kullanılıyordu ve doğru kullanıldığında ciddi bir yan etkisi tespit edilmemişti. Amerikan halkının geneli de bunu soruyor: madem yan etkisi yoktu, neden bugüne kadar kullanılmadı?
Evet, bu ve benzer politikalarla Amerika ekonomiden sosyal hayata kadar artık eski Amerika değil. Öncelikle Amerika`da yaşayan Amerikalı Türk herkesi etkiliyor ve etkilemeye devam edecek gibi. Türkiye gibi ABD ile özel ilişkileri olan ülkelerin de bu gerçekleri dikkate almasının faydalı olacağı düşüncesindeyim…