BESTİ KARALAR
Terörsüz Türkiye hedefinde Meclis’te kurulan Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplumun çeşitli kesimlerin görüşlerini almaya devam ediyor. Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş Başkanlığı’nda 13. toplantısını gerçekleştirdi. Komisyon, 13. Toplantısında hukukçu dernekleri ile akademisyenleri dinledi. Toplantının açılışında konuşan TBMM Başkanı Kurtulmuş, müzakerelerin sonuna geldiklerini belirterek, süreçle ilgili gerekli olan atılacak adımların çerçevesini çizen, çok kapsamlı bir çerçeve raporu ortaya koyacaklarını söyledi.
Hassasiyet vurgusu
Hukukçular Derneği Temsilcisi Mehmet Melih Gülseren: “Sosyal haklara ilişkin düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Bunun yanında ekonomik adımlar arttırılmalı, toplumda bir ön kabul sağlandıktan sonra infaz yasası, terörle mücadele kanunu gibi mevzuat düzenlemeleri gündeme alınmalıdır. Adımlar atılırken özellikle şehit ailelerimizin ve gazilerimizin hassasiyetleri zedelenmemelidir. Af niteliği taşıyan her türlü adımın ciddi toplumsal tepkilere yol açacağı göz önüne alınmalıdır.”
Anadilde eğitim önerisi
Özgürlükçü Hukukçular Derneği Temsilcisi Serhat Çakmak: “Eğitim ve öğretim kurumlarında Türkçenin yanı sıra yaşayan diller ve lehçelerde anadilde eğitim yapılabilir. Türkiye’de yaşayan vatandaşların farklı dil ve kültürlerinin yaşaması için gerekli imkanların sağlanması gerekir.”
Aynı dernekten Ekin Yeter Moray da: “Komisyonun önüne alması gereken ilk mesele umut hakkı. Türkiye’nin imzacısı olduğu sözleşmeleri uygulamak durumunda olduğu, ara karar taslaklarına uyma yükümlülüğü olduğu aşikar. Türkiye’de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan 4 binden fazla hükümlü var. Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulları’nın aldığı kararlar tartışmalı. Bu kararlarla hükümlüler ikinci kez ceza alıyor.”
Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği Temsilcisi Kemal Akkurt: “Potansiyel cumhurbaşkanı adayı, belediye başkanları, öğrenciler suçsuz yere cezaevindeyken barıştan söz etmek mümkün değildir. Terörsüz Türkiye’yi iktidarın ömrünü uzatacak bir araç olmaktan çıkartıp çoğulcu bir demokrasi hedefi ile yeniden tanımlanmalı. Cumhurbaşkanı TBMM tarafından nitelikli çoğunlukla seçilmeli, var ise partisiyle ilişkisi kesilmelidir.