DEİK çatısı altındaki Türkiye-Avrupa İş Konseyleri’nin “European Business Summit” (EBS) çerçevesinde Brüksel’de düzenlediği “AB-Türkiye İş Zirvesi” vesilesiyle Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Faruk Kaymakçı’nın ev sahipliğindeki buluşmadayız.
Buluşmada Türkiye’nin Brüksel Büyükelçisi Barış Tantekin, Türkiye’nin NATO nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Basat Öztürk, Almanya’nın AB nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Thomas Hans Ossowski, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, Türkiye-Avrupa İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ ile Dünya Türk İş Konseyi’nin (DTİK) AB ülkeleri temsilcileri var.
Faruk Kaymakçı, konuklarına hitap etmek üzere kürsüye çıktığında önce Almanya’nın AB nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Thomas Hans Ossowski’ye döndü:
- Türkiye’de yakın zamanda görev yaptınız. Hangi konular üzerinde duracağımı tahmin edersiniz. Çünkü, yıllardır AB’ye dönük aynı şeyleri söylüyoruz. Buradaki konukların çoğu Türk. O nedenle izninizle Türkçe konuşacağım.
Kaymakçı, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve AB ülkelerine ihracatta “yeni engel” olarak gündeme gelmesi beklenen “Made in Europe” üzerinde durdu:
- Biz Gümrük Birliği’nin tarafıyız. Bir Avrupa ülkesiyiz. AB’de tam üyeliğe adayız. Dolayısıyla şu anda AB’nin “Made in Europe” yönündeki çalışmalarında mutlaka Türkiye’nin tam olarak yer almasını istiyoruz.
Gümrük Birliği konusunda şu noktanın altını çizdi:
- Gümrük Birliği’nin güncellenmesi gerçekten iki taraf için artık bir zorunluluk. Bu, bir-iki ülkenin siyasi emellerine kurban edilemeyecek kadar büyük bir konu. AB, eğer bu konuda bir adım atmazsa kendi de zarar görmeye başlayacak.
Hem Türk, hem de AB ülkelerinin özel sektörünün Gümrük Birliği’nin güncellenmesini talep ettiğine dikkat çekip vize konusuna geçti:
- Vize serbestisi elde edilene kadar vize kolaylığının mutlaka sağlanmasını bekliyoruz. Vize kolaylığı konusunda sayın Ossowski’ye gösterdiği çabalardan dolayı teşekkür ediyoruz.
Kaymakçı, “AB-Türkiye İş Zirvesi”nde “AB-Türkiye İlişkilerinin Geleceği” konusunda soruları yanıtlarken de Brüksel’de 25 yıl önce de görev yaptığına işaret etti:
- O dönemde Avrupa adına hareket eden bir AB vardı. Bugün ise AB ülkeleri ulusal çizgilerini, AB ve Avrupa’nın çıkarına olmayacak şekilde öne çıkarmaya çalışıyor.
Gümrük Birliği’nin neden hâlâ güncellenmediğini AB yetkililerine sorduğunda 3 sebep sıraladıklarını bildirdi:
- İlk neden olarak ticaret akışını olumsuz etkileyen, engeller oluşturan ve gerginliğe neden olan kısıtlamalar veya önlemler gündeme getiriliyor. Üst düzey ticaret diyaloğu ve Gümrük Birliği Ortak Komitesi sayesinde bu ticari sıkıntıların bazılarını ortadan kaldırdık.
AB’nin kullandığı ikinci gerekçeyi irdeledi:
- İkinci gerekçe ise AB’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar. AB, Türkiye’nin yaptırımların çevresinden dolaşmadığından emin olmak istiyor. Türkiye, Rusya yaptırımları konusunda önlemler aldı ve bu AB Komisyonu raporlarına da olumlu şekilde girdi.
Üçüncü nedenin somut olmadığını vurguladı:
- Üçüncü neden Kıbrıs meselesi. Bu konu Gümrük Birliği modernizasyon müzakerelerinin başlaması için bir ön koşul değildi. Ancak daha sonra ne yazık ki Rumlar veto haklarını kötüye kullandılar ve şimdi bunu bir koşul olarak öne sürmeye çalışıyorlar.
Rusya-Ukrayna Savaşı, Gazze’deki çatışmalar, Libya, Suriye ve Güney Kafkasya’daki gelişmelere rağmen Rumların tek taraflı olarak Türkiye Dışişleri Bakanı’nın, AB Dışişleri Bakanları Gayrıresmi Toplantısına katılımını bloke ettiklerine vurgu yaptı:
- Rumların ilişkileri iyileştirme konusunda samimi olduklarını düşünmüyorum. Asıl niyetleri dar görüşlü, aşırı milliyetçi, maksimalist tutumlarını dayatmak. Bunun AB’nin tutumu olduğunu iddia ediyorlar ki bu doğru değil. Bu bizi daha karmaşık bir ilişkiye sürüklüyor.
Kaymakçı, Türkiye’nin bugüne kadar AB’nin 19 ortak güvenlik ve savunma politikasına katkıda bulunduğuna dikkat çekti:
- Bugün yine Kıbrıs Rum blokajı var. Avrupa Savunma Ajansı’na ortak üyeliğimiz Rumlar tarafından engelleniyor. Avrupa Güvenlik Eylem Planı’na (SAFE) katılımımızı vetodan bahsediyorlar.
Türk şirketlerinin SAFE’e katılımının “kazan-kazan” durumu olduğunu vurguladı:
- Türkiye, yarısı NATO ülkelerine olmak üzere 7.5 milyar dolarlık savunma sanayi ihracatı yapıyor. Türkiye’nin SAFE içinde yer alması AB’nin de büyük çıkarına olur.
Türkiye, Gümrük Birliği’nin güncellenmesini bile 10 yıldır beklerken, AB karşımıza bir de dış ticaretinde “Made in Europe” engeli çıkarmayı gündeminde tutuyor.
Ülkemizi üretim üssü olarak seçen Avrupalı şirketlerin “Made in Europe”a Türkiye’nin dahil edilmesi konusunda destek vermesi, yanımızda durması gerekiyor…
AB’nin 70’ten fazla ülke ile 44 tercihli anlaşması ticarette sapmalar yaratıyor
TİCARET Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu, Brüksel’deki European Business Summit (EBS) çerçevesinde gerçekleşen “AB-Türkiye İş Zirvesi”nde 1990’larda tasarlanan Gümrük Birliği’nin artık günümüz dünyasının gerçeklerini tam olarak yansıtmadığını anımsattı:
- Son dönemde dünya ve uluslararası ticaret değişti. Kurallar, sistemin kurucusu tarafından görmezden gelinmeye başlandı. Bu koşullar altında Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin geliştirilmesi gerekiyor.
Gümrük Birliği imzalandığında AB’nin sadece 15 üyeli olduğunu ve 11 tercihli ticaret anlaşması bulunduğunu irdeledi:
- Gümrük Birliği, Türkiye’nin AB ile ekonomik entegrasyonu için geçici bir anlaşma olarak hazırlanmıştı. Gümrük Birliği sonucunda Türkiye, AB’nin 5’inci büyük ticaret ortağı oldu.
AB’nin 70’ten fazla ülkeyle 44 tercihli ticaret anlaşması olduğuna işaret etti:
- Bu, Türkiye için ticarette sapmayı ve sorunları ortaya çıkarıyor. Üzücü olan şu ki, Türkiye mevzuatını AB ile uyumlu hale getirirken, AB mevzuatı Türkiye’nin önceliklerini dikkate almıyor.
2015 yılında Gümrük Birliği’ni güncelleme sürecini başlatmaya karar verdiklerini kaydetti:
- Bu kritik bir karardı ve şimdi bu kararın 10’uncu yıldönümündeyiz. Ancak, AB Konseyi, AB Komisyonuna müzakerelere başlama yetkisi vermedi.
“Made in Europe” hazırlıklarına dikkat çekti:
- AB’nin “AB yapımı, AB ürünü, Avrupa tercihi” gibi girişimlerin uluslararası ticaret kurallarına uyumu konusunda sorunlar var. Bu önlemlerin Türk sanayisi ile AB üzerinde de olumsuz etkileri olur.
Türkiye’nin AB’nin yeni büyüme planının parçası olmaya hazır olduğunu vurguladı:
- AB’nin bizi bir ortak olarak görmesini bekliyoruz. Türkiye’nin güçlü üretim kapasitesinin, savunma da dahil tüm alanlarda AB’nin ekonomik dayanıklılığını artıracağına inanıyoruz.
Şaşırt bizi AB
DIŞ Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) nezdinde Daimi Temsilcisi Faruk Kaymakçı’nın ev sahipliğinde gerçekleşen buluşmada, AB’nin Türkiye’ye karşı “garabet” tavrını ortaya koydu:
- Garabet şurada; mallar serbest, malları taşıyan TIR’lar ile ilgili kotalar var, malların patronları ile ilgili de vize problemi yaşıyoruz.
Gümrük Birliği ile yaşanan bir başka sıkıntıya işaret etti:
- AB, bir ülkeyle serbest ticaret anlaşması imzaladığında biz yükümlülüklerine mecburuz ama oluşan haklardan mahrumuz.
AB ile Türkiye’nin ilişkisini “platonik aşk” yaşamaya benzetti:
- AB ile 62 yıldır nişanlıyız. Bir türlü evlilik aşamasına gelemiyoruz. En azından Gümrük Birliği’ni güncelleyelim, ticaretimiz günümüze uygun rayına otursun.
DEİK Türkiye-Avrupa İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, konuya farklı pencereden baktı:
- Türkiye’nin Avrupa’ya ihtiyacı olduğundan daha fazla Avrupa’nın Türkiye’ye daha fazla ihtiyacı var. Avrupa, bu durumu nasıl ifade edeceğini bilemiyor.
AB’ye şu çağrıyı yaptı:
- Şaşırt bizi AB… Türkiye’ye karşı takındığın tavrı değiştir. Türkiye’ye hak ettiği gibi davran.
Ortak güvenlik açısından Türkiye temel öneme sahip
AB Dış İlişkiler Ofisi Genel Müdür Yardımcısı Gabriel Munuera Vinals, “AB-Türkiye İş Zirvesi”nde Avrupa’nın güvenliği üzerinde durdu:
- Türkiye, Avrupa’nın güvenliği ve ortak güvenlik açısından temel öneme sahip bir ülkedir. Ortak hedef çok nettir. Daha güvenli bir Avrupa için, sahip olduğumuz bütün güvenlik zorluklarına birlikte çözüm üretebilen Avrupa için en kapsamlı işbirliğine yönelmeliyiz.
Rusya-Ukrayna savaşına işaret etti:
- Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik savaşı bağlamında, Türkiye ile angajmanımız hayati önem taşıyor. Bu konuları Türkiye ile en üst düzeyde düzenli olarak ele alıyoruz. Türkiye gibi hepimiz için temel öneme sahip bir ülke ile angajmanımızı sürdüreceğiz.
