Üç yıl önce bir gazete değil, bir “biz” yarattık. Kolektif doğruluğa, kolektif vicdana ve kolektif akla yaslanan bir dayanışma kültürü. Kendi evimizi onararak dünyayı yeniden anlatmaya cesaret ettiğimiz bir yolculuk.
21 Kasım 2022… Üç yıl önce bizim için bir yeniden duruş hikayesi başladı.
Üç yıl önce aslında yeni bir gazete kurmadık; yeni bir değer inşa etmeye cesaret ettik.
“Ben diyerek olmuyor, biz demek gerek” dedik.
“Gazetecilik, kolektif doğruluğun, kolektif vicdanın ve kolektif aklın ürünüdür” dedik.
Ve birbirimizi “daha iyiye” çağırmak için aslında hiç de ayrılmadan, yeniden bir araya geldik.
Üç yıl önce hep birlikte yeni bir yola çıktığımızda, aslında hepimiz bunun sadece yeni bir gazetenin başlangıcı olmadığını çok iyi biliyorduk.
Biz yeni bir marka kurmadık; bir dayanışma kültürü yarattık.
Çünkü yaşadığın evi düzeltmeden dünyayı anlatamazsın. Biz de kendi evimizi kurduk. Editoryal etikle, bağımsızlıkla, dayanışma kültürüyle, şeffaflıkla kurduk bu evi.
Hep birlikte, ne yapabileceğimizi ve neye inandığımızı yeniden tanımladık.
Benim için bu üç yıl, mesleğimin en yoğun, en öğretici ve en gerçek dönemlerinden biri oldu.
15 yıldır sürdürülebilirlik yazıyorum… Ama bu üç yılda gördüm ki, en büyük sürdürülebilirlik dersi, kurumların raporlarında değil; kendi aramızdaki ilişkilerde, kendi içimizdeki dayanışmada, birlikte durmakta saklı.
Bu aslında “yeni sürdürülebilirlik”…
Yani doğru değerlerle yeniden başlamak. Birlikte olmaktan vazgeçmemek…
Yeniden kök salmaya inanmak…
Bu üç yıl bana şunu öğretti: “Ben” güçlü olabilir, ama “biz” onarıcıdır. Onarmak sadece rakamlardan ibaret değildir. Önce insanı temel alır. Onarmak, yenilikçidir. Onarmak, cesaret ister.
Vicdan ister. Emeğe saygı duyar. Eşitliği, birlikteliği, kapsayıcılığı, çok sesliliği, güveni savunur.
Onarmak; bir kelime değil, bir yaşam şekli, bir inanış, bir kültür, bir dürüstlük biçimidir…
Son üç yılda çok sayıda kurumun dönüşüm hikâyesini yazdım, ama aslında en güzel dönüşüm hikayesini kendi içimizde yaşadık…
“Biz neyi temsil ediyoruz” sorusuna birlikte cevap aradık. Birbirimize cesaret verdik.
Benim için “kolektif yeniden duruş” şu anlama geliyor: Ne yapıyorsak birlikte yapıyoruz. Bizim üç yıl önce verdiğimiz karar da buydu: “Birlikte üreteceğiz, birlikte değer yaratacağız…”
Kurduğumuz bu dayanışma ağı, bizim ortak hikayemiz oldu. Bu ortak hikaye, “biz” olmayı başarmanın hikayesi…
Hedef, tüm zorluklara rağmen “biz” olmaya devam edebilmek…
Zor mu? Evet zor… Tek yapmamız gereken, ilk gün inandığımız “biz”i korumaya devam etmek… Birlikte kalabilmeyi korumak…
Her gün, yeniden başlama tutkusunu kaybetmemek…
Kolektif duruş; hepimizin elinin, aklının ve kalbinin birlikte aynı hedef doğrultusunda yola devam etmesi demek.
O yol Hakan Güldağ’ın sözleri ile: “Bağımsız ve bağlantısız gazetecilik.” Biz, gerçeğin yanında duran bir gazete olmaya devam edeceğiz.