TBMM gündeminde bulunan kanun teklifinde, başka birçok konu dışında, kira gelirlerinin vergilemesi konusunda iki düzenleme öneriliyor. Bunlardan biri mesken kira gelirleri istisnasının kapsamının daraltılmasına ilişkin.
Mevcut durum
Mevcut yasal düzenleme, konut kira gelirinin 2025 yılı için 47.000 lirasını gelir vergisinden müstesna tutuyor.
Düzenleme gereği;
- İstisna haddi üzerinde hasılat elde edip beyan etmeyenler veya eksik beyan edenler,
- Ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek zorunda olanlar,
- Beyanı gerekip gerekmediğine bakılmaksızın, ayrı ayrı veya birlikte elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ve diğer kazanç ve iratlarının gayri safi tutarları toplamı 2025 yılı için 1.200.000 lirayı aşanlar, bu istisnadan yararlanamıyorlar.
Yeni kanun teklifinde önerilen düzenleme
Kanun teklifiyle, konut kira gelirlerine uygulanan istisnanın, kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından emekli, dul ve yetim aylığı alanlar dışındaki kişiler için kaldırılması öneriliyor.
Düzenleme neden değiştirilmek isteniyor?
Teklifin ne gerekçesinde ne de ilgili madde gerekçesinde, önerilen düzenlemenin amacı konusunda bir açıklama yok. Gerekçede, yapılan düzenleme tekrar edilmekle yetinilmiş.
Kanun teklifine ilişkin etki analizi dokümanında, 2024 yılında 2 milyona yakın mükellefin istisnadan yararlandığı, önerilen düzenlemeyle bu sayının 500.000’in altına düşmesinin beklendiği, değişikliğin gerçekleşmesi durumunda, bugünkü veriler çerçevesinde, 2027 yılı için yaklaşık 22 milyar lira gelir etkisi beklendiği açıklanmış. Bu dokümanda da düzenlemenin amacına ilişkin bir açıklama yok.
Kamuoyunda değişikliğin amacının bütçe gelirlerinin artırılması olduğu konusunda genel bir kanaat oluştuğu söylenebilir. Bence de başka bir amaç görülmüyor.
Mevcut düzenlemenin amacı neydi?
Hem 1 Ocak 1950 tarihinde yürürlüğe giren 5421 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nda hem de 1 Ocak 1961 tarihinde yürürlüğe giren mevcut 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun ilk halinde, kira geliri için istisna düzenlemesi vardı. Yani 1950’den beri bu istisna vergi mevzuatımızda yer alıyor.
Gelir Vergisi Kanunu’nun istisnaya ilişkin geçmişteki düzenlemelerinin gerekçesinde, istisnanın amacının teşvik veya korumadan çok teknik bir zorunluluk olduğu, gelir sahiplerinin birçoğunun okur yazar olmayan vatandaşlardan oluştuğu, vergilenecek sınırlı ölçüde kira geliri için hem gelir sahiplerinin hem de İdarenin gereksiz işgal edilmesinin önlenmesi amacıyla bu düzenlemenin yapıldığı açıklaması yer alıyor.
Özetlediğim gerekçelerden, istisnanın esas olarak verimli olmadığı ve taraflara yükleyeceği külfete değmeyeceği için düzenlendiği anlaşılıyor.
Bir fikir vermesi için istisna tutarlarını da yazayım. İstisna tutarı 1961 yılında 2.500 lira, 1963 yılında 202 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik sonrasında 5.000 lira.
İstisnada en az geçim indirimi amacı yok mu?
Yukarıda belirttiğim üzere istisna düzenlemesinin amacının mükellef ve idareye gereksiz yük yüklememek olduğu, gerekçesinden anlaşılıyor.
İstisnanın belli bir tutarı vergi dışı bırakmak, bir ailenin geçimini sağlayacak kadar bir tutarın vergilenmemesini sağlamak gibi bir amacı yok. Bu amaç için başka bir müessese var. En az geçim indirimi. Bu uygulama kapsamında, 1960 yılı için mükelleflerin yılda 1.800 lirayı aşmayan gelirleri vergiye tabi değil. İndirime, mükellef evli ise 1.080 lira, çocuklu ise her bir çocuk için 720 lira ilave ediliyor.
Görüldüğü üzere, kira gelir istisnasından yararlanan evli bir kişi, istisna tutarından daha fazla tutarda en az geçim indiriminden yararlanıyor. Her iki madde birlikte değerlendirildiğinde, hem teknik gerekçelerin hem de vergileme ilkelerinin karşılık bulduğunu söylemek mümkün. Her iki tutarın da yeterli olup olmadığı ayrı bir konu.
Son durum
Konut kira gelirlerinde istisna ve asgari geçim indirimi uygulaması geçmişten günümüze çok defa değişerek geldi. İlk önemli değişiklik 1963 yılında istisna tutarının iki katına çıkartılması ancak istisna tutarını geçen gelirin tamamının vergilendirilmesi şeklinde oldu. En az geçim indirimi uygulaması da hem içerik hem de ismi değişerek uzun yıllar vergi mevzuatımızda yer aldı.
Gelinen noktada, en az geçim indirimi uygulaması yıllar önce son buldu, kira geliri istisnası da istisna tutarını aşan gelirleri vergileyen bir pratikle günümüze kadar geldi.
Kanun Teklifinin bu haliyle yasalaşması durumunda, geriye ne kalacak diye bakarsak; emekli, dul ve yetim aylığı alanlar hariç, yıllık 18.000 liralık bir beyan sınırı kalacak. Aylık 1.500 lira gibi son derece sembolik bir tutar ve bu tutarı geçen gelirin tamamının beyanı zorunluluğu.
Kişisel değerlendirme
Geldiğimiz noktada, hem vergi mükellefi hizmetlerindeki iyileşmeler, hem de teknolojinin vergi beyan ve uygulamalarını kolaylaştırdığı gerekçeleriyle, artık vergi istisnasına gerek olmadığını düşünülmüş olabilir. Kanun Teklifinde yer alan öneri de bu çerçevede yapılmış olabilir.
En başta ifade etmek isterim ki, ben kişisel olarak böyle değerlendirmiyorum. Vergi sisteminde hem istisnanın devamına hem de asgari geçim indirimi benzeri bir uygulamaya ihtiyaç olduğu düşüncesindeyim.
Vergi uygulamalarında teknolojiden ne kadar yararlanılırsa yararlanılsın, mükellef hizmetlerinde ne kadar yol alınmış olursa olsun, uygulamanın çok da kolay olduğunu söyleyemeyiz.
Öte yandan, bir ailenin asgari ölçüde geçimini sağlayacak bir gelir tutarının, sadece kira geliri elde edenler değil, bütün mükellefler için mutlaka olması gerektiğini düşünüyorum. Vergi mevzuatımızın en önemli eksiklerinin başında da bu konunun geldiğini söyleyebilirim.
Son olarak şunu söylemek isterim; Kanun Teklifiyle önerilen düzenleme, genel olarak vergi adaletine uygun olmadığı gibi, kira geliri elde edenlerin kendi içinde de adaletli değil. Emekliler için istisnanın devamı öngörülüyor ama emeklilik geliri bile olmayan, geliri sadece kira gelirinden oluşanların 18.000 lirayı geçen gelirinin beyan edilmesinin açıklanabilir olmadığı açık.
İstisnanın kapsamı daraltılacaksa, daha adil, kabul edilebilir, vergileme ilkelerine uygun çözümler olabilirdi.