SAMİB’in arayışı, kendi yolumuzu bulmada iyi bir örnek uluşturuyor. Güvenli bir gelecek yaratmak istiyorsak; yaptığımız toplantıların verimini enine boyuna sorgulamalıyız
Sakarya Makine İmalatçıları Birliği Derneği (SAMİB) Makine Zirvesi 22 Mayıs 2025 günü Sapanca’da toplandı. SAMİB yöneticileri “Kadim Sakarya: Katma değerli imalat merkezi” mottosuyla daha sağlıklı geleceklere yürümek istiyor. Karamsar bakış açısının egemen olduğu zihinler, düşlerin kendi saflıklarının doruklarından düşerek öldüğünü anımsatmak isteyebilir. Biz, başka bir pencereden bakıyoruz: Varsayımlarını sorgulayan, zihni modellerini yenileyen, uygun metot arayışlarını sürdürenler için “çarenin tükenmez” olduğunu düşünüyoruz.
Metot iş veriminin temel aracıdır
SAMİB yöneticilerinin “ uzun dönemli geleceği güven altın alma arayışı” yolculuğuna çıkarken, “iş yapma metodunun” sorgulamasına özen gösterildi. “Metot o kadar önemsizdir ki, sadece esası etkiler” ilkesine gölge sadakati gösterildi. Bu bağlamda;
1- SAMİB üyeleri, üniversite ilgilileri ve kentin geleceğine ilişkin söz söyleyebilecek olan herkesin çağrıldığı kapsayıcı bir toplantı yapıldı. Toplantının tek sorusu vardı: Sakarya’nın uzun dönemli geleceğini güven altına alacak olan katma değerli imalat merkezi olabilmesi için öncelikli sorunları nelerdir?”
Katılanlar kümelere ayrıldı; her küme kendi önceliklerini belirledi. Küme sözcüleri önceliklerini değerlendirme aşamasında paylaştı. Yapılan tartışmalar sonunda “SAMİB Makine Zirvesi 2025” aşamasına kadar dört belirleyici sorunun ayrı ayrı sorgulanması kararlaştırıldı: Nitelikli işgücü, verimlilik, inovasyon ve sürdürebilirlik.
2- Katılımcı ve kapsayıcı olması özeninden ödün verilmeden, ikinci toplantı “nitelikli işgücü ihtiyacı” konusunda yaşanan sorunların nasıl aşılabileceğini sorguladı. Herkesin düşüncesini paylaştığı, korkuların gölgesinden uzak özgürce tartışmalar yapıldı; hep birlikte üretilen düşünceler sorgulanarak görüş birliği oluşturuldu.
3- Üçüncü toplantının odağında, “küresel rekabette var olmak ve varlığımızı korumak için verimlilik alanında neler yapmalıyız?” sorusu vardı. Verimliliği etkileyen jeoekonomik, politik ve kültürel etkenler değerlendirildi. Siyasi konjonktürdeki değişmelerin ulus devletlerin hükümetlerine yansıyan bazı eğilimlerin, verimlilik konusunu neden öne çıkardığı tartışıldı. Nüfus hareketleri ve işgücü piyasalarındaki oluşumların verimlilik bağlamı, kültürel algıların geliştirici ve asalak yönleri, teknolojideki değişmelerin etkileri irdelendi.
4- Odağında “rekabet gücü yaratmak istiyorsak, inovasyon kültürü oluşturmalı, olgunlaştırmalı ve çoğaltılmalı” düşüncesi yer alan dördüncü toplantıda da gündemden sapmadan konunun derinliğine sorgulanmasına özen gösterildi. İnovasyon gücünü yaratan etkenler geniş açıdan bakılarak değerlendirildi.
5- “Sürdürülebilirlik” kavramının içeriğinde yer alması gereken değerlerin sorgulandığı toplantı, “Sürdürebilirlik bağlantısal bütünlükle sağlanabilir” genellemesine ulaşıldı. Sürdürülebilirlik dendiğinde, birikim yeteneğini koruyarak, uzun dönemli geleceği güven altına almayı anlamamız gerektiği üzerinde ittifak oluştu.
6- “SAMİB Makine Zirvesi 2025 Makine Sektör Yol Haritası ve Çalıştay Raporu” Sapanca’daki toplantıda dağıtıldı. Dağıtılan belgede, zirve öncesi yapılan sorgulamaların, kümelerde öne çıkan düşüncelerin ayrıntılarını yazılı hafızaya dönüştürüldü.
Baskın söylemlere teslim olmamalıyız
Hazırlık aşamalarından başlayarak “SAMİB Makine Zirvesi 2025” noktasına ulaşıncaya kadar yapılan çalışmaları çok genel çizisiyle özetledim. Ayrıntı merakı olanlar yayınlanan belgeye ulaşarak, zihinlerindeki sorulara yanıt bulabilir. Bizim üzerinde durmak istediğimiz asıl sorun, “ baskın söylemlere teslim olarak kendimizi vurmamak için neler yapılabileceği” konularını paylaşmak.
Bugünlerde baskın anlatım, “Çin’le rekabet etmek mümkün değil” anlayışını pompalıyor. Böyle bir varsayımın, “kendimizi vurmak” anlamına geldiğini düşüyor; uygun kuramsal yaklaşım, varsayımları sorgulanmış model ve üzerinde iyi çalışılmış metotlarla aşılabileceğini düşünüyoruz. Önemli olan ilk adım, dünya genelindeki eğilimlerin yarattığı baskın gelişmeleri yakından gözleme, izleme, yaratacakları fırsat ve tehlikeleri değerlendirmedir. İkinci adım, kendi olanak ve kısıtlarımızı netleştirmedir. Dinamik envanterlerle sağlıklı veriler oluşturur; verileri uygun metotlarla net bilgiye dönüştürür; alternatif yollar ararsak, çarenin tükenmez olduğunu hep birlikte kanıtlarız.
SAMİB’in arayışı, kendi yolumuzu bulmada iyi bir örnek uluşturuyor. Güvenli bir gelecek yaratmak istiyorsak; yaptığımız toplantıların verimini enine boyuna sorgulamalıyız. Sosyal medyalarda dolaşan sığı ve yanıltıcı verilerin seline kapılırsak, toplantıları bir sonuç üretme yerine bayrak göstermenin aracı olarak kullanıyorsak, ciddi fikirlerin yerine sloganları koyarak, sindirilebilir içerik sığlığının cazibesine kapılıyorsak geleceği güven altına alamayız.
Attığımız her adımın, sağlıklı veri, net bilgi, etkin koordinasyon, özgüvene dayalı yüzleşme, geribildirimle sorgulama, onararak ilerleme yaratırsa anlamlıdır… Hiçbir işimizi “…miş gibi” yapmamamız gerekir. SAMİB yöneticilerini “anlam üretme özenleri” nedeniyle içtenlikle kutlamak isterim.