“Zamanların en iyisi ve en kötüsüydü. Umudun baharıydı, üzüntünün kışı. Her şeyimiz vardı ve hiçbir şeyimiz yoktu.”
Charles Dickens’in “İki Şehrin Hikayesi” romanı bu cümlelerle başlar. Peki nereden aklıma geldi İki Şehrin Hikayesi? Hanehalkı Tüketim Eğilimi Anketi verilerini inceledim de oradan geldi.
Malum ekonomi politikamızın temel hedefi enflasyonla mücadele. Para, maliye, gelirler politikamızı bununla uyumlu hale getirmeye çalışıyoruz ama bu politikaların uygulanmasında iki tane temel sorunumuz var.
1- Gelir dağılımı bozuk: Gelir dağılımının bozuk olması başlı başına bir derttir. Başka hiçbir yan etki yaratmasa bile, düzeltilmesi gereken bir sorundur.
2- Bozuk gelir dağılımı politika etkinliğini düşürüyor: Bizim uyguladığımız politika temelde iç talebi kontrol etmek üzerine kurulduğu için, varsıl ve yoksul herkese aynı daraltıcı koşulların uygulanması sonucunu doğurur. Herkesin tasarruf etmesini umar. Halbuki gelir dağılımı çok bozuksa; yoksul hanehalkı zaten tasarruf edemezken, varsıl hanehalkı artan hayat pahalılığını pek fark etmez bile ve tasarrufunu artırmaz. Politika etkinliği düşer. Varsıllar tüketime tam gaz devam eder ve fiyatlar varsılların tüketimine göre belirlenir. Böylece gelir dağılımı daha da bozulur. Politika etkinliği daha da düşer. Dikkat lütfen, uygulanan politika etkin olmaz, hiç çalışmaz demiyorum. Çalışır ama çok daha uzun sürede, çok daha yüksek bir maliyetle sonuç verir. Gelir dağılımı bozuksa, ekonomi politikası patinaj yapar.
Peki Türkiye’de gelir dağılımı nasıl? Bozuk olduğunu biliyoruz ama politika etkinliğini düşürüyor mu mesela? Buyurun en varsıl ve en yoksul iki hanehalkının hikayesine.
Varsıl Tüketimi/Yoksul Tüketimi (Kat, sağ eksen) ve TÜFE (%, sol eksen)
Grafikte 2004-2024 döneminde en varsıl yüzde 20’lik dilimin, en yoksul yüzde 20’lik dilimin kaç katı tüketim yapabildiğini görüyorsunuz. 2004 yılında en varsılların tüketimden aldığı pay, en yoksulların 6,3 katı iken, bu oran 2024 yılında 8,6 kata çıkmış. Yani zaten bozuk olan gelir dağılımı daha da bozulmuş. Aslında 2004’den 2007’ye kadar olan dönemde gelir dağılımı kısmen düzeliyor; fakat 2008’den 2017’ye kadar olan dönemde yavaş ama düzenli bir şekilde bozulma eğilimi gösteriyor. 2019 yılından itibaren (2020 ve 2021 yılına ait veri yok) gelir dağılımındaki bozulma çok şiddetleniyor.
Bu bozulmanın sebebi nedir? Enflasyon mu? Grafikte gördüğünüz ikinci çizgi aynı dönemdeki enflasyonu gösteriyor. İlk bakışta iki değişken arasında güçlü bir bağ olduğunu düşünebilirsiniz. Zaten mantığımız ve ekonomi teorisi de bunu söylüyor ama durum tam olarak öyle değil. Aslında enflasyonda yaşanan çok hızlı sıçramanın gelir dağılımını da şiddetli bir şekilde bozduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz ama aynı şeyi 2008-2017 dönemi için söyleyemiyoruz.
Dikkat ederseniz 2008-2017 arasında enflasyon tek haneli seviyelerde dolaşıyor. Enflasyondaki artış eğilimi 2018’de başlıyor. Enflasyonun düşük ve istikrarlı bir seyir izlemesine rağmen 2008-2017 arasında gelir dağılımının devamlı bir şekilde bozulduğuna dikkat edin lütfen. Yani bu dönemdeki bozulmanın nedeni enflasyon değil.
Özetle Türkiye’de gelir dağılımı hem bozuk hem de zaman içinde daha da bozulmuş. Enflasyondaki ani fırlamalar da bu bozulma eğilimini güçlendirmiş. Peki bozulma ne durumda? Yani en yoksullar temel ihtiyaçlarını karşılıyorlar mı, bir de buna bakalım.
Gıda ve barınma en zorunlu iki ihtiyacımız. En yoksul grubun 2024 yılında tüketimlerinden gıda ve barınmaya ayırdıkları pay yüzde 64. En varsıl grupta ise bu pay yüzde 35. Yani yoksullar en temel iki ihtiyaçlarını giderebilmek için gelirlerinin üçte ikisini harcıyor. Kalan gelirle diğer zorunlu ihtiyaçların karşılanması gerekiyor ki pek de mümkün görünmüyor.
En üzücü veriyi en sonda söyleyelim. 2024 yılında konut ve ulaştırma harcamalarının en yoksullar için payı bir önceki yıla göre 5,3 puan artmış. Bu iki değişkeni hanehalkı kontrol edemez. Yani otobüs veya ev kullanımını azaltamaz. Buna karşın en yoksul hanehalkının gıdaya ayırdığı pay 6 puan düşmüş. Yani en yoksullar kira ve ulaşım giderlerini karşılayabilmek için gıdadan kesmeye başlamış gibi görünüyor.
Haftaya harcama kalıplarındaki farkla iki hanehalkının hikayesine devam edeceğiz.