MARMARA depreminden evleri orta hasar gören Mine Ekinci’nin ailesi babaannesinin Yalova’daki köyüne taşındı. Aile o günlerden sonra köye tümüyle yerleşti. Mine Ekinci, Robert Kolej’i kazanınca İstanbul’a yerleşti.
Boğaziçi Üniversitesi’nde siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler okudu. Üniversitede iken kaydını dondurup Fransa’ya gitti, bir yıl engellilere dönük eğitim merkezinde çalıştı. Boğaziçi’ne döndükten sonra özel dersler verdi. Eğitime iyiden iyiye odaklandı. İstanbul’daki bazı okullara dönük çalışmaların içinde yer aldı. Ardından köy okullarına kafa yormaya başladı. Kendi köyünde ve daha farklı köy okullarının öğretmenleriyle görüştü.
Mine Ekinci, Harvard Üniversitesi’ne (Boston-ABD) lisans üstü eğitim için gitti, eğitim politikalarını seçti. Harvard’daki yüksek lisans eğitimi sırasında sosyal girişimcilik dersi için “Köy Öğretmenlerine Destek Projesi” yazdı. Bu proje ile kafası iyice netleşti, Türkiye’ye döndükten sonra 2016 yılında “Köy Okulları Değişim Ağı”nın (KODA) kuruluşuna öncülük etti.
Geçenlerde Borusan CAT İcra Kurulu Başkanı, 1 Nisan 2026’dan itibaren Borusan Holding CEO’luğu görevini devralacak olan Özgür Günaydın’dan bir davet aldım:
- Türkiye’nin köy ve kırsal mahallelerinde büyüyen her çocuğun nitelikli eğitime erişebilmesi ve gelişimlerinin bütünsel olarak desteklenmesi amacıyla kurulan Köy Okulları Değişim Ağı (KODA), 9’uncu yaşını kutluyor.
- KODA, bugüne kadar 9 bin öğretmen ve öğretmen adayıyla, 1500 ebeveynle yürüttüğü çalışmalar sayesinde köylerde okuyan 107 bin çocuğun daha nitelikli eğitim almasını mümkün kıldı.
- KODA’nın 2016’dan buyana köy öğretmenleriyle kurduğu güçlü toplulukları, öğretmen adaylarını köyde öğretmenliğe hazırlama yolculuğu, köylerdeki ebeveynlerin eğitim süreçlerine aktif katılımının nasıl desteklediği anlatılacak.
Toplantı için Galata’da verilen adrese biraz erken gittim, ilk karşılaştığım isimler Özgür Günaydın, Anadolu Holding ve bağlı şirketlerinde uzun yıllar üst düzey yöneticilik yapan KODA gönüllüsü ve Yönetim Kurulu Üyesi Tuğrul Ağırbaş ve Mine Ekinci oldu.
Mine Ekinci ve KODA’nın öyküsünü o toplantıda dinledim. Ekinci, KODA’yı şöyle tanımladı:
- Yardım işleri yapan bir dernek değiliz. Daha sistemsel bir çözüme odaklandık. Köy öğretmenleri ve köydeki aileleri destekliyoruz. Eğitim politikalarını ve kurumlarını dönüştürme hedefiyle yol alıyoruz.
Öğretmenlerin motivasyonunu artıran, kişisel ve mesleki gelişimlerini destekleyen bir süreç olduğunu kaydetti:
- Eğitim fakülteleriyle çalışıyoruz. İlk zamanlarda meslekteki öğretmenlerle, öğretmen topluluklarıyla başladık. Sonra fark ettik ki, öğretmenlerin atanmadan önce bu dünyayı görmeye ihtiyaçları var. Öğretmen adayları için “İlk Adım” adlı bir ders oluşturduk.
KODA’nın Kurucusu ve Genel Koordinatörü Ekinci, “Köy okulları” denince akla ilk anda yardım işlerinin geldiğini vurguladı:
- Köy okullarına yardım etmenin ötesinde, köylerde yaşayan çocukların yanında onları destekleyecek öğretmenlerin olması, ebeveynlerin olması, belki de onlara dışarıdan ya da içeriden destek verecek farklı gönüllülerin, kurumların olması onların hayatını değiştiriyor.
KODA’nın tam da bu anlayışla kurulduğunun altını çizdi:
- Köy öğretmenlerinin mesleki ve sosyal açıdan yalnızlaşmasını önlemeyi hedefleyen “Öğretmen Toplulukları Programı”, 28 bölgede toplam 3 bin 446 öğretmene ulaştı.
Bir köy öğretmeninin deneyimi ile ilgili sözlerini aktardı:
- “Çocukların merak eden bakışları ve gözlerindeki gülümseme beni çok motive ediyor. Onlarla kurduğum bağ, mesleki yolculuğumda beni güçlendiriyor.
6 Şubat 2023 depremleri sonrası yürüttükleri program üzerinde durdu:
- “Afet Sonrası Kırsalda Eğitime Destek Programı”, afetin derinden etkilediği bölgelerde eğitim ortamlarının yeniden güçlenmesini hedefledi. 25 bölgede 327 menti ve 172 mentör öğretmen ile afetin eğitim üzerindeki etkileri azaltıldı.
Bu noktada programdaki öğretmenlerden birinin izlenimine yer verdi:
- “Kendi fikrimi hayata geçirirken karşılaşabileceğim sorunların üstesinden nasıl gelebileceğimi öğrendim. Öğretmenliğe daha güçlü bir adım attım.”
Ülkemizde yıllardır öğretmenlerin eğitimine dönük programların gerekliliği üzerinde duruluyor, bazı adımlar da atılıyor.
KODA’nın 9 yılda gönüllülüğe dayalı sivil toplum inisiyatifi olarak bu konuda önemli yol aldığı verilerden anlaşılıyor…
9 bin öğretmen ve öğretmen adayı üzerinden köy okullarındaki 107 bin öğrencinin eğitimine katkıda bulunulması bunu gösteriyor…
Köy okullarına bakış açım değişti
KODA Kurucusu ve Genel Koordinatörü Mine Ekinci, üniversitelerle işbirliği içinde öğretmen adaylarına yönelik yürüttükleri çalışmaların genişleyerek devam ettiğini bildirdi:
- “Köye İlk Adım Programı” ile 27 üniversiteden 2 bin 435 öğretmen adayı, mezun olmadan önce köyde öğretmenlik deneyimi kazandı.
Bu konuda bir katılımcının deneyimi sonrası sözlerini aynen aktardı:
- “Program sayesinde ilk defa öğrencilerle öğretmen olarak yüz yüze geldim. Heyecanlarımı yendim, köy okullarına bakış açım tamamen değişti.”
“Eğitmen Yetiştirme” programına değindi:
- Köylerde öğretmenlerin kişisel ve mesleki kapasitelerini güçlendirmek için “Eğitmen Yetiştirme” kapsamında 200 öğretmen eğitimlere katıldı. Bu eğitimler yerelde sürdürülebilir bir öğretmen destek ağı oluşturdu.
‘Açık Hava Öğrenme Alanları’ için kolları sıvadı
KODA Genel Koordinatörü Mine Ekinci, 9 yılda 9 bin öğretmen ve öğretmen adayı, 1500 ebeveyn ve 2 bin 500 köy muhtarı üzerinden 107 bin çocuğun daha iyi eğitim almasına katkı verdiklerini kaydetti:
- KODA, 10’uncu yılında daha etkin adımlar atıyor. “Köyde Eğitime Destek Kutusu”, öğretmenlerin sınıf içi materyal ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyor.
“Çocuk Dostu Eğitim Alanları” projesi planını paylaştı:
- Bu alanlar, çocukların sosyal-duygusal ve deneyimsel öğrenme fırsatlarını genişletmeyi amaçlıyor.
“Öğrenmeye Köyümüzden Başlayalım” programına değindi:
- Bu programla yer temelli öğrenme yaklaşımı yaygınlaştırılarak çocukların yaşadıkları çevreyi bir öğrenme kaynağına dönüştürmeleri destekleniyor.
Bir öğretmenin süreçle ilgili şu sözlerini paylaştı:
- “İleride öğrencilerim bizi hatırladıklarında ‘Bizi seviyordu, bizimle iyi bağ kuruyordu’ desinler istiyorum.”
40 milyon 700 bin kişi yasadışı bahis oynuyor, 52 milyar dolar dönüyor
GEÇEN hafta Ağaoğlu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu ev sahipliğindeki bir buluşmada Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu ile karşılaştık.
TFF Başkanı’na yasa dışı bahis operasyonu ile ilgili gelişmeleri sorduk, bize soruyla karşılık verdi:
- Türkiye’de kaç kişi yasa dışı bahis oynuyor olabilir? Bu konuda bir tahmininiz var mı?
Bulunduğumuz ortamda soruya en yüksek şu rakamla yanıt çıktı:
- 20 milyon kişi vardır…
Hacıosmanoğlu, veriyi paylaştı:
- Tam 40 milyon 700 bin kişi yasadışı bahis oynuyor. 15 yaşından büyük ve 80 yaşın altında olanların hemen hepsi yasa dışı bahis oynuyor.
Yasa dışı bahiste dönen parayı yani işlem hacmini merak ettik, aktardı:
- Yasa dışı bahiste 52 milyar dolar dönüyor…
Şu mesajı verdi:
- Yasa dışı bahis dosyası önceki yönetim döneminde hazırlanmıştı. Biz göreve başlayınca işleme koyduk. Bu işin peşini bırakmayacağız. Gideceği yere kadar gidecek. Türk futbolunu yasa dışı bahisten temizlemek gerekiyor. Ne gerekiyorsa yapacağız.
